"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
Röportaj: Bade ÇAKAR
Fotoğraflar: Cengiz DİKBAŞ
Fenerbahçe'nin ünlü kalecisi Volkan Demirel'in eski Belçika Güzeli eşi Zeynep Demirel, içinde birçok özelliği taşıyan bir kadın... Sevgi dolu bir anne ve eş, kendi filmini çekme hayalini kuran çalışkan bir öğrenci, özgürlüğüne düşkün, sorgulayan ve empati kurabilen biri. Kendisini anlatırken dile getirdiği "Egolu biri değilim" cümlesinin gerçekliğini, tanıştığınız anda anlıyorsunuz. Kendisine güvenen duruşunun yanı sıra mütevazılığı ve saygılı tavrı, en az doğallığı ve güzelliği kadar karşısındakini etkiliyor. Kendisini doğru bir şekilde sevenlerine tanıtmak amacıyla kendi Youtube kanalını açan Zeynep Hanım kısa sürede binlerce izleyiciye sahip oldu. Yeni kanalını konuşmak için bir araya geldiğimiz Zeynep Hanım'ın kısa süre önce yine kendi kanalında açıkladığı mutlu haberi de konuşmayı unutmadık. İkinci çocuğuna üç aylık hamile olan Zeynep Demirel, hamilelik heyecanıyla birlikte neler yaptığını, projelerini ve özel hayatını anlattı.
"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
Kameralardan uzak bir hayat yaşıyorsunuz. Hatta şimdiye kadar en büyük çekiminizi de bizimle yaptınız. Neden kameralardan uzak durmayı tercih ettiniz bu kadar süre?
Zeynep Demirel: Belçika'da yaşadığım dönemde kameralara fazlasıyla yakın olduğum bir dönem oldu. Fakat Türkiye'ye taşındıktan sonra sanırım bir adaptasyon süreci geçirdim. Göz önünde olan insanlara ve özel hayata saygı konusunda iki ülke arasında büyük bir fark var. Hele ki buna eşimin mesleğinin getirdiği zorluklar eklenince... Bu durum kendimi geri çekmeme ve kameralardan uzak durmama sebep oldu sanırım.
Basının ilgi duyduğu bir ailesiniz. Özel hayatınızı kendinize saklamaya çalışmak zor olmuyor mu?
Demirel: Zor ama imkansız değil. Ben yapı olarak özgürlüğüne düşkün biriyim. Bu yüzden insanların, benim onlara verdiğimden fazlasını bilmelerini istemem. Bu bilinçle yaşadığım için göz önünde olmak ile olmamak arasındaki o çizgiyi korumaya çalışıyorum.
"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
Zeynep Demirel denince herkes 'Belçika Güzeli', 'Volkan Demirel'in eşi' olarak tanıyor ama bu kadarla kısıtlı... Zeynep Demirel'i bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Demirel: İnsanın kendini anlatması en zoru galiba (gülüyor). Benimle tanıştıklarında insanların tepkisine veya yakın arkadaşlarımın hakkımdaki düşüncelerine göre bir şeyler söyleyebilirim bu konuda. Egolu biri değilim ve hayattaki herkesin birbirinden farksız ve eşit olduğu görüşünü savunuyorum. Bu yüzden egomu okşayacak her türlü iltifatta ve söylemde kendime bunu hatırlatmaya çalışırım. Arkadaş seçimlerimde zor bir insanımdır bu yüzden az ve öz insan vardır etrafımda...
Türkiye'de doğdunuz ama Belçika'da yaşadınız. Yurtdışında yaşamak size neler kattı?
Demirel: Çok küçük yaşta Belçika'ya gittim ve hayatımın büyük bölümü de orada geçti. Belçika en fazla göç alan Avrupa ülkelerinden biri olduğu için değişik kültürler, insanlar tanıma ve arkadaşlık kurma fırsatım oldu. Öğrenim hayatımın birçoğunu orada geçirmiş olmam, benim araştıran sorgulayan ve değişik fikirlere saygı duyan bir birey olmamı sağladı. Benimle aynı fikre sahip olmayan kişilerle daha kolay empati kurabiliyorum. Bunda Belçika'nın baskıcı olmayan eğitim sisteminin etkisi çok büyük.
Kısa süre önce Youtube kanalı açtınız. Kameralardan uzak durma kararınıza rağmen bu projenin ortaya çıkışı nasıl oldu?
Demirel: Uzun zamandır bana böyle bir fikir sunuluyordu. Ben de kendimi daha yakından ve doğru tanıtabileceğimi düşündüğüm için kabul ettim. Konulara, takipçilerimin istekleri doğrultusunda karar veriyoruz. Ama genel olarak moda, bakım, güzellik, anne ve çocuk gibi konuları işliyoruz.
"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
Geri dönüşler nasıl oldu, insanlar nasıl tepkiler veriyor?
Demirel: Çok güzel geri dönüşler alıyoruz şu an. Kendimle alakalı bundan önce çok fazla bilgi vermediğim için beni daha yakından tanıyorlar. Merak ettiklerini sorma fırsatını buluyorlar.
Kanal açma fikrine Volkan Bey'in tepkisi ilk ne oldu?
Demirel: Bu fikre beraber karar verdik zaten. En büyük destekçim de Volkan.
2009'da Belçika Güzeli seçildiniz, 2010'da da Volkan Demirel ile evlendiniz. Daha sonra da modellik yapmadınız. Geçtiğimiz dönemde ilk defa Aslı Alev defilesi için podyuma çıkmıştınız. Nasıl bir histi? Sevdiniz mi podyumda olmayı?
Demirel: Çok uzun zaman sonra podyuma çıkmak benim için çok güzel bir anı oldu. Podyumda olmak ve modellik yapmak Belçika Güzeli seçildiğim dönemde de çok fazla ilgimi çekmemişti. Bu nedenle sonrasında devam etmedim.
"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
Şimdi de kanalınız yoluyla takipçilerinizle buluşuyorsunuz. Sosyal medya eğlenceli olduğu kadar korkutucu da olabiliyor. Sert eleştirilerle nasıl başa çıkıyorsunuz?
Demirel: Aslında şu zaman kadar şahsıma gelen hiçbir kötü yorum olmadı. Gelen kötü yorumlar Volkan'ın futbolcu kimliğinden dolayı gelen taraftar yorumları oluyor. Bunları haklı bulmasam dahi, Türkiye'de futbolun konumu ve ona verilen değeri gördükçe anlayabiliyorum. Zaten görmezden gelmeyi yedi sene sonunda iyice öğrendim (gülüyor).
Özellikle stilinizle çok dikkat çekiyor ve beğeniliyorsunuz. İnsanların sizi takip etmesi ve stilinizden ilham almaları nasıl bir his?
Demirel: Aslında çok sıradan ve düz bir stilim var. Fazla süsten hoşlanmıyorum ve üstüne çok düşünülmüş gibi görünmeyi sevmiyorum. Bundan ilham alınması ve beğenilmesi de benim için çok güzel bir duygu.
"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
Videolarınızda oldukça doğal ve rahat duruyorsunuz. Eminim televizyon programı gibi teklifler gelmiştir. Neden tercih etmediniz? İlerisi için düşünüyor musunuz?
Demirel: Daha önce birkaç kez televizyon programı ve dizi için teklifler geldi. Diziyi, yoğunluğu ve çalışma programı yüzünden düşünmediğim için, TV programları da içerik olarak bana uygun olmadığı için kabul etmedim. İleride beğendiğim formatta bir televizyon programı olursa düşünebilirim.
Şu an sinema - TV bölümünde eğitim alıyorsunuz. Bu bölümü seçme nedeniniz neydi? Nasıl bir öğrencisiniz?
Demirel: Kendimi bildim bileli fotoğraf gibi, sinema gibi görsel iletişim sanatlarına meraklıyımdır. En büyük hayalim de bir gün kendi filmimi çekmek... Bu yüzden sinema- TV bölümünü tercih ettim. İyi ki de etmişim. Bölümümden ve bana kazandırdıklarından çok memnunum. İyi bir öğrenciyim. Şu an okul, ailemden sonraki ilk önceliğim.
"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
Hem yeni bir kanal hem okul hem de annelik. Nasıl gidiyor hepsi beraber? Nasıl bu tempoyu dengeliyorsunuz?
Demirel: Gerçekten kolay olduğunu söyleyemeyeceğim. Ama insanın içinde istek olunca bir şekilde yetişiyor her şeye.
Kızınız Yade doğduğu yıl üniversiteye girme kararı almışsınız. Yeni bebeğiniz olduğunda buna cesaret etmeniz gerçekten inanılmaz... Zor olmadı mı?
Demirel: Aslında okul hayatım evlendiğim yıl, yani Türkiye'ye dönüş yaptığımda başlayacaktı. Fakat ders denkliği gibi elimde olmayan sebeplerden ötürü uzadı. Her şeyi halletmem Yade'nin doğduğu yıla denk geldi. Okula başladığımda Yade 8 aylıktı.
"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
Nasıl bir çocuk Yade? Beraber nasıl zaman geçiriyorsunuz?
Demirel: Her çocuk kendi karakteri ile doğuyor, bunu anladım. Çok farklı bir karakter... Duygusal ve hassas ama bir o kadar da inatçı. Her şeyi sorgulaması çok hoşuma gidiyor. Bu onun ileride araştıran bir birey olacağını hissettiriyor bana. Şimdiden arkadaş gibiyiz.
Nasıl bir annesisiniz? Otoriter mi, yoksa daha arkadaş tadında mı?
Demirel: 24 yaşında anne oldum. Ben babasına göre çok daha otoriter ve disiplinli bir anneyim. Belirli kurallarımız var evde, onlara uymasını isterim. Ama yine de karakterinin doğru şekillenmesi benim için daha önemli. Kısıtlayıcı da olmak istemiyorum, onun çok başına buyruk olmasını da. Bu yüzden aradaki çizgiye dikkat ediyorum.
"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
Baba-kız ilişkisi bambaşkadır. Volkan Bey nasıl bir baba?
Demirel: Volkan çok ilgili ve çok sahiplenici bir baba. "Kızın ilk aşkı babadır" deyimini yaşıyoruz evde. Çok başka bir ilişkileri var. Beni de çok seviyor ama ona bakarken gerçekten aşkla bakıyor.
Gözlerden uzak tutmaya çalıştığınız, çok güzel bir evliliğiniz var. Peki, Volkan Bey ile ilk nasıl tanıştınız? İlk görüşte aşk mıydı sizinki?
Demirel: Kalabalık bir arkadaş ortamında ilk Volkan beni görüyor. O günden bayağı uzun bir zaman sonra ilk buluşmamızı gerçekleştirdik. Yapı olarak ikimiz de fiziksel özelliklere dikkat eden insanlar olduğumuz için ilk buluşmada birbirimizden etkilendik. Fakat 'ilk görüşte aşk' deyimine inanmayan biri olarak benim aşık olmam için önce tanımam gerekti.
"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
Ama sonra belli ki aşk gelmiş. Aşk sayesinde de erken yaşta gelen bir evlilik... O dönem evliliğe sıcak bakıyor muydunuz yoksa Volkan Bey mi değiştirdi fikrinizi?
Demirel: Ben evliliğe çok yakın birisi değildim, hele ki o kadar erken yaşta... Fakat Volkan, bu konudaki fikrimi değiştirdi. Ayrı ülkelerde yaşadığımız için ilişkimiz hayli zordu. İkimizin de bu kararı vermesinde bu etkili oldu.
"Evlilik, aşkı öldürür" diye bir söz vardır... Sizce evliliğin aşka etkisi oluyor mu, yoksa farklı bir boyuta mı geçiliyor? Siz ne düşünüyorsunuz?
Demirel: Aşkı öldüren şeyin evlilik değil, zaman olduğunu düşünüyorum. Bir de bu, aşk kelimesine nasıl bir anlam yüklediğinize bağlı. Benim için insani bir duygudan ibaret aşk. Hüzün gibi, öfke gibi, sevinç gibi zamanla geçen insani bir duygu. Sonsuza kadar süren hiçbir duygu olmadığı gibi aşk da sonsuza kadar sürmüyor. Zaten evlilik aşktan çok daha fazlasını gerektiriyor.
"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
Volkan Bey'in çok kıskanç bir erkek olduğu yazılıp, çizildi ama tabii ki abartıya kaçabiliyor bu tür haberler... Bir de size soralım, kıskanç mıdır Volkan Bey?
Demirel: Neden böyle yansıtılıyor bilmiyorum. Belki de ben bu zamana kadar çok göz önünde olmayı tercih etmediğim için böyle bir algı oluştu. Hiç kıskanç değildir demiyorum, fakat rahatsız edici bir boyutta kıskançlığı hiçbir zaman olmadı.
Peki, siz kıskanç mısınızdır?
Demirel: Kıskançlığın, insanın yaşı ve kendine olan güveni ile orantılı olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden yok denecek kadar az diyebilirim şu an.
"En büyük hayalim bir gün kendi filmimi çekmek"
Eşinizin Türkiye'nin en büyük takımlarından Fenerbahçe'de oynaması, sürekli konuşulmasına ve takip edilmesine neden oluyor. Eminim bu ilginin zorlukları da vardır...
Demirel: Türkiye'de futbolun önemi inanılmaz. Haliyle büyük bir takımda oynamanın da zorlukları var. Yaptığımız her şeye, attığımız her adıma iki kat daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor. Bunun sorumluluğuyla yaşamak zor oluyor, fakat bir zaman sonra ona da alışıyorsunuz.
Aile olarak nasıl zaman geçirmeyi tercih ediyorsunuz? En çok beraber neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
Demirel: Yade ortak önceliğimiz. Onunla vakit geçirmek ailece en büyük zevkimiz. Genelde onun istediği şeyleri yapıyoruz. Bu çok değişken olabiliyor. Güzel bir arkadaş grubumuz var, birlikte vakit geçirmeyi seviyoruz.