Arzu Atabarut Şamdan Plus'a anlattı

Hindistan’ın yaşayan en eski mücevher evi Gem Palace’ı bundan beş buçuk sene önce Türkiye’ye getiren ve şimdi de Nişantaşı’nda yeni yerine taşıyan Arzu Atabarut ile hem yeni showroom’unu hem de 2013 koleksiyonunu konuştuk.

Arzu Atabarut Şamdan Plus'a anlattı
Farklılığı sayesinde birçok kişiyi aynı noktada buluşturmayı başaran Gem Palace'ı Türkiye'ye getiren Arzu Atabarut, mimar olan esi Murat Atabarut'un tasarladığı yeni showroom'unda hizmet vermeye başladı. Hindistan'daki eski bir konaktaymış hissi veren shwroom için "Dekorasyon anlamında Gem Palace'ın tarihine uygun bu köklü ve oturmuş atmosferi yaratmak, hem ruh hem tecrübe hem de strateji gerektiriyor. Esim tüm bunları göz önünde bulundurarak bir mekan yarattı" diyen Atabarut ile yeni showroom'unu ve Gem Place'ı konuştuk.

Öncelikle Gem Palace'ın Türkiye yolculuğundan söz edelim. Gem Palace'ın Türk pazarındaki yeri ne?

Gem Palace, kurulduğu günden bu yana şöhretini sürdüren, Hindistan'ın bugünlere gelmiş, yaşayan en eski mücevher evi. Tüm dünyada, özellikle de Avrupa ülkelerinde müthiş bir bilinirliği var. Bu arada bu bilinirlik sadece kadınlar arasında değil, erkekler arasında da çok yaygın. Hatta daha açık söylemek gerekirse markanın Türkiye temsilciliğini aldıktan sonra farklı sosyal ortamlarda tanıştığım tüm yabancılar Gem Palace'ın bahsi geçince gözleri parlayarak beğenilerini veya eskiden kalma bir anılarını anlatıyorlar. Ancak Türkiye için çok yeni bir marka. Tabii ki bu ise soyunduğum zaman Gem Palace'la ilgili olarak pek çok kişiden yorumlar ve tebrikler aldım ancak sonuçta su bir gerçek ki butik hizmet veren, farklı tasarımlarıyla tanınan yabancı bir marka söz konusu olunca Türkiye genelinde küçük bir orandan bahsediyoruz. Gem Palace'ı tanımak için önce Hindistan tecrübesi gerekiyor ancak bu tabii ki yetmiyor. Farklı ve iddialı parçalardan -iddialı derken pahalı demiyorum, özellikle belirtmek isterim hoşlananlar, daha sık rastlanan mücevherlere beğenisini tamamlamış, "Sırada ne var" sorusunu soranlar, gösterişli parçaları çok gündelik ve kolay bir şekilde taşıyabilen kişiler Gem Palace markasına hakkını teslim ediyor. Tabii bir de eski mücevhere, antikaya ilgi duyanlar geleneksel tekniklerle hazırlanmış parçaları büyük beğeniyle taşıyor. Bu çerçeveden bakınca Türkiye'de geniş kitlelere ulaşan bir markadan ziyade, sadık takipçileri olan, ulusla uluslararası müşteri sıfatını taşıyan küçük bir çevreye daha fazla hitap eden bir marka Gem Palace.

Gem Palace'la hiç bilmediğiniz bir sektöre girmiştiniz. İlk zamanlar zorlandınız mı? Üstelik Hindistan bizden çok farklı bambaşka bir kültür...

Bu işe başlarken tabii ki büyük dikkat ve hassasiyetle yaklastım ancak zorlandığımı söyleyemeyecegim. Öncelikle bu oluşumu hem Gem Palace'ın içeriğine hem de kendi karakterime uygun bir şekilde randevu ağırlıklı hizmet veren, showroom mantığında kurdum. Böylece gelen ziyaretçilerle birebir ilgilenme imkanım oldu. Tabii ailemin ve esimin desteklerini her zaman hissettim ve en büyük güveni bana onlar verdi. Hindistan'ın farklı bir kültür olması ise bana çok daha cazip ve eğlenceli geldi. Hindistan benim çok keyif aldığım bir ülke. Çok eski ve belirgin karakteri olan bir kültür. Hindistan'da turist olarak gezmeyi, farklı yerlere seyahat etmeyi esim de, ben de seviyoruz. Aslında çok şehrini gördük ama harita üzerinde bakınca o kadar az gözüküyorlar ki, sanki bir ülkeyi değil de kıtayı dolaşıyor gibi hareket etmek gerekiyor. İsteyip de henüz göremediğimiz pek çok yeri var Hindistan'ın... Bakalım, yavaş yavaş oraları da göreceğiz artık...

Hint kültürünü seviyor musunuz? Farklı kültürler ilginizi çeker mi?

Farklı kültürler müthiş ilgimi çeker. Sadece Hint kültürünü degil dünyadaki birbirinden farklı, değişik coğrafyalardaki kültürleri tanımaya çalışıyorum. Eşim ve ben işimizden fırsat buldukça farklı ülkelere seyahat etmeyi çok seviyoruz. Yabancı birçok dostumuz var. Bir kültürü içine çekmenin en güzel yolu sadece turistik yerlere girip çıkmak degil bence. Yabancı dostlarımızın evlerinde veya davetlerinde bir araya geldiğimiz kişilerle yaptığımız sohbetler daha gerçek ve keyifli. O kültürü iyi tanıyan, doğru kişilerle bir araya gelme şansınız varsa bu sohbetler çok fazla ipucu veriyor ve tarihten politikaya, sanattan spora pek çok konuda detaylı bilgi sahibi oluyorsunuz.

Gem Palace Hindistan'ın yanı sıra Rusya, Bizans, Yunan ve Mısır'ın antik takılarını da yeniden yorumluyor. Bunları yaparken aslının taklidi tuzağına düşmemek için nasıl bir yöntem uyguluyor?

Bahsettiğiniz koleksiyonlar ağırlıklı olarak New York Metropolitan Müzesi'ndeki sergilere yönelik hazırlanan parçalar. Müzenin Gem Palace'tan farklı sergilerde sunmak üzere eski mücevherler stilinde koleksiyonlar hazırlanması yönünde talepleri oldu. Bu koleksiyonların hazırlık aşamasında doğru döneme ait belirgin formların kullanılmasına dikkat ediliyor ki amacına ulaşabilsin. Günümüze uygun kullanım kolaylığına ayrıca dikkat ediliyor çünkü orijinal eski takıların bazılarında kullanım zorluğu vardır. Taklit değil ancak doğru malzemelerle dönemine uygun yorumlar yapılması önemli olan. Zaten sonuçta bir müzeyle işbirliğinden söz ediyoruz.

Hindistan taş kesiminde çok şöhretli, neden böyle, sizce yani ekonomi ve kültürel değerlerin bu konudaki payı ne?

Hindistan tarihinde mücevherlerin yeri çok büyük. Üstelik kadın erkek ayrımı da yok, genelde mücevher seviyorlar. Bu kültürde çok baskın yeri olan renkli ve yarı değerli taşların yanı sıra, dünyanın en değerli ve şöhretli elmaslarının kaynağı olan Golconda madenleri de Hindistan'daydı. Golconda madenlerinden çıkan elmaslar yüzyıllar boyunca dünya aristokrasisini süsleyip hikayelere konu oldu. Bütün dünyayı beslemek kolay değil tabii, sonunda Golconda madenleri kurudu, dünyada başka madenler keşfedildi ama Hindistan'a kesim tekniği miras kaldı. Kesim mücevher isinde çok önemli ve değerli bir asama. Elinizdeki taştan en verimli şekilde yararlanmak iyi kesimle ve tası heba etmemekle mümkün. Taşları keserken yapılan her hata o sırada paraları makasla kesip çöpe atmakla aynı. İste Hindistan'ın coğrafyasından, kültüründen ve mücevhere olan düşkünlüğünden kaynaklanan yüzyıllar öncesinden başlayan ve tüm dünyaya liderlik eden bu birikim bugün ülke ekonomisinin ciddi bir parçasını oluşturuyor. Geçmiste olduğu gibi günümüzde de büyük mücevher markalarının bazı koleksiyonlarına ilham kaynağı oluyor, geçmişten parçalar büyük müzayedelerde karşımıza çıkıyor. Dünyadaki renkli taşların kesim merkezi de Hindistan. Örneğin zümrütün Hindistan'daki madenlerden çıkmasına gerek yok, kesim için Hindistan'a geliyor. Çok eskilere dayanan bu birikim bugün ülkeye büyük ayrıcalık sağlıyor. Sunu da belirtmek isterim ki, mücevher farklı aşamalardan farklı ellerden geçerek vitrinlerdeki yerini alıyor. Gem Palace ise sadece tasarım ve satış degil, aynı zamanda mücevher kesimi de yapan dünyadaki nadir mücevher evlerinden biri.

Gem Palace mücevherlerinin en temel özellikleri ve diğer mücevherlerden farklı yanları neler?

Aklıma gelen ilk üç özelligi söyle: Birincisi, çok geniş fiyat aralıklarında, değişik malzemelerden üretilmiş, farklı ürünleri olması. İkincisi köklü tarihinin günümüze yansıması olan geleneksel teknikle yapılan mücevherleri. Üçüncüsü ise gerçek mücevher tutkunlarının günlük olarak kullandıkları ancak gösterisi yüksek parçaları bulunması... Bu saydıklarımın yanı sıra geçmisten bugüne ziyaretçi profilinin çeşitliliğine bakınca bu listeyi uzatmak tabii ki mümkün. Farklılığı sayesinde bunca kişiyi bir noktada buluşturmayı başaran bir marka Gem Palace.

Genelde ne tür malzemeler ve hangi değerli taşlar kullanılıyor?


Altın, gümüş, farklı kesimlerde elmaslar, zümrüt, yakut, safir gibi değerli taşlar, yarı değerli renkli taşlar, hatta renki kumaşlar ve ipler gibi pek çok malzeme kullanılıyor. Farklı çizgilerde ürünler geniş bir ziyaretçi profiline sunuluyor. Sadece mücevher değil, bu malzemelerin kullanıldığı objeler, aksesuarlar da üretiliyor. Bu parçaların arasında antika olanları da mevcut. Türkiye'de ise bu geniş yelpazeden benim yaptığım seçimler bir galeri mantığında ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.

2013 koleksiyonundan söz eder misiniz? Hangi taşlar, renkler, kesimler öne çıkıyor?

Renkli taşlar ve elmaslar her zaman Gem Palace'ın favorileri arasında. Yine de 2012 ve 2013'te dünyada zümrüt daha ön plana çıktı, çünkü Gemfields, Zambia zümrütleri için bir tanıtım kampanyasına başladı. Gemfields'ın Zambia'dan çıkardığı zümrütler için tanıtım içerikli müzayedelerin yanı sıra geniş bir reklam kampanyası da basladı. Bu kampanyanın su anki yüzü 'Siyah Kugu' filminden hatırlayacağınız Mila Kunis... Gemfields seçtigi bazı mücevher evlerinin ürünlerini Mila Kunis'in modelliginde reklam kampanyasında kullanıyor ve Gem Palace da bu mücevher evlerinden biri. Gemfields'ın ilgilendigi tüm ülkelerde başlattığı bu reklam kampanyası sayesinde zümrütün biraz daha popüler olması son derece normal.

Yeni showroom'unuzun konseptinden söz eder misiniz? Burayı da esiniz Murat Bey mi tasarladı? Nelere dikkat ettiniz?

Eşim Murat Atabarut, Gem Palace'ın ruhunu ve çizgisini göz önünde bulundurarak yeni showroom'da da ziyaretçilerin kendilerini evlerinde hissedecekleri ve çok rahat edecekleri bir ortam yarattı. Hatta benim mekanım bir mağaza konseptinde kurulmadığı için yeni adrese gelenler kendilerini daha çok Hindistan'daki eski bir 'haveli'de (konak) hissedecekler. Bildiğiniz gibi Gem Palace çok eski bir marka. Ailenin bu ise beslemesi ve saray mücevheratçısı ünvanları 16. yüzyıl sonuna denk geliyor. Aynı konumlarını koruyarak Gem Palace adıyla markalaşmaları 1852 yılında gerçekleşiyor. Türkiye yolculuğu ise beş buçuk yıl önce başladı. Dekorasyon anlamında Gem Palace'ın tarihine uygun bu köklü ve oturmuş atmosferi yaratmak hem ruh, hem tecrübe, hem de strateji gerekiyor. Esim tüm bunları göz önünde bulundurarak İstanbul'da da köklü bir adres hissi verecek bir mekan yarattı. Gem Palace İstanbul'a yeni adresinde gelecek yabancı ziyaretçiler de beş buçuk yıllık bir geçmisten daha geriye uzanma imkanını rahat ve konforlu bir ortamda bulabilecekler. Eşime ne kadar teşekkür etsem azdır...

Gem Palace'ın dünya genelindeki ünlü müşterileri kimler?

Şunu gururla söyleyebilirim; aklıma gelen tek bir isim yok ki "Keske Gem Palace'ın ziyaretçisi olsaydı ve ben de ismini söyleyebilseydim" diyeyim; Oprah Winfrey, Nicole Kidman, Angelina Jolie, Gwyneth Paltrow, Naomi Campbell, Brad Pitt, Richard Gere, Mick Jagger, Paul Mc Cartney gibi TV, sahne ve sov dünyası yıldızları, Giorgio Armani, Ralph Lauren, Alexandre Mc Queen, Oscar de la Renta, John Galliano, Tory Burch, Pier Luigi Loro Piana gibi moda dünyasının söz sahipleri, Prince Charles, Hollanda Kraliçesi, İsveç Kral ve Kraliçesi gibi dünyadaki kraliyet aileleri üyeleri, Bill Clinton, Silvio Berlusconi gibi siyasetçiler ve hatta Paolo Bvlgari gibi mücevher firması sahipleri Gem Palace'ın ziyaretçileri arasında. Tek tek saymam mümkün degil.

TV geçmisinizi biliyorum. Peki mücevher dısında baska bir sektörde çalışmak isteseydiniz hangi mesleği yapmak isterdiniz?

Benim de pek çok kişi gibi farklı yaş dönemlerinde farklı meslekler ilgimi çekti. Astronot, arkeolog, turizmci, gazeteci, avukat olayım derken ilkokul, ortaokul ve lise bitti. Üniversite yıllarımda aklım medyadaydı ve dokuz buçuk yıl o atmosferi soluma şansım oldu. Bugün hala keyifle anımsadığım, dostluklarımı sürdürdüğüm bir çalışma hayatım oldu Hürriyet Gazetesi ve CNN Türk'te ama bazen beni garantili memnun edecek hangi iş kolu olabilirdi diye düşündüğümde tatlı çok sevdiğim için bir pastanede tatlı pisirip tatlı yiyerek de güzel vakit geçirebilirdim. Saka bir yana, su anda yaptıgım isten çok memnunum çünkü uluslararası tanınan bu marka vesilesiyle çok keyifli kisilerle tanışıyorum, yabancı dostlarımla hos sohbetler yapıyorum.

Mücevherin hayatınızdaki yerini tanımlar mısınız? Gem Palace'ın mücevherlerinden en çok hangi tasarımları beğeniyorsunuz?

Mücevher bir kadının en kalıcı sıklığı ve farklılığı bence... Aynı kıyafeti farklı mücevher veya aksesuarlarla bambaşka bir havaya büründürmek her zaman mümkün. Bu nedenle mücevherin hayatı kolaylaştıran bir fonksiyonelliği de var. Benim için mücevherin pahasından ziyade nadirliği ve farklılığı daha ön planda. Sanırım bu nedenle antika mücevherleri de çok seviyorum. Gem Palace mücevherlerinde ise tekrarı olmayacak koleksiyonların bir adet üretilen parçalarını çok özel buluyorum. Aynı zamanda klasik çizgide fakat günlük kullanıma uygun, göz dolduran parçalarının vazgeçilmez olduğunu düşünüyorum.

Nişantaşı dışında baska noktalarda da mağaza açmayı düşünüyor musunuz?

Bir ara İstanbul'un sehir içi trafiğinden pes edip Bebek'e taşınmayı düşündüm fakat çevremde ufak bir araştırma yapınca Nişantaşı daha ağır bastı. Tam bu dönemde de Nişantaşı Bronz Sokak'ta istediğim özelliklerde bir mekan karsıma çıkınca bir günde taşınma kararı aldım. Sonuçta yeni adresim de Nişantaşı'nda ancak artık zemin kata taşındım. İkinci bir şube açmayı düşünmediğim için başka noktalar gündemde değil. Yeni adresimden çok memnunum

İş hayatında hırslı mısınız, kendinize hedefler koyar mısınız?

Hırslı bir yapım kesinlikle yok. Sadece iş hayatımda değil, karakter olarak da hırstan çok uzağım fakat çok organize hareket ederim. Hiçbir detayı atlamamaya çalışırım. İs hayatında iş planlamasına ve zamanlamaya dikkat ederim zaten bu nedenle randevu ağırlıklı çalışmayı tercih ediyorum böylece daha fazla konsantre oluyorum ve ziyaretçiler de memnuniyetlerini özellikle belirtiyorlar. Kendine büyük hedefler koyan biri değilim ama gelişmeye ve öğrenmeye son derece açığım. Bir işi yapıyorsam o işi düzgün ve özenli yapmaya çalışırım, is dışındaki zamanımı da kendi özel ilgi alanlarıma ayırmayı tercih ederim.

Nişantaşı dısında İstanbul'un en çok nerelerini seversiniz? Biraz değişiklik istediğinizde nerelere gidersiniz?

Eski şİstanbul'u çok seviyorum. Sultanahmet ve civarı kendimi günlük koşuşturmacanın dışında başka bir alemde hatta tatilde hissettiriyor. Kapalıçarşı en sevdiğim adreslerin başında geliyor. Her ziyaretimde mutlaka kahveye, sohbete ve alısverise ugradıgım ahbaplarım var. Bebek her zaman keyifli. Bagdat Caddesi'nin enerjisine hayranım, insanın moralini yerine getiren bir temposu var. Bir de Galatasaray Lisesi mezunu oldugum için ?stiklal Caddesi'ne her gidiste eski halini anımsarım ve yüzüm güler. Gerçi o günden bugüne ?stiklal Caddesi'nde malesef çok adres degisti, bu nedenle ben geçmis günleri yadederek yürümeyi tercih ediyorum.

Seyahat etmekten asla vazgeçemeyeceğiniz şehir hangisi?

Zor bir soru. Tek şehir söylemek zorunda mıyım? Londra, Paris ve Roma desem?

Binici çizmelerini çok sevdiğinizi biliyorum. Onlar gibi gibi gardırobunuzda vazgeçemediğiniz başka parçalar var mı?

Günlük koşuşturmacada ve stanbul yollarında hayatımı kolaylastırdıgı için babet ayakkabılara eğilimim çok arttı. Klasik ipek gömleklerden vazgeçemiyorum. Modası çabuk geçecek parçaları satın almayı pek tercih etmiyorum çünkü satın aldıklarımı sonraki yıllarda da aynı begeniyle giymek istiyorum. Modayı çok sıkı takip edenlerden degilim. Klasikten yanayım.

Gazete ve dergileri internetten mi okumayı tercih ediyorsunuz yoksa "Mutlaka elime almalıyım" diyenlerden misiniz?

Kesinlikle elime almalıyım. Gazeteye zaten dokunmayı severim ama dergilere bir ayrıcalık yapıp birkaç defa iPad'den okuma girisimim oldu, bes dakika maksimum vakit ayırmışımdır. internet gazeteciliği acil haberler açısından çok önemli ve gerekli ve ben de takip ediyorum.

Okumaktan asla vazgeçemediğiniz yazarlar kimler?

Rus edebiyatını çocukluğumdan bu yana çok severim ama Dostoyevski'nin yeri ayrıdır. Stefan Zweig'ın pek çok kitabını beğeniyle okudum. Oscar Wilde'ın hikayeleri çok etkileyici. Tekrar tekrar okuyabileceğim yazarlardan ilk aklıma gelenler bu isimler. Ancak artık esim Murat Ata barut'u da sevdiğim yazarlar arasında saymaktan büyük gurur duyuyorum. Bildiğiniz gibi altı ay önce esimin yazdıgı 'Kıs Masalları' adlı roman Altın Kitaplar tarafından yayımlandı ve raflarda yerini aldı. Tarafsız bir okuyucu gözüyle, büyük beğeniyle okudum. 'Kıs Masalları'nın yazarı esim olduğu için bu şekilde beğenimi paylaşırken "Acaba yanlıs anlasılır mı?" diye hafif bir tedirginlik duymuyor degilim ama kitap konusu açılınca bu denli begendigim bir romanı paylaşmamak da bana adil gelmiyor. Hatta bu röportajı okuyunca Murat'a da sürpriz olacak ama bir adım daha ileri gidip ilk sizinle paylaşayım; esim ikinci romanını da yazmaya başladı. Simdi sabırsızlıkla ikinci romanı bekliyorum.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.