Derya Şensoy Şamdan Plus'a anlattı

Ferhan Şensoy ve Derya Baykal’ın kızları Derya Şensoy, yakında atv’de izleyici ile buluşacak olan ‘Doksanlar’ dizisiyle ilk kez ekrana çıkacak. Darıca’daki dizi setinde ziyaret ettiğimiz Derya Şensoy, yeni projesini ve oyunculuğa dair hedeflerini anlattı

Derya Şensoy Şamdan Plus'a anlattı
Türkiye'nin çok sevdiği, tiyatro sahnesinin duayen isimlerinden Ferhan Şensoy ve Derya Baykal'ın kızı Derya Şensoy... Çocukken tanıştığı tiyatro sahnesine adım atmak için ince eleyip sık dokuyan, oyunculuğun içinde yıllardır olmasına rağmen rotasını tasarımcılığa çeviren genç bir kız... New York'ta tasarımcılık üzerine eğitimimi tamamladıktan sonra yurda dönen ve tasarladığı takılarla adından basarıyla söz ettiren Derya Şensoy, simdi asıl içinde büyüdüğü dünyaya, oyunculuğa adımını atıyor. MinT Prodüksiyon'un atv ekranları için hazırladığı, haziran ayı sonunda izleyici ile buluşacak olan 'Doksanlar' dizisiyle ilk ekran tecrübesini yaşamaya hazırlanan Şensoy ile dizinin Darıca'daki setinde bir araya geldik.sahnesinin duayen isimlerinden Ferhan Şensoy ve Derya Baykal'ın kızı Derya Şensoy...

Çocukken tanıştığı tiyatro sahnesine adım atmak için ince eleyip sık dokuyan, oyunculuğun içinde yıllardır olmasına rağmen rotasını tasarımcılığa çeviren genç bir kız... New York'ta tasarımcılık üzerine eğitimini tamamladıktan sonra yurda dönen ve tasarladığı takılarla adından başarıyla söz ettiren Derya Şensoy, simdi asıl içinde büyüdüğü dünyaya, oyunculuğa adımını atıyor. MinT Prodüksiyon'un atv ekranları için hazırladığı, haziran ayı sonunda izleyici ile buluşacak olan 'Doksanlar' dizisiyle ilk ekran tecrübesini yasamaya hazırlanan Şensoy ile dizinin Darıca'daki setinde bir araya geldik. Dizi kostümlerini giyerek bizi zamanda yolculuğa çıkartan Derya Şensoy ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

TRT ekranlarında yayınlanan 'Seksenler' dizisini bu diziye dahil olmadan önce takip ediyor muydunuz?
Evet, 'Seksenler'i de severek izliyordum zaten. Dolayısıyla da 'Doksanlar' projesi beni çok heyecanlandırdı.

'Doksanlar' dizisinin kadrosuna nasıl dahil oldunuz? Dizide oynamayı kabul etmenizin sebepleri neler?
Bildiğim kadarıyla bu ilk ekran tecrübeniz olacak... Evet, bu ilk televizyon tecrübem olacak. Birol Güven ile ilk kez dizi ile ilgili şubat ayında görüştük. Hatta ablam Ferhan ile beraber gittik görüşmeye. Uzun görümseler sonucunda Ferhan'la aynı projede olmamızın bizim kariyerimiz için doğru olmayacağına karar verdik. MinT ekibi de bunu anlayışla karşıladı. Kabul etmemin sebeplerine gelince; öncelikle oyunculuk konusundan bahsetmek istiyorum. Simdi beni gören herkes şaşkınlıkla soruyor "Oyunculuk nereden çıktı Derya?" diye.

Onu cevaplayarak başlamak en doğrusu olacak galiba. Açıkçası bir yerden çıkmadı, hep vardı. Ben bankacı bir babayla avukat bir annenin çocuğu değilim ki. Ben bunun içine doğdum, tiyatroda büyüdüm. Herkes evcilik oynarken Ferhan ve ben kuliste oyuncuları izler, taklitlerini yapmaya çalışır hatta zaman zaman sahnede oynanan oyunu ezberler kuliste aramızda oynardık. Ses Tiyatrosu çok büyüleyici bir ortam, orada büyüyüp de oyunculuk düşünmemek söz konusu değil. Fakat isin bir de su tarafı var: ne kadar çok bilirseniz isi, o kadar ciddiye alıyor ve o kadar korkup kaçıyorsunuz bundan. Bizimkisi de öyle oldu, kaçtık biraz ama çok uzağına düşmedik yine de.

Ablam sinema-televizyon okudu ben sanat okuluna gittim; tasarım okudum resim çiziyorum. Ferhan o cesareti gösterdi bu sene babamla ikinci kez sahneye çıktı, yeni oyunda oynuyor, ben de dekor ve giysi tasarımı yaparak bir yerinden bulaştım yine tiyatroya. İste tam o sıralarda gelişti bu proje. Doğru insanlar ve doğru proje olunca da neden olmasın diye düşündüm. Şu an denemezsem bir daha ne zaman deneyeceğim, üstelik bir daha gelebilecek herhangi bir projenin beni heyecanlandırıp heyecanlandırmayacağını da bilemiyorum ki. Bu proje için çok heyecanlandım, MinT ailesi çok sıcak ve çok içten. Bu da benim için önemli bir kriterdi. Ben huzursuz ve gergin ortamlarda mutsuz oluyorum. Bazısının umurunda olmaz, işini yapar evine döner, gerginlikten etkilenmez. Ben öyle değilim, işi sevmem lazım, çalıştığım insanları sevmem lazım. O yüzden doğru proje ve doğru insanlarla olduğumu düşünüyorum. Çok güzel insanlar ve ustalarla çalışacağım.

Sevgili Arif Erkin, Gamze Gözalan. Renan Bilek, Açelya Akkoyun, Esra Dermancıoğlu bu isimlerden birkaçı... Bu da beni çok rahatlatıyor. Dizinin çok genç ve dinamik ile yoğun bir çalışmadayım. En büyük desteği ondan alıyorum. bir oyuncu kadrosu var, bu enerji de bana iyi geliyor. Son iki aydır da (oyuncu koçu) sevgili Bahar Kerimoğlu ile yoğun bir çalışmadayım. En büyük desteği ondan alıyorum.

Dizideki rolünüzden ve canlandıracağınız karakterden bahsedebilir misiniz?
Sürprizi çok bozmadan biraz bahsetmem gerekirse, nişanlanmak üzere olan bir kızı canlandırıyorum. Nişanlılık dönemi öncesinin getirdiği haklı bir gerginlik var üstünde. Bu zaman zaman agresif ve itici de gözükse de aslında haklı olduğuna inandığı şeyleri savunmaya çalışıyor.

DİZİ EKİBİ ÇOK ENERJİK


Siz rolünüze hazırlanmadan önce o yıllarla ilgili bir ön araştırma veya hazırlık yaptınız mı?
1990 Şubat doğumluyum. Haliyle de doksanlar dönemini çok iyi hatırlamıyorum, 95 ve sonrasını biraz daha net hatırlıyorum benim çok çocukluğuma hatta bebekliğime denk geliyor 90'lar. Fotoğraflara baktıkça hatırladığım yıllar onlar benim için. Ama çok güzel bir çocukluk yaşadım ben, fotoğraflarda da hep çok eğlenceli kareler var çocukluğuma ait. Bu bence biraz da anne-baba mesleğinden de kaynaklanıyor. Benim çocukluk fotoğraflarımda hep kostümlü, suratım boyalı hallerim var. Küçükken annemin kıyafetlerini giyerek eve gelen misafirlerine gösteriler yapardık o dönemin şarkıları esliğinde dans ederek. 90'ların sonlarına denk gelir herhalde ben de her kız gibi bir Spice Girls hayranıydım o zaman. Sarısın olduğum için herhalde kendimi Emma zannederdim, sürekli saçlarımı iki yandan toplardım o öyle topluyor diye. Ben doğduğumda Arnavutköy'de oturuyorduk. Mahalle hayatını yasadığım tek dönem o. Onu da ben hatırlamıyorum sonra hep sitede oturduk, su an hala sitede oturuyoruz. Ben o mahalle hayatını ve komşuluğu çok yasamadığım için bu konuda esten dosttan duyduğum hikayelerle bilgilendim. Bunun yanı sıra o dönemin kostüm ve saçlarını araştırdım biraz, hem internetten hem de fotoğraf albümlerimizden.

Dizinin çekimleri başladı, set günleri nasıl geçiyor?
'Doksanlar' ekibi çok dinamik ve enerjik. Dolayısıyla da set günlerimiz de neşeli ve eğlenceli geçiyor. Benim için en büyük avantaj güzel insanlar, önemli oyuncular ve ustalarla çalışıyor olmak. Öğreneceğim çok şey var daha. Herkes de çok destekçi bu konuda. Dizideki partnerimi de Ümit Erdim oynuyor. Ümit de çok sakin, neşeli ve enerjisi hep yüksek. Onun bu tavrı beni çok rahatlatıyor, hep pozitif. Birlikte çalıştığın insanlarla iyi bir enerji yakalamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle de böyle bir is yaptığınız zaman vaktinizin çoğunu bu insanlarla geçiriyorsunuz. Sabah 9, aksam 5 bir is değil ki. Dolayısıyla en ufak bir gerginlik veya huzursuzluk hem sizin basarınızı hem de isin başarısını etkiler. Ama herkes çok uyumlu ve huzurlu ekipteki, hem kamera önünde hem de kamera arkasında.

Oyunculuk konusunda anne ve babanızdan tavsiyeler alıyor musunuz?
Babam ve annem benim en büyük okulumdur. Özellikle Amerika'da kaldığım dönemde eski oyunları dönüp dönüp çok izledim. Simdi de babamı her fırsatta gider izlerim. Her oyun yeni bir ders niteliğinde, annemi de babamı da izlerken hep yeni bir şey fark eder buna kafa yorar, gerekirse onlara sorar ve yeni bir şey öğrenirim. Žİzlemek çok önemli bence, bu resim çizerken öğrendiğim bir şey. "Baktığın şeyi gerçekten görebilmen lazım, anlayabilmen lazım ki kağıda aktarabilesin" derdi bir hocam. Ben çizdiğim bir modele, kağıda baktığımdan daha çok bakarım çizerken. Oyunculuk da biraz öyle bence, izlemek lazım her fırsatta.

TIYATRO SAHNESI ÜRKÜTÜYOR


Sizi yakında tiyatro sahnesinde oyuncu olarak görecek miyiz?
Bunu henüz bilemiyorum. Tiyatro sahnesi fikri bana hala biraz ürkütücü geliyor ama babamla veya annemle sahneye çıkmayı isterim. Çocukluğumdan beri isin çok içindeyim, o yüzden de daha ciddiye alıyorum belki. 11 yasındaydım Ortaoyuncular'da ilk sahneye çıktığımda. Simdi bile düşününce nasıl cesaret etmişim hayret ediyorum. Çok gurur verici tabii annemle ve babamla sahneye çıkmış olmak ama tiyatro çok heyecanlı 'kestik, bastan' durumu yok. Hiç unutmuyorum bir keresinde Ferhan'la laflarımızı sasırdık, o benim repliğimi söylemeye başladı, ben onunkileri. Seyirci bunu anlamaz tabii ama o anki kalp atışları bile korkunç. Annemle babamı gördüm gözümün ucuyla antrede bekliyorlar, suratlarında önce bir 'eyvah çocuklar sasırdı' ifadesi vardı. Sonra biz toparlayınca rahatladılar. Bu çok farklı bir heyecan tabii. Yasamış olmaktan çok mutluyum ama simdi sahneye çıkmak da ayrı bir zevk ve heyecan verir. Bunu zaman gösterecek diyelim.

Sinema üzerine gelecek planlarınız var mı?
Su anda böyle bir gelecek planım yok. Ben tasarımcıyım her şeyden önce, resmi ve çizimlerimi bırakamam. Oyunculuk konusunda ne kadar başarılı olurum, ne kadar süre yaparım bunları bilemediğim için de bu konuda gelecek planlarım ya da hayallerim yok. Yaptıgım her iste herkes gibi ben de başarılı olmayı hedefliyorum tabii ki ama gelecek planlarım ve hayallerimi daha çok tasarımcı kimliğim üzerinden yapıyorum şimdilik. Ondan vazgeçemem.

Son dönemde çok kilo verdiğinize dair haberler de çıktı, formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Ben hep yediğime, içtiğime dikkat ederek yasıyorum zaten. Özellikle de New York'ta yasadığım dönemde sağlıklı beslenme konusunda kendimi çok eğittiğimi ve yeme alışkanlıklarımın çok değiştiğini düşünüyorum. Ama formunu korumak ve kilo vermek farklı şeyler. Bir bucuk aydır Seyda Coşkun ile çalışıyorum. 11 kilo verdim, bunu ona borçluyum. Seyda'nın kendi yemekleri ve spor programı var zaten. Yürüyüş yapıyoruz her sabah ve çok sağlıklı besleniyorum sayesinde. Seyda çok disiplinli ve sabırlı bir kadın, isine çok saygı duyuyor ve çalıştığı herkese ayrı ayrı çok emek ve özen gösteriyor. Benim her kilo verişimde Seyda benden daha çok seviniyor, ilk basta garibime gitmişti sonra anladım, benim olduğu kadar onun da başarısı bu. ?sini bu kadar severek yapması onu başarılı yapıyor.

"TUVANA ILE ÇALISIYORUZ"


Tasarım alanında yeni projeleriniz var mı?
Var. Tuvana Büyükçınar ve A46'yla yeni projeler yapacağım. Yaza bir koleksiyon yetiştirmeye çalışıyoruz fakat ikimizin de yoğun temposunda beklediğimizden daha yavaş ilerleyebiliyoruz. Çok güzel gidiyor çalışmalarımız ve her buluşmamız bizi daha da heyecanlandırıyor. Ben Tuvana'yı küçüklüğümden beri tanıyorum. O zaman anneme demiştim "Ben de büyüyünce Tuvana olmak istiyorum" diye. Onun o deli dolu, enerjik ve yaratıcı yani benim yaratıcı enerjimle çok uyuşuyor. Ortaya güzel isler çıkacak, biz heyecanla çalışıyoruz.

Giyim tarzınız da çok beğeniliyor, siz kendi giyim tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Ne mutlu bana beğeniliyorsa. Ben giyimime çok zaman harcayan ve kafa yoran bir insan değilim. Rahat olmaya çalışıyorum genelde dolayısıyla da spor bir giyim tarzım var. ¬çinde rahat edemediğim kıyafetlerin üstümde emanet durduğunu düşünüyorum. Özel bir gün, davet, çekim vs. olmadığı sürece de çok vakit harcamam evden çıkarken. Kot ve beyaz tişört vazgeçilmezimdir. Çok iddialı giyinmeyi sevmiyorum. Modayı da çok yakından takip ettiğimi söyleyemem bu yüzden de marka takıntım da yoktur. Biz küçüklüğümüzden beri annem bizi Beyoğlu'nun ara sokaklarından da giydirir ünlü markaların kıyafetlerinden alırdı. Bence hepsini giyebilmek, kombinleyebilmek önemli. Ama benim giyim tarzımı en çok etkileyen şey nedir diye sorarsanız Tarabya'da oturmam diyebilirim, o kadar uzak ki bazen Tarabya'ya geri dönmek. Evden çıkarken öyle bir giyinmeliyim ki gündüz Beyoğlu'nda da gezebileyim ama aksam Nişantaşı'nda da bir davete gidebileyim.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.