Özlem Kaymaz: “Her zaman bardağın dolu tarafını görürüm”

Hem butik hem de lezzetli tatların sunulduğu bir kafe olarak hizmet veren mekanın kapısını ilk kez Şamdan Plus’a açtı.

Özlem Kaymaz: “Her zaman bardağın dolu tarafını görürüm”

Biraz hafızalarınızı zorlayarak 90'lı yıllara gidelim. O yıllar güzellik yarışmaları çok ama çok önemli. İşte tam bu zamanlarda upuzun bacaklarıyla, daha sonra 'İtalyan Liseli' milli sörfçü olarak anılacak ve akıllara öyle kazınan, 18 yaşındaki bir kız Türkiye Güzeli seçildi; Özlem Kaymaz...

Yarışmanın ardından her şey masallardaki gibi ilerledi; güzel bir kız yakışıklı bir adama gönlünü kaptırdı ve aşkının peşinden Hollanda'ya gitti.Kaymaz, 16 sene yaşadığı ve ikinci çocuğunun doğumuyla çok zor sınavlardan geçtiği Hollanda'dan 3 çocuğu ile 4 sene önce Türkiye'ye kesin dönüş yaptı. Şimdilerde yepyeni bir heyecanın içinde. Kız kardeşi Nihan Kaymaz ile Acarkent'te Casa Di Nino adını verdikleri hem butik hem de kafe olarak hizmet veren bir mekan açtılar. Kaymaz ile burada buluştuk hem yeni heyecanını konuştuk, hem aşk hayatını hem de geçtiği zorlu yolları...

Casa Di Nino nasıl doğdu?

Özlem Kaymaz: 4 yıldır Acarkent sakiniyim, burası bakir bir yer, bahçeli evlerde şehrin dışında bir yaşam var. Bu şirin yerde kadınların bir araya gelebilecekleri, çocukların el becerilerini geliştirmek adına workshop'ların yapılabileceği bir mekan yok. Bunlar 3 çocuk annesi biri olarak hayalimi oluşturuyordu. Komşularımın ihtiyacından yola çıkarak ve kendi süzgecimden geçirerek böyle bir mekan açmaya karar verdim.

Casa Di Nino'da neler var?

Kaymaz: Minik bir L'occitane mağazasından ev eşyasına, Boga takılardan bebek kıyafetlerine ve 2. el vintage kıyafetlere, el emeği tasarım ürünlerinden özel dekorasyon ürünlerine kadar birçok şey var. Haftada 4 gün bizimle olacak profesyonel makyözümüz var, kalıcı kaş, makyaj vs. yapıyor. Illy kahvemiz var onun yanında un, şeker ve yağ barındırmayan lezzetlerimiz var.

Manzarası yemyeşil ormana bakan bir bahçemiz var. Burası bir buluşma yeri ve misafirlerimize ev ortamı rahatlığı sunuyoruz. Zaten sloganımız da "Evinizde hissedin." Casa Di Nino'da 10 kişiye kadar kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği gibi özel servislerimiz de var. Bunun yanı sıra çocuklar için el becerilerini geliştirecekleri workshop'lar ve temalı doğum günü partileri düzenleyeceğiz. Çok yönlü bir mekan ve beni çok heyecanlandırıyor. Biraz geçmişe dönersek 18 yaşında

Türkiye Güzeli oldunuz ve bir anda her şey değişti. O yıllar nasıldı?

Kaymaz: Çok güzel şeyler yaşadım, güzel yıllardı... Gerçekten geriye bakınca sanki o 24 yıl geçmemiş, dün gibi geliyor. Ama çocuklara bakınca ciddi bir zaman diliminin geçtiğini görüyorsunuz. Çok gurur duyuyordum kendimle, şaşkındım da... Türkiye'de o yıllarda televizyon çok izlenirdi ve bir anda adınızı tanımayan, yüzünüzü hiç görmemiş yüz binlerce kişi bir anda beni tanıdı. Geçenlerde Karadeniz gezisi yaptık çocuklarla. Orada girdiğimiz pideci "Yarışmayı dün gibi hatırlıyorum" deyince farkındalığım artıyor.

Hayatınızın dönüm noktası nedir?

Kaymaz: Hayatımın dönüm noktası birçok kadın için olduğu gibi anneliği tatmaktır. Kendi hayatıma baktığımda Türkiye Güzeli seçildiğim gece benim için bir yol ayrımıydı. Ondan 8sonra da evlenmeye karar vermem çok radikal bir karardı. Aşk evliliği yaptım, ülke değiştirdim. Anne olmam ve annelik hikayesi içinde de Daniel gibi bir evladın da beni seçmiş olması çok ciddi bir dönüm noktası... Tekrardan İstanbul'a dönmek yine bir dönüm noktası. Sakin, pozitif ve mutlu görünüyorsunuz.

Yaşadıklarınızı göz önüne alınca bunu nasıl sağladığınızı çok merak ettim.

Kaymaz: Her zaman söylediğim gibi sevgi her şeyin çözümü. Bir şifam olduğuna inanıyorum. Tabii ki ben de herkes gibi bazı tekniklere başvuruyorum, yoga, içsel yolculuk, meditasyon gibi. Ama "yıllardır şunu yapıyorum" diyemem. Ama hep yaptığım bir şey var ki bardağın yarısını boş görmek yerine hep dolu görmeye çalışıyorum. Yaptığım çok net olay bu. İnsanları ve hayatı çok seviyorum. Her şeyden önce kendimle çok barışık bir insanım. Tabii ki kolay atlatılacak şeyler değildi yaşadıklarım...

Sorgulamalar olmuyor mu?

Kaymaz: Çok... Sorgulamalar, ağ- lamalar, bağırışlar, isyan etmeler... Bunlar tabii ki yaşandı, yaşanıyor... Özellikle 2. çocuğum Daniel'in hikayesi çok sıra dışı. İnsanın evladıyla ilgili sağlık sorunları yaşaması çok ciddi bir imtihan. Allah'ın herkese taşıyabildiği kadar yük verdiğine inanıyorum. Sonrasında bütün bunları bir süzgeçten geçirip kendinize yararlı bir hale getirdiğinizde, yaşadığım hikayede ben ve oğlum adına, bizim yaşadıklarımıza benzer şeyleri yaşayan ailelere el uzatabiliyoruz.

Oğlunuzun yaşaması bile mucizeyken onu 14 yaşına getirmeniz ve diğer çocuklarla aynı okula gidebilmesi gerçekten ciddi bir emek...

Kaymaz: Oğlumla hala yapamadığımız şeyler var. Geçenlerde biri sordu "Oğlunuz için ne dilerdiniz?" diye. Şöyle bir düşündüm. Hiç yemek yemedi... Ki ben yemek yapmayı seven bir insanım. Onu bile o kadar içime sindirmişim ki... Ben onun yiyemediğini görmek yerine yapabildiklerine odaklanıyorum. Hayatta da her şeye bu şekilde bakıyorum.

Kaderci misiniz?

Kaymaz: Çok değilim. Biraz elimizde olduğunu, kaderimizi kendimizin yazdığını düşünüyorum. Çünkü hep bir yol geliyor ve yol ikiye ayrılıyor. Seçiyoruz. Seçtiğimiz durumda da ne seçtiysek ve ne ile karşılaşıyorsak üzerine çok konuşmamak lazım. Daniel'in ruh olarak beni seçtiğine inanıyorum. Bu hayat diliminde yaşamam gereken şey ile bir alakası vardı.

Daniel'in hayatınıza girmesi size ne kattı?

Kaymaz: Çok şey... O beni dönüştürdü ve özüme dönmemi sağladı. Çünkü doğduğumuz andaki saflığımız üzerine kirli şeyler doldurularak ambaşka bir şeye dönüşüyor. Daniel bu anlamda beni filtreledi. Teker teker çok şeyi temizledi ve özüme dönmemi sağladı.

Yaşadıklarınızdan sonra 3. çocuğu yapmaya nasıl karar verdiniz?

Kaymaz: 3. çocuk bir cesaret, iyileşme yöntemim oldu. Daniel'i emziremedim, yıkayamadım, koklayamadım. Bütün bunlar annelikle ilgili insanın içini kemiriyor. Bunun tamiri için tekrardan sağlıklı bir çocuk gerekiyordu. Ailenin içerisindeki düzen, mutluluk için böyle bir şeye çok ihtiyacım olduğunu hissediyordum.

Eşinizden boşandıktan sonra 3 çocukla Türkiye'ye döndünüz. Çocukların babalarıyla ilişkileri nasıl?

Kaymaz: Baba ile görüşüyorlar, babaları nihayetinde, hayat boyu da öyle olacak. Bir şekilde ebeveynliğin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Umarım onlar da ileride bize "İyi ki öyle yapmışsınız" derler ve minimum şeylerde suçlanırız. Çünkü bir ailenin dağılması hiç kimse için güzel bir şey değil. Parçalanmış bir ailede büyüyen, mutlu bir çocuk diye bir kavram olduğunu zannetmiyorum. Her zaman için kocaman bir aile olmayı özleyeceklerdir. Bunu başkalarıyla doldurmak mümkün değil. Fakat yine de mutlu çocuklar yetişsinler diye bütün çabamız...

Anneler daha fedakar oluyor ama babalar o kadar olmuyor galiba...

Kaymaz: Babalar da kendilerince bir şeyler yaşıyorlar. Burada "kadında bitiyor her şey" diyemem çünkü sonuçta o kadının yanında bir erkek, bir baba var. Finansal olarak sorumlular ve işe, güce gidip gelmek zorunda olan taraf hep erkekler oluyor. Onlar da kendi adına bir sürü şey yapıyorlar.

Herkes elinde ne varsa onu masaya koyuyor aslında. Nasıl çıktınız o zor dönemden?

Kaymaz: Tabii ki çocuğumun iyileşmesiyle. Çocuklar çok güçlüler ve anneye çok güç veriyorlar. O dönemde Daniel bana bakardı ve gözleriyle konuşurdu "Dayan annem, elimden geleni yapıyorum" derdi. Oğlumu toprağın altından tırnaklarımızla kazıyarak çıkardık.

Bütün bu yaşadıklarınızdan sonra şimdi eşinizden ayrısınız ve yeni bir aşk var hayatınızda. Nasıl gidiyor?

Kaymaz: Çok güzel gidiyor, güzel güzel yaşıyoruz. Beraber yelken açıyoruz, kayıyoruz, çocuklarla buluşuyoruz. Buluştuğumuzda toplam 7 kişi oluyoruz, onun da 2 çocuğu var.

6 çocuklu Angelina Jolie'ye benzedin diyenler var (gülüşmeler)... Yeniden evlenmeyi düşünüyor musunuz?

Kaymaz: Evliliği bilmiyorum. Evlilik çok ciddi bir şey... Ciddi bir şey derken çok gayri ciddi bir şey demek istedim (gülüyor). Çok gerekli olduğunu düşünmüyorum açıkçası evliliğin. İnsanın sevdiği ve artık hayat partnerim bu diyebileceği bir adam karşısına çıkınca evli olup olmamak çok mühim değil. Sonuçta 16 yıllık evliliği de noktaladık, bitirdik.

Üstelik aşk evliliğiydi sizin ki...

Kaymaz: Aynen öyle, peri masalı gibi başlamıştı her şey ama bir gün bitebilir. Bugün yaşadığın güzel ilişki de bir gün bitebilir. Ömür bitiyor. Evlilik, nikah, imza olarak bakmıyorum. Bunun insanın doğasına aykırı olduğuna inanıyorum. Aykırıymış meğerse... Bambaşka iki aile ve kültürde büyümüş bir kadın ve bir erkeği alıp 365 gün aynı eve, aynı yatağa tıkıyorsunuz. Çok mantıksız ve çok zor bir şey. Aynı hayatı paylaşmak kısmında da 'İyi günde kötü günde' diye yemin ediliyor ama bazen öyle kötü günün geliyor ki o duygularla yine aynı yastığa baş koyuyorsun ve işte orada yıpranma süreci başlıyor.

Röportaj: GÜLÇİN İŞLER FIRAT
Fotoğraflar: KORAY IŞIK

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.