"Müzik benim kaderim"

Dokuz Grammy ödüllü, yaşayan efsane Jose Feliciano, bir kez daha Türk hayranlarıyla buluşmak üzere İstanbul’a geliyor. 29 Kasım akşamı Zorlu Performans Sanatları Merkezi’ndeki konserinden önce konuştuğumuz Feliciano, hayatına dair bilinmeyenleri Şamdan Pl

"Müzik benim kaderim"

Röportaj: Yağmur KALYONCU

Yağan yağmuru dinle / Yağışını dinle / Ve her yağmur damlasıyla / Seni daha fazla sevdiğimi biliyorsun... 60'lı yılların sonlarına doğru tanıştığımız bu şarkının sözlerinde "Yağmuru dinle" diyordu Jose Feliciano... 'Konjenital glokom' sebebiyle doğuştan göremese de, yağmuru bizden daha çok hissediyor, "Pasaportum" dediği gitarıyla bizden daha iyi tarif ediyordu. Dokuz Grammy ödülüyle müzik dünyasının efsanesi Jose Feliciano, 29 Kasım'daki Zorlu Performans Sanatları Merkezi'ndeki konseri öncesinde starlık yolculuğunu ve karanlık dünyasının bilinmeyen yanlarını bizimle paylaştı.

Müziğe olan aşkınızı üç yaşında keşfettiğinizi söylemişsiniz. Hikayenizi biraz anlatır mısınız bana?
Jose Feliciano:
Porto Riko'da yaşarken, amcama bisküvi tenekesi ile müzik yapıp eşlik ederdim. Müziğin müptelası olmuştum o yaşlardan itibaren. İlk enstrümanım akordeondu. Bir gün babam, bir kağıt torbanın içinde gitarımı verene kadar. Bugün anlıyorum, babamın bana bir hayat hediye ettiğini! Görmediğim bir şeyi hissetmem ve hissettirmem zaman aldı. Günde 14 saat çalışmam gerekti. Yanlış duymadın! 14 saat odamda gitar çalardım. Geri kalan vakitte de 50'lerin rock'n'roll müziklerini, klasik gitar, caz kayıtlarını dilerdim.

11 çocuklu bir ailenin üyesisiniz. New Yort'ta 'Spanish Harlem'de kalabalık bir ailede büyümek müziğinizi etkiledi mi?
Feliciano:
Hayatımda yaşadığım her şeyin müziğime de yansıdığına inanıyorum. Kalabalık bir ailede büyümek dahil. Kalabalık içinde belki de yalnızlığı hissetmek için sadece müzik yapmak istemiş olabilirim.

Sizce müzik yeteneğinizin olması bir tesadüf mü, yoksa müzik sizin kaderiniz mi?
Feliciano:
Kesinlikle kaderim! Tanrı tarafından verilmiş yeteneğimin, dünyanın dört bir yanındaki insanlara neşe vermek için bahşedilmiş bir hediye olduğunu düşünüyorum.

Müziğinizde ilham aldığınız veya idol gördüğünüz kimler vardı?
Feliciano:
Bugüne dek etkilendiğim ve bana katkısı olan birçok sanatçı oldu: Frank Sinatra, Elvis Presley, The Beatles, Lady Gaga ve Les Paul... Hepsi birbirinden özel ve değerli benim için. Müzik tarihine yön vermiş, yol vermiş isimlerle aynı sahnede olmak, müziğe katkıda bulunmak tarif edilemez bir duygu.

"Yaşayan en büyük gitarist" olarak anılıyorsunuz. Sizin için gitar bir enstrüman dışında ne ifade ediyor?
Feliciano:
Gitarım benim pasaportum. Onun sayesinde dünyanın pek çok yerindeki insanlarla iletişime geçiyorum ve onlarla buluşuyorum. Gitarım sayesinde yüzlerini görmediğim insanların hayatlarına yolculuk edebiliyorum.

Hollywood Walk of Fame'de kendinize ait bir yıldızınız var. Ben sizin zihninizdeki soyut yıldıza yüklediğiniz anlamları, değerleri merak ediyorum...
Feliciano:
Bu 'yıldızlık' denen şeyi hayat boyu taşımak çok büyük bir sorumluluk. Günden güne daha iyi anlıyorum ki; 'sanatın dünya üzerindeki her insanı ne kadar çok etkilediğinin farkında olmak' çok önemli. Yıldızımın her bir köşesinde beni bekleyen ayrı bir sorumluluk var. Bir de benim yıldızımda "Oldum" demek yok, tecrübe edinmek var.

Sadece 60'lı yıllara denk gelen nesle değil, hepimize hitap ediyorsunuz. Şarkılarınızın bir sırrı var mı?
Feliciano:
Klasik belki ama sırrım, müziğe olan aşkım ve müziğimi paylaştığım insanları çok seviyor olmam. Bu bir şekilde, aramızda bir bağ yaratıyor. Zaman geçtikçe de kurduğunuz bağ eskimiyor, hatta yeni yollarla, başka bağlantılara köprü oluyor. Şarkılarım böylece nesilden nesle miras kalıyor. Bir de insan var olduğundan beri temelde yatan duygular aynı. Sadece yaşama biçimi farklı. Duygular aynı oldukça, şarkılar ve şarkıcılar hiç eskimeyecek buna inanıyorum.

Görmediğiniz milyonlarca insanın hayatına dokunmak nasıl bir duygu?
Feliciano:
Yüzlerini görmediğim milyonlarca kişinin hayat hikayesine ortak olmak, sahip olduğum en büyük zenginlik sanırım. Şarkılarımmilyonlarca insanın özel anlarına şahitlik ediyor. Bir de madalyonun öbür yüzü var tabii. Aynı şarkılar benim hayatımda bazen en acı, bazen en güzel anın şahidi oluyor. Mesela, "Müziğin, Vietnam'ın üstesinden gelmemi sağladı", "Kemoterapinin üstesinden gelmeme yardım etti", "Düğünümüzde çaldık", "Annemin cenazesinde çaldık" ya da "Bebeğime uyumasında yardım etti"... Bunlar benim için çok önemli.

Kalabalıklar sizi dinlerken siz ne hissediyorsunuz?
Feliciano:
Gurur duyuyorum tabii ki. Şarkımı duyduğum yerle ilgili bilgi almak istiyorum, o an yanımda olan yakınlarımdan. Bazen aşk dolu bir anda, bazen de hüzünlü bir hikayede eşlik ettiğimi öğreniyorum onlara. Bunca zaman sonra, huzurla biliyorum ki, insanlar benim müziğimden kesinlikle haz alıyorlar.

Sizi '10 parmaklı sihirbaz' olarak tanımlıyorlar. Müziğinizin sihri ne?
Feliciano:
İlk zamanlar yeteneğiniz sihriniz oluyor. Yeteneğiniz büyülüyor insanları. Sonraları ise tecrübeniz. Büyü yerini sadık bir sevgiye bırakıyor. 19 yaşında olduğum zamanlardaydı benim de sihirle çalışım. Şimdi o sihirbaz büyüdü, biraz tecrübe sahibi oldu ve artık tecrübe ile çalıyor.

Bir gecede sizi tüm dünyaya tanıtan 'Light My Fire' şarkısından bahsedelim biraz da. Amerika'da 1 milyon satarak isminizi 3. sıraya çıkaran bu şarkının sırrı ne sizce?
Feliciano:
O zamanki yapımcım, harikulade dostum Rick Jarrard, 'Light My Fire'ı sahnede söylerken beni dinlemiş ve o günlerde üzerinde çalıştığı bir albümde bana inanıp, beni de dahil etmek için ısrar etmişti. 'Light My Fire' yapımcım ile kurduğum bu güven ilişkisinin başarısı. Bir şeye çok inanmak lazım. Başarılı, başarısız ihtimalleri hesaba katmadan sadece inanmak, güvenmek... Bugünkü menajerim Helmut Schaerf de yaptığım işe aynı güveni duyuyor ve benim içimdeki en iyiyi ortaya çıkarıyor. Çok şanslıyım.

Görmüyor olabilirsiniz ama hiç kimsenin renk körü olmadığına inanıyorum. Herkes sadece kendi rengiyle bakıyor hayata, hayatına. Sizin renginiz nedir?
Feliciano:
Renk körü olduğumu düşünüyorum ve halimden çok memnunum. Çünkü insanları, görünüşleri ve ten renklerine göre yargılamaktansa, karakterlerine göre değerlendirmeyi tercih ediyorum.

Nasıl bir hayat yaşıyorsunuz. Günlerinizi nasıl geçirirsiniz? Günlük olmazsa olmazlarınız ya da hayat ritüelleriniz var mı?
Feliciano:
Evdeyken, tabiri caizse yollara düşmeden önce, oğullarımla spor salonuna gitmeyi seviyorum. Televizyon seyretmekten hoşlanıyorum. Dışarıda yemek yemeyi ya da eşimle evde oturup uzun sohbetler yapmayı seviyorum. Aslında sakin ve huzur arayan bir yanım var.

Görebilseydiniz eğer hayatınız şimdikinden ne kadar farklı olurdu?
Feliciano:
Sanırım bir farklılık olmazdı. Yapmak istediğim her şeyi yapabiliyorum. Bence gerekli olan bir çift göz değil. Bol miktarda his. Hissedebilmek önemli.

Biraz özel bir soru ama en çok kimi görmek isterdiniz?
Feliciano:
Bu konuda hiç düşünmedim çünkü Tanrı'nın hayatımda sahip olduklarımdan minnettar olmadığımı düşünmesini istemem. Sevdiklerimi ya da sevdiğim şeyleri görmeden de gayet huzurluyum.

İstanbul'a daha önce de gelmiştiniz. Şehri dinleyince, sesi size nasıl geliyor?
Feliciano:
İstanbul'u çok seviyorum. Burada yaşayan kafa dengi ve ilginç insanlarla sohbet etmeyi çok seviyorum. Şehrin ritmi ve bu temposu içindeki sesler çok hoşuma gidiyor. Ayrıca yemeklerinizi de çok sevdiğimi söylemeliyim.

Bob Dylan'a Nobel verildi. Bir ozana Nobel verilmesi hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum...
Feliciano:
Yıllar önce Greenwich'te beraber çalıştığımız zamanlarda beni çok etkilemişti. Şimdi de tüm dünyayı etkilemeyi başardığını görüyorum. Dylan, kesinlikle modern müzik kültürü için önemli bir isim. Çok uygun bir adaylık olduğunu düşünüyorum.

Müzikle ilgili hala hayalini kurduğunuz ve mutlaka yapmalıyım dediğiniz bir şey var mı?
Feliciano:
Aman Tanrım; aşkla yaptığım işe devam etmek, işimi yeterince iyi yapabilmek ve insanların hayatına keyif katabilmek benim tutkum. Tutkularımın ve rengini bilmediğim hayallerimin peşinden gitmeye de devam edeceğim.

29 Kasım'da Zorlu PSM de sizi dinlemek için sabırsızlanıyorum. Size veda etmeden önce sizden bir söz almalıyım. Konserde 'Rain' parçasını benim için söylemenizi rica ediyorum. Adımı taşıyan bu parçada beni göremeseniz de ayakta eşlik edeceğim size...
Feliciano:
Sevgili Yağmur, seninle sohbet etmek çok güzeldi. 'Rain'i senin için söyleyeceğim. Göremesem de seni hissedeceğim. Şamdan Plus ailesine ve okurlarına kucak dolusu sevgilerimle...

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.