"Kızım mücadeleme renk katacak"

Kazandığı uluslararası derecelerle dikkat çeken Çağla Kubat, bu yıl da Windsurf Dünya Kupası’nda yer alıyor. Uzun süredir bu yarışlar için hazırlanan Çağla Hanım ile bir araya gelerek hem turnuva hazırlık sürecini hem de özel hayatını konuştuk.

"Kızım mücadeleme renk katacak"

Röportaj:Bade ÇAKAR

Fotoğraflar: Canan Yetişti SATKIN

Çağla Kubat'ı anlatabileceğimiz birçok özelliği var. O, ödüllü bir sporcu, tescilli bir güzel ve başarılı bir oyuncu... Son yıllarda bu özelliklerinden en çok öne çıkanı ise uluslararası ödül kazanan bir Windsurf sporcusu olması... Yine mayıs,kasım ayları arasında gerçekleşecek Windsurf Dünya Kupası'nda Zumosol sponsorluğunda yarışacak olan Çağla Kubat için bu yılki turnuvanın en önemli özelliği ise kızı Selin ile ilk defa yarışlara katılacak olması. Onunla birlikte ödül podyumuna çıkmak istediğini dile getiren Çağla Hanım ile turnuva hazırlık sürecini, kendisi gibi sporcu olan eşi Jimmy Diaz ile kurdukları akademiyi, özel hayatını ve gelecek projelerini konuştuk.

Model, oyuncu, sunucu, sporcu ve makina mühendisi... Birden fazla dikkat çeken özelliğiniz var, ancak bunların arasında sporcu özelliğiniz sanırım daha ön planda. Spor ile tanışmanız ilk nasıl oldu?
Ailem beni çok küçük yaşlarda farklı farklı sporlarla tanıştırdı. İlki yüzmeydi, 7 yaşımda başladım. Enka'da yüzdüm. Daha sonra Galatasaray'da basketbol oynadım. Voleybol da oynadım ama bir takımda değil, okulun takımındaydım sadece... Tenis oynamaya da çok küçük yaşlarda başladım. Hayatımda birçok spor vardı. Mesela küçükken Rollerblade'e çok meraklıydım ve onun bacaklarımı çok geliştirdiğine inanıyorum. Hiçbir yere yürüyerek gitmezdim. O dönemlerde adım Rollerblade'li kızdı (gülüyor). Binicilik yaptım. Dalışı çok seviyordum. Kısaca hepsinde biraz biraz vardı. Windsurf ile tanışmam ise 15 yaşında oldu... Şu an için çok geç bir yaş ama o zaman Türkiye'de hiç bilinmeyen bir spordu.

Türkiye'de bu sporu yapan ilk isimlerdensiniz. Daha duyulmadığı bir dönemde windsurf'le nasıl ilgilenmeye başladınız?
Ailemle yaptığım bir seyahatte yabancı bir gruptan duydum ilk windsurf 'u. Ailemin Çeşme'de yazlığı vardı, annemin hamileliğinden beri gittiği bir yerdi ve biz Alaçatı'daki windsurf 'u duymamıştık! Onların konuşmasıyla tanıştık. Ailem özellikle yaz dönemi benim farklı sporlarla ve aktivitelerle ilgilenmem konusunda çok meraklı oldukları için hemen denedik. Hem de birlikte, ailece dersler aldık, öğrendik. Çok önemliydi benim için bu...

Ailenizin sayesinde yani... Daha sonrasında turnuvalara katılma kararını nasıl aldınız?
​Windsurf ile 15 yaşında tanıştım ama yazdan yaza yaptığım bir spordu. Sonra İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Makine Mühendisliği okurken aynı zamanda İstanbul'da da bir şeyler yapayım dedim. Bu arada windsurf 'e acayip bağlanmaya başlamıştım, diğer yaptığım sporlardan ayrışmaya başlamıştı. Ama sadece Çeşme'de yapabildiğim için buna daha ciddi bir zaman ayırmaya karar verdim. Fenerbahçe Kulübü'nde de o zaman windsurf 'de uzman bir tane antrenörün olduğu bir grup vardı, takım çalışıyordu. Hatta o antrenör daha önce Özlem Kaymaz ile çalışmış. İlk Fenerbahçe Kulübü'nde başladım. Aziz Yıldırım beni çok destekledi. Kulüplerden sörf için çok fazla destek alamıyorsunuz, federasyondan almanız gerekiyor. Benim arka arkaya Türkiye'de aldığım şampiyonluklar olduğunu,ama destek bulamadığımdan dünya çapındaki antremanlara katılamadığımı öğrenince, kendisi destek oldu.

Şimdi de kendi kulübü olan bir sporcusunuz...
Evet, sörfe destek yoktu, ben de kendi kulübümün sporcusu olmaya karar verdim. 2013'de kendi kulübümü kurdum, bu benim için çok önemliydi gerçekten. Alaçatı'da birçok windsurf okulu var, çok da başarılılar. Alaçatı dünya standardında başlangıç eğitimi veren başarılı bir nokta oldu ama belli bir seviyeye geldiğiniz ve yarışçılığa geçmek istediğiniz zaman, arayı dolduracak bir yer yoktu. Çünkü bunun için birilerinin tecrübeli olup, her şeyini bırakıp, sadece bu işle ilgilenmesi gerekiyor. Ben de bu noktada okul açmalıyım dedim. Çünkü ben bu konuda çok sıkıntı çektim, yurtdışına gittim, onların ne yaptıklarına baktım, kendimi böyle geliştirdim. Ben oralarda öğrendiklerimi şimdi kendi okulumda öğrencilerime veriyorum.

Aslında başladığını her işte başarılı sonuçlar elde etmişsiniz. İtalyan Lisesi'ni birincilikle bitirmek, İTÜ Makine Mühendisliği, güzellik yarışması, oyunculuk ve sörf... Hırslı bir karakteriniz var sanırım.
(Gülüyor)... Açıkçası her konuda başarılı görmüyorum kendimi. Evet, her alanı denedim, bir şekilde de yaptım ama daha başarılı olabilirdim dediğim alanlar oldu. Oyunculuk gibi... Antremanlarla birlikte başladım oyunculuğa o yüzden çok konsantre olamadım, önceden hazırlanamadım. Bir şeyleri çok çalışıp, almaya alışkınımdır. Oyunculuğu yaparken eğitimini de almayı hedefledim ama işler hep son anda oldu. Çok isterim güzel bir proje çıksın karşıma ve biraz vaktim olsun, ona hazırlana bileyim. Çünkü öyle daha başarılı olabileceğimi düşünüyorum.

Yani tekrardan ekranlarda olmaya sıcak bakıyorsunuz?
Kesinlikle! O da çok farklı bir boyut... Ancak ben televizyon programı konseptinde kendimi daha iyi hissediyorum. Orada kendimi başarılı hissettim. Oyunculukta kendimi daha çok yeni hissediyordum. Bir de öyle oyuncularla oynadım ki... Gerçekten çok başarılı isimlerle oynadım. Onun çok güzel bir tarafı olmakla birlikte, bir taraftan da kendinizi çaylak gibi hissetmenize neden oluyor. Şimdi onu diyorum, bir proje olsa çok daha farklı bir başlangıç yaparım.

Aynı zamanda kurduğunuz bir akademi var, buradan biraz bahsedebilir misiniz?
Evet, Jimmy ile birlikte akademiyi yönetiyoruz. Biz akademimiz için başlama yaşının yedi olduğuna inanıyoruz. İki türlü kampımız var bizim. Biri gençlik kampı; bir haftalık kamp şeklinde ve daha çok windsurf 'u tanıtmak amacıyla yapılan bir kamp bu. Kısa süreli tatile gelenler veya kamp olarak çocuklarını bir haftalığına gönderebilecek ailelere uygun. Diğer kampımız ise daha profesyonel, haftanın üç günü oluyor. Burada çocukları seviyelerine göre ayırarak, yarışmacı olarak yetiştiriyoruz. Sporla birlikte bu işin tekniğini, sporcu beslenmesini, psikolojisini bütün her şeyini öğreniyorlar. Bu orada konaklaması olan çocuklar için uygun bir kamp, çünkü çok uzun süre devam ediyor.

Akademiyi dediğiniz gibi eşiniz Jimmy Diaz ile yönetiyorsunuz. Aranızda bir iş bölümü var mı peki?
​Jimmy ile akademide işleri paylaşmış durumdayız. İkimiz de eğiticiyiz. Ben ayrıca Jimmy, Türkçe'ye çok hakim olmadığı için öğrenci ve aile iletişimleriyle, karşılamalarla ve organizasyonlarla ilgileniyorum. Ama eğitmenlerin asıl başındaki kişi Jimmy... Daha teknik durumların organizasyonlarını o kontrol ediyor. Kendisi Dünya Sörf Organizasyonu'nu da yönetiyor, o yüzden çok seyahati oluyor ama burada olduğu zaman içerisinde akademide çok destek veriyor.

İki başarılı sporcunun bir akademi kurması eminim öğrencileriniz için de çok büyük avantaj. Turnuvalara katılan, derece kazanan öğrencileriniz var mı ?
Bu sene Tenerife ve Lanzarote'de iki tane ayrı ayrı antreman programına katıldım. Onların sistemini kendi akademimde uygulayacağım mesela. Bu bizim çocuklarımız için çok büyük bir şans çünkü okullarını bırakıp, oraya gidip bu antremanları görmeleri çok zor. Biz bütün bu çalışmalarımızın sonuçlarını görmeye başladık. Gençler kategorisinde bizim yetiştirdiğimiz bir sporcumuz, Fransa'da katıldığı ilk uluslararası yarışı 100 kişinin içinde 9. sırada bitirdi. Dünya Gençler Şampiyonu'nu iki kere çıkarttık okulumuzdan... Bunlar beni çok mutlu ediyor. Zaten benim hedefim ve tüm bunlara başlama amacım buydu.

Peki, gençlerin windsurf'e ilgisi arttı mı?
Yazın çok güzel oluyor ama kışın her şey bitiyor. Sorun da bu zaten. Başarılı olmak isteyen çocukların kışın kesinlikle devam etmeleri gerekiyor. Bunu istemeleri gerek, ben İstanbul'da bunun peşine düşmüştüm, onlar da yapmalı. Biz daha maalesef bunu Alaçatı'da oluşturamadık. Çok büyük çabalar harcadım bu konuda... Gidip üniversitelerle görüştüm, uygun bütçelerle programlar oluşturmaya çalıştım fakat Türk insanında ancak yazın suya girilir mantığı var. Bunu değiştirmeye çalışıyoruz belki bir gün olur (gülüyor). Yarışların kazanılması çok önemli bu konuda. Güzel bir teşvik oluyor. Bu yıl federasyonun windsurf komitesinde çalışmaya başladım. Çocukların milli takımını oluşturuyoruz ve yurtdışı yarışlarının bazılarını federasyon desteği ile yapacağız önümüzdeki yıl. Bu oluşuma İzmir'de Deniz Ticaret Odası da çok büyük destek veriyor, dolayısıyla bu aileleri de çok teşvik ediyor. Ayrıca milli sporcu olmak okul hayatlarında da çok önemli avantajlar sağlıyor. Bunların hepsinin sporu destekleyici rolü olacağına inanıyorum.

Babası ve annesi sporcu olunca ister istemez kızınız Selin de etkileniyordur. Onun sporla arası nasıl?
Selin, 3 aylıkken yüzmeye başladı (gülüyor). Gerçekten, şaka değil ama tabii bu bildiğimiz gibi bir yüzme dersi değildi, sadece nefes alma konusunda eğitim veriyorlardı. Bebeklere yaptırılan 'Aqua Babys' adında bir sistem. Bebekler anne karnındayken zaten suyun içinde oldukları için nefes tutma durumunu biliyorlar. Yani biz doğduğumuz zaman yüzmeyi biliyoruz ama sonra unutup, tekrardan öğreniyoruz. Bir de o dönem yürüyemediği, konuşamadığı için çocuk, bir şekilde enerjisini atamıyor. Bu yolla enerjisini de atmış oluyordu. Güvenliği için de çok faydalı, havuzun kenarına tutunmayı öğretiyorlar, havuzun içinde kendisini çekmeyi öğretiyorlar, havuzun içinde kaldıkları zaman kendini geriye bırakmayı öğretiyorlar. Ben evde yoga ve pilates yaptığımda da Selin bana eslik ediyor. Jimmy ile kara antremanları yaparken yine yanımızda hep... Simdi bisiklete yavaş yavaş basladı, çünkü biz hep biniyoruz. Bir de babasıyla birlikte geçen sene sörfü denediler.

Bu yaşta gerçekten de harika. Hem anne hem de babanın sporcu olmasının en büyük avantajı bu sanırım. Eşinizle aynı sporu yapmanın ne gibi güzellikleri var?
Çok büyük bir avantaj. Çünkü benim tatil anlayışım diye bir sey yok. Sadece antremana gidilir, orada sörf yapılır. Antreman olmasa bile sörf yapabileceğimiz bir yer olur. Jimmy ile bu sorun değil, çünkü ikimiz de bu şekilde istiyoruz, başka biriyle bu konuda uyum sağlamam çok zor olurdu herhalde. Bir de yarışlarda birbirimize büyük desteğiz... Yarış dönemlerinde sporcu psikolojisini ikimiz de bildiğimiz için birbirimize kendimizi açıklamak zorunda kalmıyoruz. Davranışlardaki terslikler, konuşmak istememesi, uzak kalma duygusu... Bunlarda birbirimizi çok iyi anlıyoruz çünkü ikimiz de aynı duygular içerisindeyiz. Aynı beslenme ve uyku düzenimiz var. Iste de birlikteyiz. Daha ne olsun...

Turnuvalara da beraber hazırlanıyorsunuz. Bu yılki yarışa hazırlanma süreci nasıl geçti?
Yine çok keyifliydi. Ben aslında bu yarışların hazırlık asamasını gerçekten yarış zamanından daha fazla seviyorum. Farklı yerlere gidip, farklı antreman programlarına katılıyorsunuz. Yarışma kısmında da gidiyorsunuz ama o zaman üstünüzde farklı bir baskı ve stres oluyor. Çok çok yorucu ama o stres olmayınca sevdiğiniz isi de yaptığınız için çok keyifli... Ben bu sene çok güzel hazırlandım tam istediğim bir program uygulayabildim. Gayet hazırım yani. Bu yarışlarda tabii ki ilk üçte olmak istiyorum, bu yıl özellikle çok sey ifade ediyor benim için, çünkü ilk defa Selin'le katılacağım bu yarısa. Bundan önce Selin'i bir haftalık periodlarla ailemin yanına bırakıp gitmek zorunda kalıyordum. Onun da yanımda olacak olması mücadeleme büyük bir renk kattı, anlam yükledi. Simdi onunla podyumda olmak istiyorum ve onunla bu hedefi başarıyor olmak bile beni çok mutlu edecek. Bakalım neler yaşayacağız? Tabii bir de sloganımızla örtüsen bir sponsorumuz var; Zumosol markası.İspanya'da çok önceden tanıştım Zumosol ile. Doğal içecek olduğu için doğa sporlarını çok destekleyen bir marka, güzel büyük bir ekip olduk.

Zumosol ile uyumlu bir birliktelik olmuş gerçekten... Sponsorluklar, sporcular için çok önemli değil mi?
Evet, Türkiye'deki sporcular için bu gerçekten çok büyük bir eksiklik. Sporcuların bir markayla ortaklığa çok ihtiyacı var. Özellikle basketbol ve futbol dışındaki sporlarda çok ciddi bir anlam kazanıyor sponsorluklar. Burada bir marka bir ortaklık kuruyor ama daha sonrasında ne yapacağını bilemiyor. Marka sonra bu ortaklıktan memnun olmuyor... Türkiye'de sporcu ve marka arasındaki bağlantıyı yapan kurumlarda çok büyük eksiklik var. Genç windsurf sporcularına bakıyorum, kimse tanımıyor, onlar da ne yapacaklarını bilmiyorlar, sosyal medyayı kullanmayı bilmiyorlar, internet sayfalarını oluşturmayı bilmiyorlar. Dolayısıyla ne yapabilirler ki? Bunlar konusunda yol gösterilmesi gerekiyor. Bizim Zumosol ile ortaklığımızda bu da çok güzel ilerliyor. Bir kere ikimiz de doğal bir yasamı hedefliyoruz. O anlamda da çok güzel örtüşüyoruz, bunu aynı zamanda projelendiriyoruz. Önümüzdeki sene için birçok konuda birlikte yol almaya çalışıyoruz.

Önünüzdeki turnuvanın yanı sıra gelecek için başka planlarınız var mı? Sizi televizyonda görecek miyiz?
Bir kanal ile görüşüyoruz bir proje için su an.Doğa sporlarıyla ilgili ama ayrıca anne-sağlık ile ilgili bir projede de yer almak istiyorum. Bakalım..

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.