“Söyleyecek sözü olan kadın figürleri resmediyorum”

Sıra dışı sanatıyla, özgün portreleriyle Türkiye’de olduğu kadar uluslararası arenada da dikkatleri üzerine çeken ressam Didem Yağcı ile atölyesinde buluşarak keyifli bir sanat söyleşisi yaptık.

“Söyleyecek sözü olan kadın figürleri resmediyorum”

Röportaj: Gülçin İşler Fırat

Fotoğraflar: İsa Arslan

Didem Yağcı, "sanatçı olunmaz doğulur" lafının adeta temsili örneği. Güzel sanatçı, 6 yaşından itibaren insan odaklı perspektif çizimler yapmaya başlamış, resimleri dergilerde yayınlanmış, yarışmalarda dereceler almış. 14 yaşına geldiğinde ise artık karakalem çalışmalarının yanı sıra kumaşlarla, yağlı boyalarla soyut ve figüratif işler de üreten bir sanatçı yolunda ilerliyormuş. Yağcı, Güzel Sanatlar Fakültesi'nin yetenek sınavlarını kazanmasına rağmen Boğaziçi Üniversitesi'nde bilim okumaya karar veriyor ve sanat çalışmalarına da eş zamanlı olarak devam ediyor. Avrupa Birliği'nin açtığı yetenek ve mülakat sınavları sonrası EU bursu kazanarak, Londra'da çağdaş sanat ve tasarım eğitimi de alan Didem Hanım'ın eserleri yurtdışında da seçkin sanat mekanlarında yer alarak sanatsever ve koleksiyonerlerle buluşuyor.

Resimleriniz çok sıra dışı, kullandığınız teknikler neler?

Kumaş ve kağıtları geleneksel keçe ile katmanlar halinde kullanarak, kendi geliştirdiğim özgün teknik sayesinde çizim defterlerimde resmettiğim kadın figürünü boyutlu şekilde kanvaslara aktarıyorum. Ayrıca şu an soyuta da yönelerek yeni bir yaklaşımla keçe ile katmanlı 3 boyutlu heykelsi formlar üretmeye başladım. Bazı yapıtlarımda 60-70 senelik bir kitap sayfasını, günümüzün ekose desenli, çizgili ya da Lichtenstein resimlerine çağrışım yapabilecek şekilde puantiyeli bir kumaş ile bir arada kullanıyorum. Tüm bunların üzerine pulların, kağıt paraların ya da haritaların yerleştiğini en üst katmana da keçenin konumlandığını görebiliyorsunuz.

Resimlerinizin öne çıkan özellikleri neler?

Çalışmalarımda insan denen varlığın diğer canlı-cansız varlıklardan farkının ona tahsis edilmiş bir beden aracılığıyla deneyimlediği hisleri olduğuna dikkat çekmeye çalışıyorum. Figüratif eserlerimde insana ait duygu deneyimlerinin, özellikle kadın üzerindeki etkileşimlerini betimlemeye çalışıyorum.

Çağdaş sanat ve tasarım eğitimi almışsınız. Bu eğitimi sanatınıza nasıl taşıdınız?

Sanat-sanatçı bakış açısı ve yaratım-süreç ilişki yaklaşımına ait edinimler ile malzeme, renk, doku, tasarım, boyut bilgisi ve dijital sanat eğitimini birleştirerek farklı malzemelerle yeni bir kadın figürü ortaya çıkaran çalışmalar yaptım. Ayrıca Londra'da bulunduğum dönemde çeşitli Artist Residency'lere devam ettim.

Neden yeni bir kadın figürü ortaya çıkardınız? Bu kadın kimi betimliyor? Nasıl öğeleri içinde barındırıyor?

Bir sanatçı olarak kadının duygusal anlamda dramatik, katmanlı ve komplike yapısına gönderme yapan eserler üretmek istedim. Figürü yaratırken kullandığım malzemelerin renk, materyal, desen ve doku olarak birbiri içerisinde farklılaşmasına rağmen eserin geneli içerisindeki rollerinde birbirine kusursuzca bütünleştiğine tanık oluyorsunuz. Bu yaklaşım ile tıpkı bir duygunun içeriğinde kişinin fiziksel, zihinsel ve duygusal etkileşimlerinin yansıması olan birden fazla sayıda alt his katmanı bulunmasının izleyici için varlığını vurgulamak istiyorum. Ben ayrıca rengin gücüne çok inanan bir sanatçıyım. Resimlerimde kullandığım renkler duygulara da gönderme yaptığından, onları hem araç hem de amaç olarak kullanıyorum.

Kadını tema alan eserlerinizin yanında, bu sene ilk kez Contemporary Istanbul'da göreceğimiz yeni soyut eserlerinizdeki sanatsal yaklaşımı da biraz anlatır mısınız?

Sade diyagramların matematiksel hesaplamalar ve geometriksel operasyonlarla birleşerek basit bir tuvali karmaşık ve uzamsal, heykelsi resimlere dönüştürdüğü, ansal bir illüzyonla birbiri ile iletişime geçen, birleşen formlar yaratmaya çalışıyorum. Kentsel dokunun psikolojisine gönderme yapan bu soyut geometrik çalışmalar, hem sanal bir mimari alanı hem de belirli bir anlayış biçimini oluşturuyor. Soyut çalışmalarımda keçeyi imgenin renk, doku veya teknik kullanılması yoluyla iki boyuttan kurtarılması ve 3. boyuta geçebilmesi için işlevlerini bir yana bırakan birleştirici karmaşık şekilller yaratmak için kullanıyorum.

"Kendimi çoğu zaman elindeki topları kusursuzca havaya atmaya alışmış, başkaları için oldukça zor gelen şeyleri artık kendi temposu içerisinde basitleştirmiş ve izleyici için tam bir görsel şova çevirmiş, yüzü daima gülümseyen bir 'jonglör' gibi hissediyorum."

Varoluşu sorguluyorsunuz. Bu sorgulamanız sanatçı kimliğinizden mi geliyor, yoksa hayata karşı duruşunuz mu öyle?

Varoluşumuzun anlamının altında yatan "İnsan nedir?" sorusunu daima bir hem bir sanatçı ve hem de birey olarak sorgulayan bir yapım var. Maddesel dünyayı öbür tarafa götüremediğimizin bilinciyle, çalışmalarımda insan denen varlığın diğer canlı-cansız varlıklardan farkının ona tahsis edilmiş bir beden aracılığıyla deneyimlediği hislerinin, bu dünyada deneyimlediğimiz tek gerçek olduğuna dikkat çekmeye çalışıyorum.

Hangi kadınlar figüratif resimlerinize ilham kaynağı oluyor?

Eserlerimin bir bölümünde eski basım edebiyat eserlerinin sayfalarını kullanıyorum. Kullandığım romanın içeriğinden ve kitaptaki ana kadın karakterden esinlenerek bir kadın figürü ortaya çıkarıyorum. Bu kadın, yaşadığı kitabın içerisinden çıkarak vücut bulan, günümüze ulaşan ve izleyiciye söyleyecek sözü olan bir kadın haline geliyor. Çalışmalarım, kadının, toplum içerisindeki rol arayışı, ilişkiler, aidiyet ve cinsel kimliğini ortaya koyma gibi hallerdeki duygu durumuna ait yaşam deneyimlerini vurgulayan hikayelerden kurgulanıyor.

Resimlerinizdeki hakim duygu nedir?

Eserlerimde neden kadın ı ele aldığımın da çıkış noktası, kadının olaylara ve kişilere yükledikleri anlamlar açısından son derece farklı duygu dünyalarına sahip olması. Erkek, gündelik yaşamda son derece net ve yalın reaksiyonlar verirken, ince ve hassas ayarlara sahip kadın ise olayları hep birbiriyle ilişkilendiriyor, 360 derece düşünüyor. Kadının duygu dünyası çok katmanlı ve grift olduğundan çoğu zaman kendi komplike sisteminde zorlanıyor. Ben de çalışmalarımda işte bu ince ayara odaklanıyorum. Figüratif eserlerimde izleyicinin tablodaki kadının deneyimlediği o ana ait duygu durumunu hissetmesini ve tasvir edileni kendi bakış açısıyla sorgulamasını amaçlıyorum.

Siz nasıl bir kadınsınız?

Birey olarak kendi varoluşunu sürekli sorgulayan, kaynağın ben olduğunun farkında kalmaya çalışarak, günlük hayattaki olayların ve kişilerin sadece birer illüzyon olduğunun bilincinde olan bir kadınım. Kendi merkezinde tam ve bütünüm. Varlığımın ve gücümün farkında, kendi kişisel tekamülümün peşindeyim

İlk serginizle çok ses getirmiştiniz. Nedir eserlerinizin bu kadar beğenilmesinin ardında yatan?

Sanırım bunun sırrı, sanatseverlerin eserlerimden görsel ve enerjisel olarak tatmin yaşamaları. Her zaman yaptığım işi pozitif enerjim ve hislerimle meydana getirmeyi ve bunu eserlerime aktarmayı severim. Ortaya koyduğum bu pozitif yaklaşımın eserlerimden izleyiciye geçmesi ve günlük hayatın kaotik çekişmesi içerisinde fark yaratacak bir hissiyat bırakması benim için oldukça önemli.

Çalışmalarınızın global arenada değer görmesi size ne hissettiriyor?

Eserlerimin dünyanın dört bir yanından gelen sanat izleyicisi ile buluşması benim için tabii ki çok gurur verici. Şu an özel bir koleksiyonda bulunan bir eserim, birkaç sene önce London Frieze Art Fair ile eşzamanlı Gallery Different'ta ve Frieze'in ana metro istasyonu olan Regent Park Metro İstasyonu'nda da sergilenmeye değer görülmüştü. Geçtiğimiz aralık ayında Art Basel haftasında Miami'de de çok sayıda donanımlı sanatsever ve koleksiyoner ile buluşma imkanı bulmuş olmam, uluslararası sanat arenasında temsiliyet açısından benim için çok kıymetli. Bundan sonra dünyaca ünlü Opera Gallery'nin yeni açağı galeri konseptinde, Singapur ve Miami'de eserlerimle yer alacağım. Yaptığım çalışmaların uluslararası sanat arenasında takdir görmesi ve çok iyi koleksiyonlara katılması, izlediğim yol açısından doğru yönde olduğumu işaret ettiğinden oldukça mutluyum. Yakın zamanda Paris'te bir karma sergide yer aldım.

Yeni kişisel sergi programınız var mı?

Her yıl istikrarlı bir biçimde, büyük bir titizlikle düzenlenen, benim de eserlerimle her sene yer aldığım Contemporary Istanbul, bu sene eylül ayında İstanbul Bienal'i ile eş zamanlı gerçekleşecek. Dolayısıyla bu iki büyük sanat organizasyonu kapsamında İstanbul eylül ayında, yurtdışından çok değerli koleksiyonerlere ve sanat kritiklerine ev sahipliği yapacak. Benim de kadın temasını işleyen figüratif çalışmalarım ve şu an üzerinde çalıştığım geometrik ve katmanlı soyut heykellerim, bu yılki Contemporary Istanbul'da Alan Istanbul Galeri ile ilk kez sanatseverler ile buluşacak. Halihazırda üzerinde çalıştığım gelecek solo sergimi, 2017 sonrasında yurtdışı galerim ile gerçekleştireceğim.

Sanat çalışmalarınızı Londra, Miami, Paris ve İstanbul'da sürdürüyorsunuz. Nasıl bir hayat temponuz var?

Neredeyse günde 10 saat çalışıyorum. Bazen 3-4 gün atölyeden çıkmadan çalıştığım oluyor, fakat bundan hiç şikayetçi değilim. Aynı zamanda bir ailem var; eşim ve çocuklarım var. Onlar da başarılarım için bana çok destek oluyorlar. Birden fazla şapkam olduğu ve bu şapkaların da ağır sorumlulukları beraberinde getirdiği düşünülürse; kendimi çoğu zaman elindeki topları kusursuzca havaya atmaya alışmış, başkaları için oldukça zor gelen şeyleri artık kendi temposu içerisinde basitleştirmiş ve izleyici için tam bir görsel şova çevirmiş, yüzü daima gülümseyen bir 'jonglör' gibi hissediyorum.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.