Sanat tamamen insanlık için

Genç küratör Nisa Taşyar Özkan ile bir araya gelerek 12 Nisan'da gerçekleşecek ilk sergisinin detaylarını ve heyecanını konuştuk.

Sanat tamamen insanlık için

Röportaj: Bade ÇAKAR
Fotoğraflar: Kutup DALGAKIRAN

Küçüklükten beri sanat tutkunu olan genç küratör Nisa Taşyar Özkan, ilk sergisini sunma hazırlığı içerisinde. 12 Nisan Perşembe günü 42 Maslak, ArtSpacey'de sunacağı karma sergisinde en büyük isteği ise kalpten bağlı olduğu sanatçıların duygularını en doğru şekilde sanatseverlerle buluşturabilmek. Gelirin yüzde 40'ının 40'ının Türk Böbrek Vakfı'na bağışlanacağı sergi için bir araya geldiğimiz Nisa Hanım ile heyecanını ve serginin detaylarını konuştuk.

Nisa Hanım, sizi tanıyabilir miyiz?
Ben aslında Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler'de okudum. Orada eğitimim devam ederken, bir anda sanat yönetimine geçtim. Çocukluğumdan beri sanat alanlarında zaman geçiren bir insanım ve benim için en güzel alanın orasının olduğuna karar verdim. Çünkü sanat insanların ruhlarına hitap edebilen, çok güzel bir alan. Sanat yönetimi, finans sektörüyle çok duygusal bir alanla bir araya getiriyor. Bu yüzden bu alanı seçtim. Şimdi eğitimimi bitirdim, ilk sergimi yapıyorum. Bu ilk sergimin de güzel ve anlamlı olmasını istedim. O yüzden de Türk Böbrek Vakfı'na bağış yapacağımız güzel bir sergi olacak.

İlk serginizi hazırlamak nasıl bir his, nasıl geçti bu süreç?
Hayatımda hiç yaşamadığım bir heyecan. Her sabah kalkıp, "şunu nereye yerleştirsem, şunu nasıl yapsam" diye düşünüyorum. Sanatçılarım çok güzeller ve hepsinden önemlisi ben sanatçının işini almıyorum, onun ruhundan, hayatından bir parçayı alıyorum. Onların ruhlarını, düşüncelerini, emeklerini aktardıkları bir şey sergiliyorum. O mesajı taşımam gerekiyor, bu da benim için çok önemli. 100 kişi varsa, 100 kişiye bölünmek zorundayım ve o mesajı çok doğru aktarmalıyım. "Bir bardak su istiyorum demek kadar kolay olmalı anlatımlar" der Rahmi Eyüboğlu. Gerçekten buna inanıyorum. Benim için önemli olan, bu mesajı en doğru şekilde, en hissedilir şekilde ve benimle birlikte olan sanatçıları en mutlu edecek şekilde insanlara aktarabilmek. Şu an en çok bunun heyecanını yaşıyorum.

Serginiz için çok büyük bir hazırlık içerisindesiniz. Nasıl bir sergi olacak?
İnanılmaz bir kültür israfına girdik, görselliği çok israf etmeye başladık. Biraz daha rahat olalım derken plastik bardaklara, salaş kıyafetlerle şu ortamda bir döneyim anlayışı yaşanmaya başladı. İnsanların birbirlerine karşı daha saygılı olmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden garsonlarımızın elinde beyaz eldivenleri, gümüş tepsilerde kadehleri olacak. İnsanlar sadece dolanıp, çıkmayacak. Bir esere uzun süre bakıp, sıkıldığımızı hissettiğimizde o eserin gerçekten içinde ne olduğunu anlarız. Çünkü insan beyni, sıkıldığımız noktada yeni bir ufuk bize muhakkak verir. Kısaca 5 dakika bir esere bakmak değil. Ben bir eseri sabahtan akşama kadar anlatabilirim. Yeter ki orada durun, o eseri hissedin. Çünkü bir sanatçının yüreğinden bir parçayı oraya koyuyorum. İnsanların vazgeçemeyeceği şey budur. Yüreğinizden vazgeçemezsiniz, bedeninizin bir parçasından vazgeçemezsiniz ama bu insanlar bu kadar emek vererek bundan vazgeçiyorlar. Bu yüzden biraz daha, onların dikkatini çekebilecek, orada onları tutup onları eserle bütünleştirebileceğim bir düzenek hayal ettim.

Sergide olacak sanatçılardan biraz bahsedelim...
Semih Zeki, Hasan Pehlivan, Gökhan Balkan, Ahmet Duru, Mehmet Çimen, Mehmet Ali Boran var. Hepsi işlerinde inanılmaz iyiler. Gökhan Balkan'ın muhteşem akademisyenlik ruhuyla ürettiği işleri... Semih gerçekten dediğim gibi boyalarıyla dans edebilen bir adam. Hasan, benim uzun süredir tanıdığım biri... Hasan'ın dünyaya bakışı çok güzel, doğal ve çok duru. Ahmet Duru da tamamen akademisyenlik yönünün çok ağır bastığı bir kişi ve akademisyenlik yönü ağır basan insanların anlatmak istedikleri şeyler vardır. Hep bir örnek model olma çabası ve hep bir şeyler anlatmak isterler. Sanatçılarımın bu yönü beni çok mutlu etti. Gökhan'ın sürekli insani ve insan ötesi araştırmaları üzerine atölyesinde sohbet ederken kendimi kaybediyorum, kaç saat geçtiğini şaşırıyorum. Çünkü onun o anlatımına hayran kalarak "Şimdi ben senin ruhunu nasıl anlatabilirim?" diye düşünüp, günlerce onunla geçirdiğim o iki saati kafamda konumlandırarak, onu en güzel kelimelere dökmeye çalışıyorum. Sergim için yazdığım metni kaç defa yırtıp attım bilmiyorum. Çünkü ruhumdaki o sevgiyi anlatabilmem lazım, orada hissettiğimi anlatabilmem lazım, orada hissettiğimi anlatabilmem lazım ve bazen kelimelerin durduğu noktaya geliyorum.

Sanata olan aşkınız ortada, ancak daha çok sanırım insanlara verdiği etki, sizi bu kadar etkileyen kısmı...
"Sanat, sanat içindir" diye bir söylem ürettiler ama sanat tamamen insanlık için... İnsanları bir arada tutmak için. Tolstoy'un da sürekli vurguladığı "Ya bu kardeşlik için, bir olmak için" anlamı içeriyor. Vicdanımıza, ruhumuza muhakkak dokunan bir şey... Özellikle ilk sergimde Türk Böbrek Vakfı'na destek olabilmek çok güzel. Sonraki yapacağım her projenin bir kısmında da muhakkak sosyal sorumluluk olacak. Çünkü insanların bir araya gelip, çıkarsız, egosuz, bir şey yapılabilecekleri en güzel nokta.

İlk serginiz için Türk Böbrek Vakfı'nı seçmenizin nedeni nedir? Kişisel yaşadığım bir deneyimden dolayı...
Evlenmek üzereyken, eşimin bir sağlık problemi ortaya çıktı. Bir gün yanımda bayıldı ve hastaneye gittiğimizde böbrek yetmezliği olduğu ortaya çıktı. İki böbreği de iflas etmiş, üç haftalık ömür verebiliyoruz dediler. Üç hafta içinde nakil olması gerekiyordu ancak bu nakli vücudunun kaldıramama durumu da vardı. Bir iğneye ihtiyacımız vardı, nakil olabilmesi için. İlacı Türk Böbrek Vakfı bana 48 saatte buldu. Yurtdışından getirdi, o iğneyi yaptıktan sonra diyaliz makinasına girebildi eşim. O kadar çok insan var ki orada, eşlerini bekleyen beyefendiler, hanımefendiler, anneler var çocuklarını bekleyen. Eşim şu an çok sağlıklı. Ve tüm çabayı ben Türk Böbrek Vakfı'na borçluyum. Orada herkes için bu çaba gösteriliyor ve bu desteği görüyorsunuz. Hiç bilmediğim bir hayatı orada deneyimlemiş ve tatmış oldum. Tattığım için de çok mutluyum. İnsanların bazen hayatın zor anlarını yaşamaları onların hayatına çok farklı anlamlar ve bakış açıları yüklüyor. Ben bunu yaşadım ve bu yüzden de her sergimde, yaptığım her işin bir kısmında olacak şey bir sosyal sorumluluktur.

Ülkemizdeki genç sanatçılar akkında ne düşünüyorsunuz? Yeterli ilgiyi görüyorlar mı?
Çok güzel genç sanatçılarımız var. Hepsi açıkçası benim gibi birlik ve bütünlük üzerine bir şeyler yapıyor. Bu genç sanatçıların en sevdiğim yanı, para üzerinden hiçbir şey yapmıyorlar biliyor musunuz? Tek istekleri ben bir şey anlatayım ve bu dünyaya katkım olsun. Bu beni o kadar mutlu ediyor ki, inanılmaz derecede Türkiye'de bu sayı artmaya başladı. Sanatçıların yanında olmak benim için çok önemli. Sergilere ve fuarlara inanılmaz bir ilgi başladı. Eskisine göre baktığınızda çok daha yüksek bir oran var. Bu yüzden son beş yılın çok güzel geçtiğini düşünüyorum.

Gelecek için başka projeleriniz, planlarınız var mı?
Beş yıllık plan içerisinde, sürekli sergilerimi devam ettirmek istiyorum. Ve bu plan içerisinde bir galeri açıp, içinde var olmak istiyorum. Ama bunu çok farklı bir şekilde yapmak istiyorum. Hem insanlığımızın, hem biz insanların prestijine layık bir şeyler olsun istiyorum, çünkü gerçekten çok önemliyiz. Ve bunu aktarabilecek şeylere ihtiyacımız var. Planlarım bunlar ve umarım güzel, iddialı ve tamamen bizlerin ruhuna dokunacak sergiler ve sanatçılarla inşallah hep var olacağım.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.