İnsülin direnci olanlar dikkat!

İnsülin direnciniz varsa, stresli ve hareketsiz bir yaşam sürüyorsanız, yağlarınız daha çok bel bölgenizde birikiyorsa, sağlığınız risk altında!

İnsülin direnci olanlar dikkat!

İnsülin, kan şekeri seviyelerinden sorumlu hormondur. Kan şekeri, kanda serbest olarak dolaşan glukozdur. Vücut, sindirilmiş gıdalardan elde ettiği glukozu kullanarak gerekli enerjiyi sağlar. Vücut tarafından kullanılmayan glukoz ise karaciğerde glukojen haline dönüştürülür, sonraki kullanımlar için kaslarda saklanır ya da yağ olarak depolanır. Pankreastan salgılanan insülin hormonu yemek sonrasında salgılanır ve glukozun kullanılmak üzere hücrelere girmesine izin verilmesini sağlar. Genetik faktörler, hareketsizlik, beslenme bozuklukları ve karbonhidratların fazla kullanılması ile zamanla insülin duyarlılığı bozulur ve insülin direnci gelişir. İnsulin direnci arttıkça kan şekerinin hücrelere girmesi için daha fazla insülin salgılanır. Pankreasa aşırı yük biner, kişilerde acıkma ataklarına neden olan reaktif hipoglisemi, gizli şeker, tip 2 diyabet gibi çağımızın en korkulan kronik durumlar ortaya çıkar. Bu tabloya tansiyon yüksekliği, kan yağlarının yüksek olması, insülin direnci, ürik asit yüksekliği, göbek ve bel bölgesinde yağlanma ve şişmanlık, hareketsizlik ve stres eklenince, kalp ve koroner damar hastalıklarının sıklıkla eşlik ettiği 'metabolik sendrom' adı verilen çağımızın hastalığı kaçınılmaz olarak başlı başına bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkacaktır.

İnsülin direncinin gelişmesini önlemek için nasıl bir beslenme uygulamalıyız?

İnsülin direnci, doğru bir beslenme eşliğinde doktorunuzun önereceği ilaç tedavisi ve egzersiz yapmanızı gerektirir. Kilo kaybı sağlandıkça verilen kilolarla birlikte insülin direnciniz kontrol altına alınacak ve bu şekilde kullandığınız ilaçların dozu da giderek azalacaktır. Her öğünde protein, sağlıklı yağlar, lifli besinler ve yeşillikleri doğru miktarda yemeniz hem vücudun doğal yağ yakmasını sağlar hem de gün boyunca tutarlı enerji sağlayarak kan şekerini dengelemeye yardımcı olur. Kan şekerinin normal aralığı; 80 mg / ml ile 120 mg / ml arasındadır. Salgılanan insülin hormonu yağ yakımına da karar verir, durdurur veya başlatır. Sağlıklı kilo kaybı için kan şekeri ve insülin dengesi önemlidir. Kan şekeri dengesi uzun süreli ve sağlıklı yağ kaybını kolaylaştırmak için harika bir yoldur. Buna ek olarak metabolizma hızını yüksek tutmaya yardımcı olur. Çeşitli sakaroz (sofra şekeri), fruktoz (meyve şekeri), laktoz (süt şekeri) ve glikoz (kan şekeri) gibi kan şekerini ani olarak yükselten basit şekerler ve rafine karbonhidratlar yerine, yağ, protein ve lif açısından zengin besinler yemeli ve açlığınızı kontrol etmelisiniz! Açlık, kilo kaybını önleyen kortizol gibi stres hormonlarının üretimine neden olur, sonrasında karşılaştığımız düşük kan şekerinin ayrıca metabolizma hızını düşürücü etkisi olur. Glukagon da kandaki glikoz düzeyi düşüğünde pankreastan salınan bir hormondur ve depolanan glikojen glikoz olarak kullanılır, uyurken ya da yemekler arasında ve proteinli gıdaların tüketimi ile salgılanır. İnsülin düzeyleri yüksek olduğunda, glukagon serbest bırakılmaz. İnsülin ve glukagon arasındaki etkileşim, gün boyunca kan şekeri sabit tutar.

İnsülin direncim var mı?

Çabuk acıkma, geç doyma, yemeklerden 2-3 saat sonra acıkma hissi, elde ayakta titreme, soğuk terleme ve baygınlık hissi, tatlı yeme isteği, giderek kilo alan kişinin, ailesinde şişman ve diyabetli kişilekişilerin de olması durumlarında, insülin direncinden şüphelenmesi gerekir. Önümüzdeki hafta insülin direncini yenmek için dikkat etmeniz gereken kuralları ayrıntılı bir şekilde ele alacağım.

BU ÖNERİLERE DİKKAT EDİN

Öğün atlamayın. Protein içeren ve şeker oranı düşük bir kahvaltı ile güne başlayın. Kilo vermek için yemekleri azaltmanın yanında, glisemik indeksi düşük, kalori içeriği az, posa içeriği yüksek ve tok tutan yiyeceklerin seçilmesi de gereklidir. İnsülin direnci olan insanlar çabuk acıktıkları için sık küçük öğünler şeklinde ve glisemik indeksi düşük besinlerle beslenmeleri uygun olur. Üç ana, üç de ara öğün yapılabilir. Toplam yağ tüketimi azaltılmalı (yüzde 30'un altı), doymuş yağ tüketimi azaltılmalı (yüzde 10'un altı), posa tüketimi arttırılmalı (günde 25-30 gr), düzenli egzersiz yapılmalı (haftada en az 150 dakika) ve kilo kaybı sağlanmalıdır (ağırlığın yüzde 5-10 oranında).

Banu KAZANÇ

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.