''Mevzu marka giymek değil stil sahibi olmak''

Şimdilerde, Boğaz’ın incisi Kuruçeşme’deki dört katlı mağazasının kapılarını açmanın mutluluğunu yaşayan Zeynep Akçıray ile yeni heyecanına ortak olduğumuz keyifli bir sohbette buluştuk.

''Mevzu marka giymek değil stil sahibi olmak''

RÖPORTAJ İREM ORHAN
FOTOĞRAF İSA ARSLAN

Kurduğu Deluxe Seconds markasıyla dünya çapında milyonlarca insanın takip ettiği dönüştürülebilir moda furyasının ülkemizdeki en başarılı temsilcilerinden biri haline gelen Zeynep Akçıray, Kuruçeşme'deki yeni konumuyla lüks modayı İstanbul Boğazı'na taşıdı. Dünya markalarının zamansız ve en özel parçalarını yeni yerinde moda severlerle buluşturan Akçıray ile dekorasyonu içeriye girildiği anda büyüleyen mağazasında buluştuk, kısa sürede alışveriş tutkunları tarafından büyük beğeni toplayan mağazasının gelişim hikayesini konuştuk.

Nasıl gidiyor hayat sizin için, içinden geçtiğimiz pandemi süreci Deluxe Seconds'ı nasıl etkiledi, neler söylersiniz?

Pandemiyle beraber hepimizin hayat tarzlarında değişimler oldu. Evde daha fazla vakit geçirip izole olduk ve sosyalliğimiz azaldı. Bazı insanlar bu süreçte kendileriyle daha çok ilgilenirken bazıları da hiç ilgilenmedi. Ben bu süreçte kendimle ve işimle daha çok ilgilendim. Yaşanan bu krizi faydalı bir şekilde gelişerek geçirmeye çalıştım ve çok şükür ki öyle oldu. Markamın dijital tarafta büyümesi için çabalayarak daha çok insana ulaşabildim. Bu süreçte birçok insan dolaplarındaki kullanmadığı çanta ve aksesuarları satışa çıkararak yatırım yaparken birçoğu da dünya markalarına ait ürünleri satın alarak yatırım yaptı.

Yakın bir dönemde Kuruçeşme'deki yeni mağazanızı açtınız. Nasıl gelişti süreç?

Eski mağazamdaki alan yetersiz kalmaya başlamıştı. Gün geçtikçe daha fazla ürün çeşidine sahip olduğumuz için kullanışlı ve geniş bir yere ihtiyacımız vardı. Enerjisi ve konumu iyi bir yer ararken Kuruçeşme'deki binayı buldum ve 'İşte tam istediğim' diyerek hemen tuttum. Mağazamızda hikayesi olan dünya markalarına ait tasarımları satıyoruz. Hem bulduğum bina hem de semt olarak Kuruçeşme önemli tarihi anlara eşlik etmiş kıymetli bir yer. Bu sebeple burada olmaktan ekipçe çok mutluyuz.

İkinci el ürün kullanımına karşı bakış açımız gittikçe daha da yumuşar halde. Bu değişimi siz neye bağlıyorsunuz?

Dünya gün geçtikçe değişiyor ve gelişiyor da. Doğaya ve çevreye verilen zararı gördükçe insanoğlu daha sürdürülebilir ve yaşanabilir bir dünya için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Daha fazla tüketim yapabilmek için elindekileri değerlendiriyor gibi düşünülse de aslında geri dönüştürüyor. Dünyada bu 'dönüştürülebilir moda' olarak geçiyor. Tabii ikinci elin yaygınlaşması bir taraftan modanın yıllar geçtikçe kendini tekrarlamasıyla da ilgili. On yıl önce aldığınız bir çanta şuan en trend model olarak tekrar karşınıza çıkabiliyor.

Bundan yaklaşık 10 yıl kadar önce çıktığınız bu yolculukta şimdi bulunduğunuz noktadan dönüp bakınca bu yolculuktaki değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlk olarak kullanmadığım ürünleri değerlendirip yerine yenilerini almakla başladığım bu yolculuk şu anda birçok kişiye istihdam sağlayan önemli bir duruma geldi. İki mağazam ve online satışım mevcut. Bugüne kadar birçok müşterim oldu ve birçok insanın da ürünlerini satmasına aracı oldum. Ben ve ekibimin en önem verdiği şey her zaman güvendir. Sattığım her ürünün faturalı ve orijinal olması konusunda çok hassasım. Her zaman sektörde öncü olmayı ilke edinerek güvene ve gizliliğe dayalı bir müşteri memnuniyeti ile sıfır veya sıfıra en yakın ürünleri modaseverlerle buluşturmak için çalışıyorum.

Piyasada sizin gibi orijinal ikinci el ürün satışı yapanlar çoğunlukta ama özellikle sosyal medya kanallarıyla taklit ürün satışı yapanlar da azımsanamayacak ölçüde. Nasıl değerlendiriyorsunuz konuyu?

Dünyanın her yerinde taklit ürünle karşılaşabilirsiniz, bunun önüne nasıl geçilebilir veya tamamen nasıl ortadan kaldırılabilir inanın bir fikrim yok. Taklit ürünü büyük bir emek hırsızlığı olarak görüyorum. Tasarlanan her üründe olduğu gibi büyük bir emek ve o işten para kazanan birçok insan var. Önemli olan marka takmak değil stil sahibi olmak ve taşımak. Bu bir zevk ve tutkudur, herkesin lüks ürünleri alması için imkanı olmak zorunda değil. Taklit almak yerine dünyaca ünlü hazır giyim markalarının lüks markaların tasarımlarından esinlenerek hazırladığı ürünleri satın alması çok daha mantıklı.

Peki, bir ürünün orijinal mi sahte mi olup olmadığını en kolay yoldan nasıl anlayabiliriz?

Birkaç tüyo vermenizi istesek? Çocukluğumdan beri lüks markaların ürünleriyle büyüdüm. Rahmetli anneannemden kalan lüks markalara ait çanta ve aksesuarlarım var. Bir çantanın işçiliği, duruşu, dikişi, derisinin kokusu, materyaline bakarak orijinal olup olmadığını anlayabiliyorum. Tabii ki en garanti yol ürünün faturası. Sahte çantalar orijinal çantalar gibi durmuyor, kalıbı bozuluyor ve yamuluyor diyebilirim.

Markanızla ilgili yakın vadeli kalbinizi çarptıran yeni heyecanlar var mı?

Uzun zamandır düşündüğümüz ve üzerinde çalıştığımız projeler var. Gelecekteki en büyük hedefim yaptığım işi uluslararası boyuta taşıyacağım bir sistem kurmak ve farklı ülkelerde mağazalaşmak.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.