Tuba Ünsal: ''Daha sürdürülebilir bir yaşam mümkün''

Kariyerinde attığı adımlarla kendi sınırlarını aşmış, özgüveni yüksek, hayata karşı başı hep dik biri Tuba Ünsal. Başarılarıyla ilham veren güzel oyuncunun şimdi ise hepimize vereceği yeşil bir mesaj var!

Tuba Ünsal: ''Daha sürdürülebilir bir yaşam mümkün''

RÖPORTAJ İREM ORHAN
FOTOĞRAF TURAN ERTEKİN
MODA EDİTÖRÜ SEYDA SÖZÜER
SAÇ FERİT BELLİ
MAKYAJ HAZAL ÖÇAL
MEKAN İÇİN TURKCELL PLATINUM PARK'A TESEKKÜR EDERIZ.

Zarif, doğal ve güzel, bir taraftan da ayakları yere sağlam basan, sosyal konulara duyarlı, güçlü bir kadın Tuba Ünsal. Bir yanı fazla cool ve mesafeli ama sohbet etmeye başladığınızda da hayata karşı heyecanı yüksek, sıcacık biri o. Beyaz camın arkasında gördüğümüz o hafi f gizemli havası, yakın çekim alanına girdiğinizde sıcacık tavırlarıyla içinizi ısıtan cinsten. İçinden geçtiğimiz pandemi süreci ve tüm dünyadan üzüntüyle takip ettiğimiz orman yangınları derken, "Hayatımın en çaresiz en umutsuz yazı. Ardı ardına aldığımız yangın haberleri ve onlar için hiçbir şey yapamamak beni kahrediyor" diyerek pek çoğumuzun şimdilerdeki duygularına tercüman olan güzel oyuncu ile hayattaki hassasiyetleri, WWFTürkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) elçiliği, annelik ile her gün güncellenen hayatı ve gelecek heyecanları üzerine tabiat ile iç içe olduğumuz bir çekim gününde bir araya geldik, samimi bir sohbeti paylaştık.

TUBA ÜNSAL BACKSTAGE VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ

Nasıl bir yaz oluyor sizin için, nasıl gidiyor her şey?
Hayatımın en çaresiz en umutsuz yazı. Ardı ardına aldığımız yangın haberleri ve hiçbir şey yapamamak kahrediyor.

WWF-Türkiye elçiliğinizden bahsetmek ister misiniz, nasıl gelişti süreç?
Benim için çok değerli WWF ve oradaki arkadaşlarım. Hepsi canla başla doğayı ve doğaya ait her şeyi korumak için çalışıyorlar. Geçen yaz Alaçatı Azmağı'ndaki kuş gözlem merkezini belediyeyle beraber açtık, sonra Akyatan'da yeşil deniz kaplumbağalarını kurtarma çalışmalarına katıldım. Burada projelerin sesini duyurmaktan ziyade, aktif olarak sahada var olmak da çok güzel bir tecrübeydi.

Yaşam boyu karşımıza çıkan bazı önemli olaylar hayatımıza yön verebiliyor. Son dönemlerde içinden geçtiğimiz pandemi süreci sizde, hayata bakışınızda değişiklikler yarattı mı?
Yaratmaz olur mu? Bazen "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" derler ya, çok doğru. İnsanoğlu sürekli kabuk değiştiriyor. Öz aynı kalıyor ama yaşadığımız her şey bizi farklılaştırıyor. Pandeminin ilk başlarında bir anne olarak korktuğumu itiraf edeyim. Çok sıkışmış hissettim. Sonrasında yaşadığım her olaya "Beş yıl sonradan baksam nasıl görünürdü her şey" deyip, süreci olabilecek en hayırlı hale getirmek için uğraştım. Online olaraksa, tüm dünya Ivy League Birliği Okullları, eğitim programlarını açtı. Harvard Edx'te küresel ısınmanın insan sağlığına etkilerini konu alan mini MBA yaptım, 12 hafta sürdü. Pandemi sanırım, şimdiye dek pek de sert bir şey yaşamamış bizim jenerasyonun yaşadığı en sert tecrübeydi. Hayat stilimizi değiştirmek ve doğanın kıymetini anlamak için bu süreyi değerlendirebilirdik. Bu farkındalığın artması için aldığım eğitimde öğrendiklerimi pandemi sürecinde çeşitli konferanslarda insanlara aktarmaya çalıştım. Bu süre zarfında Yeditepe Üniversitesi'nde atölye çalışmaları yaptım. Ortalama 100, 120 öğrenciyle yaptığım bu atölyelere Hüseyin Çağlayan, Emin Alper, Haluk Tatar, Ardan Özmenoğlu, Marcus Graf, Emre Şahin gibi alanında çok başarılı konuklar katıldı. Fiziksel olarak bir araya gelememeyi de avantaja çevirdik. Los Angeles'tan, Londra'dan katılan konuklar oldu. Böyle böyle pozitif tarafta kalmaya emek vererek, sürecin içinden üreterek geçmeye çalıştım.

Kariyerinizin ilk yıllarından bugüne baktığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz kendinizdeki değişimi? İlk yıllar ve şimdiki siz arasında nasıl farklar var?
Çok erken başlayan kariyer yolculuklarında geçmişe dönüp baktığında bir sürü hata da bulursun, mutsuzluk da. Ben o günkü Tuba'yı da seviyorum. Tek başımaydım ve bence iyi mücadele ettiğimi düşünüyorum. Girdiğim her işten alnımın akıyla çıktım. Başarısızlıklarım da oldu ama sanırım pes etmemek ve öğrenerek devam etmek en önemli nokta. Başarılı insanların hikayelerinde de hep bunu görüyorum. 189 kere geri çevrilen ama sonunda projesiyle Oscar alan senaristlerden, defalarca oyuncu seçmelerinden geri çevrilen ve sonunda seçilip hayatı değişen oyunculara kadar bir sürü örnek sayabilirim. Şu an daha sakin bir hayatım var tek fark sanırım bu.

Peki, annelik nasıl gidiyor, çocuklarınız ile hayat nasıl?
İyiyiz biz. Çocuklara kendinizde olmayan bir şeyi öğretemezsiniz. Önce kendinizi düzeltmeniz gerekiyor. Hep şunu söylüyorum; "Evde bağır çağır bir iletişimde olan bir anne, çocuğuna sessizliği öğretemez." Ben sağlıklı beslenmezsem onlara pasta yerine elma yediremem. O yüzden ben çok değiştim çocuklarımdan sonra. Bu evde bağırmadığım anlamına gelmiyor tabii. Ama en azından kendimde düzeltemediğimi onlardan beklemiyorum. Biz hem ebeveyn ilişkimizi koruyoruz hem de iyi oyun arkadaşlarıyız.

Kendinizle ilgili sıkça iltifat alıyorsunuzdur. Şimdiye kadar duyduğunuz en güzel şey neydi?
Az önce Civan'ın söylediği fena değil; "Meleksin anne!" Bu sanırım her annenin duymaktan hoşlanacağı bir iltifat. Diğer iltifatları pek kaale aldığım söylenemez, yoksa kötü eleştirileri de kulak arkası edemem.

Saçlarınız da her daim çok bakımlı ve güzel. Favori saç bakımı ürünleriniz neler?
Aveda'yı yüzde yüz vegan olması, doğal türevli içeriklere sahip olması, çevre dostu ve sürdürülebilir üretim yapmasından dolayı tercih ediyorum. Blonde Revival serisi yeni boyanmış gibi parlak, canlı ve soğuk tonlarda sarışınlık elde etmemi sağlıyor. Nutriplenish serisi de yaz sıcağının yoğun tempoyla iç içe geçtiği günlerde saçlarımın nemini ve parlaklığını korumasını sağlıyor. Benim için doğal görünen, canlı ve parlak saçlara sahip olmak çok önemli.

Yıllardır medyada güzel işlerin içinde olan, kitlelerin tanıdığı birisiniz. Ama bu tanınırlıkla ilgili zaman zaman kabul etmekte zorlandığınız, bunun sıkıntısını yaşadığınız anlar oluyor mu?
Bence bu sektörde yıllarınız geçtikte normalleşmeye başlıyorsunuz. Sanki normaliniz bu gibi oluyor. İşim dışında fazlasıyla normal bir hayatım var. Belki küçükken memur bir aileden gelmenin de getirdiği durumla daha lüks yaşamak istiyordum. Büyük arabalarım olsun, büyük evlerim olsun... Hiçbir erkeğe muhtaç olmadan tek başıma en güzel hayatı kendime ve aileme yaşatayım, derdindeydim. Şimdi ise basitliğin lüks olduğunu görüyorum. Çocuklarım olmaza bir oda bir salon evde hatta karavanda çok rahat yaşarım.

Evlilik kelimesi ile yakınlığınız nasıl?
Aile olmak ve hayat arkadaşlığı bana anlamlı geliyor. Çocukların kesinlikle bir aile içinde büyümesi gerekiyor. Ebeveynler ne kadar iyi anlaşıyor olsalar da, aile olmak başka bir şey. Keşke her şeyi yozlaştırmadığımız eski zamanlarda çocuk büyütme şansımız olsaydı.

Bugüne kadar hayalini kurup gerçekleştirdiğiniz en önemli şey neydi?
Hayatımda yaşadığım güzellikler benim önce hayalini kurduğum şeyler. Düşünce gücü gibi klişelerle açıklayamayacağım bu durumu ama şöyle ki, yönünü bilmeyen yelken yol alamaz. Ne istiyorsam onu uzun uzun hayal ederim. Küçüklüğümden beri de hayalini kurduğum hayatı yaşıyorum.

TUBA ÜNSAL RÖPORTAJININ VE FOTOĞRAFLARININ TAMAMI ŞAMDAN PLUS YENİ SAYISINDA