RÖPORTAJ ÖZGE ZEKİ
FOTOĞRAF İSA ARSLAN
Ahu Orakçıoğlu, karlı bir İstanbul sabahında tatlı kızı Sare ile karşılıyor bizi evinde. Biz röportajımıza başlarken çiftin tatlı kızları Sare evlerine henüz aldıkları minik kedileriyle oynuyor. Beykoz Konakları'nda geniş bahçesiyle öne çıkan eve girer girmez sıcak ve huzurlu bir yuvaya girdiğinizi hissediyorsunuz. Nitekim Ahu Hanım da bu hissimi doğruluyor ve dekorasyon unsurlarındansa o evin sıcacık, huzurlu bir ev olmasının çok daha önemli olduğunun altını çiziyor. Turuncu, mavi gibi pozitif renklerin kullanımı da evin enerjisini artıran faktörler arasında. Detayları kendisinden dinleyelim.
AHU ORAKÇIOĞLU'NUN BEYKOZ KONAKLARINDAKİ EVİNİN DETAYLARINI ÖĞRENMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Evi ilk gördüğünüzde ne durumdaydı, tadilat veya dekorasyon kapsamında neler yaptınız?
Evi ilk gördüğümde temiz durumdaydı. O yüzden altyapıya dokunmaya gönlümüz razı olmadı. Boyayı değiştirdik. Yerdeki masifleri zımparaladık. Mutfak dolaplarını yeniledik, ufak tefek tamirattan sonra eve girdik.
Ne kadar zamanda tamamlandı?
Bütün bu söylediğim tamirat kısmı bir ayı geçmedi. Çok geniş bir bahçemiz var, onu eve yerleştikten sonra planlayıp peyzajı gerçekleştirdik.
Hangi katı/odayı nasıl dekore ettiniz?
Dekorasyon süreci benim için dinamik, uzun yıllara yayılan ve bizzat içinde bulunmayı sevdiğim bir süreç. Salondaki tüm kanepeleri kendi eski markam olan AD Mobilya'da ürettik. Kanepede ergonomiden daha üst bir mertebe yok bize göre ve bunu sağladık. Salonumun evladiyelik yatırımı ise rahmetli Feryal Solakoğlu tasarımı olan ve üzerinde on binlerce sedefli deniz kabuklusunun kübik olarak preslendiği adeta okyanusun kokusunu evimize taşıyan orta sehpa. Bununla birlikte yine salonda bulunan kendi üretimimiz olan safari kanepeye bu defa endüstriyel cam bir orta sehpa eşik ediyor. Ahşap yemek masasını Art Deco Giorgetti dresuarla tamamlarken köşe sehpalar Barbra Berry'den. Kürklü şömine köşesi tamamen benim eski firmam AD Mobilya tasarımı ve üretimi. Gördüğünüz gibi renkli ve cesur bir dekorasyon anlayışı var. Orta katta bir televizyon odası var. Ergonomik köşe kırmızı koltuğu ve orta sehpa vazifesi gören sandığıyla ve Selçuklu motifleri ile bezeli seramik detaylı ahşap barıyla hibrid dösenmiş ve akşam zaman geçirdiğimiz bir alan. Odalarda ise tamamen fonksiyonelliğe odaklanıldı.
Bu evdeki dekorasyon tarzınızı nasıl yorumluyorsunuz?
Salon ve orta kat Art Deco ve Art Nouveau tarzında -yani eskinin yenisi diyebileceğimiz- mobilyalarla döşendi. Modern parçalar antikalarla ve etnik parçalarla kombinlendi. Günün sonunda ara ara cesur denemelerden çekinilmeden dekore edilmiş, birbirine zıt renklerin armoni içinde bir arada olduğu, otantik ve sahibine ait bir ev burası.
Pandemiden beri sizce ev algısı farklılaştı mı?
Evimiz her zaman mahremiyetimiz ve günün yorgunluğuyla sığındığımız kalelerimizdi. Ancak yeterince vakit geçirmekten ve evin tadını doya doya yaşamaktan da uzaktık. Nitekim pandemi sonrası en çok iş yapan sektörlerin başında mobilya sektörü geliyor. Evde zaman geçirdikçe gözümüzü eksikler daha fazla görünür oldu. Tabii bir yandan işimizi de online sürdürme ihtiyacı doğunca var gücümüzle onu da tamamlama yoluna gittik. Bu ofis mobilyaları sektörüne de de hareketli bir dönem olarak yansıdı. Özetle evimiz bu dönemin ihtiyaçlarına cevap veren daha güvenli, daha fonksiyonel alanlara dönüştü. Eskiye tamamen dönüş olmayacağı kanaatindeyim. Bu dönemin hayatımıza kalıcı olarak taşıyacağı nitelikler/alışkanlıklar olacak.
Şu sıralar çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Şu an organik bağışıklık güçlendirici Apivital marka arı ürünlerimizin satış ve pazarlamasıyla ilgileniyorum. Propolisten pergaya arıkovanından çıkan şifayı Ankara Üniversitesi Teknokenti'nde takviye edici ürünlere dönüştürdük, hepsi organik sertifikalı olan ürünler pandemi döneminde adeta kurtarıcı oldu. Biz de aile boyu kullanıyoruz. Bunun dışında son iki yıldır televizyon haberciliği mesleğime geri döndüm. Ekotürk ekonomi kanalında hafta içi her öğlen canlı olarak sunduğum yayın kuşağım var.
