“YENI YILA ZİRVEDE BAŞLADIM”

Bu yıl modellik kariyerinde 25. yılını kutlayan Tülin Şahin ile Radisson Blu Hotel Mount Erciyes’te yılın ilk günlerini zirvede karşıladığımız özel bir çekim gerçekleştirip; çeyrek asrı aşan kariyerini ve hayatının en bilinmeyenlerini konuştuk.

“YENI YILA ZIRVEDE BAŞLADIM”

Röportaj: İrem Orhan

Fotoğraflar: Berat Soner Çapın

Video: Evren Suda

Styling: Eylem Yıldız

Makyaj: Akın Sert

Saç: Mutlu Ahmet Sinan

Styling asistanı: İrem Sönmezer

Mekan için Radisson Blu Mount Erciyes'e teşekkür ederiz.



Modellikte, 25 yıl gibi uzun ve başarılı bir kariyer, öyle kolay kolay herkese nasip olmaz; çalışkanlık, azim, güç, istikrar ve çok daha fazlasını gerektirir. Hal böyleyken, Tülin Şahin’in disiplinli ve mükemmeliyetçi bakış açılarına da bakınca, kariyerinde çeyrek asrı başarılarla devirmiş olmasının hiç de tesadüf olmadığı anlaşılıyor. Kariyer hikayesine baktığımızda hayatının her döneminde hep kendi ayakları üzerinde duran çok güçlü bir Tülin var. Hep çalışan hep üreten... “Başka türlüsünü bilmiyorum” diyor konu iş olunca, ele aldığı her işi olması gerekenin üzerinde bir çabayla hayata geçiriyor. 15 yaşında Danimarka’da ‘Supermodel of Denmark’ yarışmasında birinci oluyor ve aslına bakarsanız bu, tamamen tesadüfer zinciri ile gelişiyor. Hemen akabinde ise model olarak dünyanın dört bir yanında en iyi ajanslara kayıt oluyor ve hikaye başlıyor. Tülin Şahin ile Radisson Blu Hotel Mount Erciyes’te bir araya geldik; zirveye çıkıp -17 derece soğukta özel anlarla dolu bir fotoğraf çekimi gerçekleştirip, kariyer yolculuğunun ve özel hayatının en derinlerine indik. 



Yeni yıl, yeni umutlar yeşertir herkesin içinde, sizin için nasıl başladı bu yıl? Yeni başlangıçlar size neler hissettirir?


Yılın ilk kapak çekimi sizinle oldu, çok da güzel oldu. Yeni yıl zirvede başladı ve herhalde daha güzel bir başlangıç olamazdı. Üstelik bu yıl modellik kariyerimde 25. yılmı kutluyorum, bu konuda da harika bir başlangıç oldu. Çekim ve dergi ekibi ile güzel, enerjik, tatlı ve uyumlu ama bir o kadar da zor bir çekim gerçekleştirdik çünkü hava çok soğuktu fakat yine de her şey çok keyif[iydi. Yeni yıl herkes için bir umuttur. 365 sayfalık bembeyaz sayfaları en iyi şekilde doldurmaktır. Ama son yıllarda görüyoruz ki, her şeyin başı sağlık, gerisi ise zaten geliyor. Diğer sorunuza gelecek olursak; yeniliğe karşı açık mıyım? Hem evet hem hayır diyebilirim bunun için çünkü konunun ne olduğuna bağlı. 


Diğer yandan dijital dünyanın dikkatleri üzerine çektiği bir dönemde farkında olmadan herkes her şey hızla tüketilip aynılaşıyor sanki. Siz orijinal kalmayı nasıl başarıyorsunuz?


Teşekkür ederim öncellikle. Vallahi herkesin bu aynı görünümde olma isteğini anlamış değilim gerçekten. Sosyal medyada sanki hep aynı yüzleri görüyormuşum gibi, herkes fabrikadan çıkmış gibi. Sokakta da öyle. Neden böyle oldu anlamış değilim... İçinde bulunduğunuz bu parıltılı dünya size neler kattı ya da sizden neler aldı? Bir bedel ödemiş gibi hissettiğiniz durumlar oldu mu hiç? Bu ışıltılı dünyada bu yıl 25. yılımı kutluyorum. Bu kadar uzun modellik kariyeri kolay kolay kimseye nasip olmaz. Çünkü fiziğe, ilgiye dayalı bir meslek. Sürdürülebilirlik konuşuluyor ya hani her sektörde, herhalde benim kariyerim buna en iyi örnek. Ama bu ışıltılı dünya sizlerin de çok iyi bildiği gibi sadece dışarıdan öyle görünüyor. “Aman ne var ki canım onların işinde, podyumda iki yürü gel. İki poz ver” diye acımazsızca buna indirgeniyor tüm emekler ve bu çok üzücü oluyor. Kamera arkasına şahit olana kadar herkesin fikri böyle. Oysa yarını belli olmayan bir meslek. Hatta şov dünyası tamamen öyle de diyebiliriz. Günleri, saatleri, tatilleri belli değil. 9-17 çalışan meslek gruplarından apayrı ve hiç göründüğü gibi kolay olmayan inanılmaz zor bir sektör. Elbette her işte olduğu gibi alma/verme dengesi bizim meslekte de var, terazinin dengesi hiç şaşmıyor. Bu da hayatın kanunu diyelim. 




Hayatının her döneminde kendi ayakları üzerinde durabilen, hata yapmaktan çekinmeyen biri olarak tanıdık sizi. Peki, ama hayatta karşılaştığınız olumsuz durumlar ve sonrasındaki süreçlerde toparlanıp yeniden yola devam etmek konusunda genel tutumunuz nasıl oluyor?


Hayatının her döneminde hep kendi ayakları üzerinde duran çok güçlü bir Tülin var. Hep çalışan hep üreten. Başka türlüsünü bilmiyorum çünkü. Bakmayın bu halime, ben okul dönemlerimde hep sınıf başkanı olan o kişiydim, hep çalışkandım, her dersini kusursuz yapan ama çok içine kapanık, utangaç biriydim. Hiç konuşmazdım neredeyse, ne okulda ne evde. 15 yaşımda Danimarka’da ‘Supermodel of Denmark’ yarışmasında birinci olmam tamamen tesadüfler zinciri ile gelişti. 15 yaşımda dünyanın dört bir yanında en iyi ajanslara kayıt oldum model olarak ama tabii ki okulu bırakıp da o yaşta “hadi şimdi modellik” demedim, diyemezdim de zaten ailem buna asla izin vermezdi. Bu işi part time yapıyordum o yaşta. Yaşıma uygun markalar ile reklamlarda yer alıyordum. 19 yaşımda Paris’te full time modelliğe başladım. Ve ne büyük bir ironidir ki, çocukluğumdan beri fotoğrafımın çekilmesinden nefret ediyordum. Hiçbir aile fotoğrafında yüzüm net görünmüyor mesela, duvarda hep gölgem var. Okulda da aynı şekilde fotoğrafımı zor çekerlerdi, gerek yıllık fotoğraflarda gerekse etkinliklerde vs. Ama kadere bak, bu benim işim oldu. Yılın 365 günü hayatım kameranın karşısında geçiyor. Üstelik bu yıl 25. yılı kutlayacak kadar... Bence bir kadın olarak kendi ayaklarının üstünde durmak en lüks, en güzel, en kıymetli şey. Ben çalışan, üreten, kendi ayaklarının üstünde duran her kadına çok hayranım, bana göre onlar en güzel kadınlar. Burada kişilik, aile, doğup, büyüdüğünüz, yaşadığınız ülke, çevreniz vs. de çok etkili tabii. Babam ve annem hep bu yönde yönlendirdi beni. “Hayatta ne kimseye yük olun ne de muhtaç olun” dediler hep bana ve kardeşime. Özellikle ailem beni Paris’e modellik için yolcu ederken babam tabii ki öğütlerini sıraladı; “Her zaman çalış. Onun keyfi bambaşkadır. Hep kendine yaslan. Güç arıyorsan o gücü her zaman kendinde bul.” İşte bunların hepsi bir arada olarak insanı şekillendiriyor. Meslek, aile, ülke... İçinde de varsa zaten öyle güçlü, çalışkan biri oluyorsun. Diğer yandan görüyorum, çok çalışmayı kötü, ayıp zannedenler var. Çalışmaktan utanmayacaksın. Hayat bir denge, çalışma ve tatil dengeni güzel kuracaksın. Bir de sevdiğin işi yapıyorsan, çalışmak gibi gelmeyecek zaten.



Peki, bu çeyrek asırlık kariyer yolculuğunda ilerlerken, karar süreçlerinizde genel tutumunuz nasıl oluyor? Yani bir karar verirken, duygularınız mı yoksa daha çok aklınız mı pusulanız oluyor?


Öncellikle bir model olarak çok şanslıyım ki, hep evimde olan yediğim, içtiğim, kullandığım, giydiğim markalar gelip benimle çalışmak istedi. Sanırım inanmadığım, kendim kullanmadığım hiçbir ürüne, hiçbir işe “Evet” demedim. Bunca yıldır çalışıyorsam, bu kadar markanın yüzü oluyorsam inanın bir bu kadar da ret etmişliklerim var. Hem Türkiye’de hem de global olarak. Örneğin hayatımda bir kere bile sigara içmedim, denemedim bile ve bununla gurur duyuyorum. Ama olana bakın ki, dünyanın en büyük sigara markalarından biri, onların global yüzü olmam için astronomik bir rakam teklif etti. Hiç düşünmeden anında “Hayır” dedim. Ajansım aracılığıyla bu konuda bana çok ısrar ettiler ama her seferinde “Hayır” dedim. Etrafım bile bu cevabıma çok şaşırmıştı. Ama işte o iş bende o kadar eğreti duracaktı ki, çünkü istemeyerek yapacaktım ve bu da her şeye yansıyacaktı. Çünkü ben birlikte çalıştığım markaları inanılmaz sahiplenerek çalışıyorum. İçinde bulunduğum her projeye her işe bebeğimmiş gibi davranıyorum.


Yolun en başında, kariyerinizi inşa ederken, içinizden geçirdiğiniz en önemli hedefiniz neydi? Şimdilerde yolun neresinde olduğunuzu düşünüyorsunuz?


İlk Paris’e gittiğimde oradaki çalışma tarzlarını, şekillerini görünce, dedim ki, bu iş hiç öyle hafife alınacak bir iş değil. Çok ciddiye alarak yapman gerekiyor, yoksa sadece 1-2 sezonluk bir model olursun ve bir daha esamen okunmaz. Çünkü meslektaşlarımın hallerini ve onlara nasıl davranıldığını orada gördüm. Hiç unutmuyorum Paris’te sokakta yürürken dedim ki, Allah’ım ben çok çalışacağım her zaman yaptığım gibi ve inşallah çok uzun ömürlü bir kariyerim olur ve ben buraya yani Paris’e defalarca gelirim, aynı şekilde dünyanın bir yerinde çok uzun yıllar çalışırım. O an 18.5 yaşımdaydım, ne kadar ciddiyetle diledim bilmiyorum ama kendime sadece bunu söylediğimi hatırlıyorum. Ve şimdi burada 25. yılımın röportajını veriyorum. Çünkü bu meslekte 25 yılı doldurmak kolay değil, o yüzden bununla ilgili aklımda projeler var, anlatmak, paylaşmak istediklerim var.


6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.