
'Babamızın tecrübeleri bizim kılavuzumuz oldu'

'Babamızın tecrübeleri bizim kılavuzumuz oldu'

Röportaj: Bade ÇAKAR
Fotoğraflar: Koray IŞIK
Manu Atelier, 2014 yılında hayatımıza girdi. Sofistike çizgileri, sade detayları ve başarılı el işçiliğiyle kısa sürede herkesin dikkatini çeken bu marka, iki kız kardeşin hayallerinden ve babalarına olan hayranlıklarından ortaya çıktı. 1961 yılından beri çanta zanaatkarı olan Adnan Manastır'ın kızları olan Beste ve Merve Manastır, babalarının işine olan tutkusunu ve saygısını benimseyip, kendi markalarını yaratma kararı almışlar. Dünyaca ünlü stil ikonlarının tercih ettiği ve gün geçtikçe popülerliği artan bir markaya sahip olmalarına rağmen mütevazılıklarını koruyan Manastır kardeşler, sadece daha iyisini yapmaya odaklanmış. Başarılı markalarını konuşmak için showroom'larında bir araya geldiğimiz ve çantalarına olduğu kadar samimi enerjilerine de hayran olduğumuz Merve ve Beste Manastır'ın, çok uzun yıllar adlarından başarılarıyla söz ettireceklerinden şüphemiz yok.
2014 yılında kurduğunuz Manu Atelier markası ile kısa sürede çok büyük bir başarı kazandınız. Markanızı kurma aşamasından bugüne kadar nasıl bir süreç geçti?
Merve Manastır: Zamansal olarak kısa ama bizim için aslında çok uzun bir süreçti. Daha çok başındayız. Odak noktamız hep daha iyisi yapmak ve çok çalışmak oldu. Yaptığımız işe inanan ve etik insanlarla çalışmayı seçtik. Çok keyifli bir süreçti. Bir start-up (yeni bir girişime başlamış şirket) kurulum hikayesi aslında. Hala da bir start-up olarak devam ediyoruz.
'Babamızın tecrübeleri bizim kılavuzumuz oldu'

Babanız Adnan Manastır'ın sizin ve markanızın üzerinde çok büyük bir etkisi olduğunu biliyorum. Çanta tasarımına başlama tercihiniz küçüklükten beri çantayla iç içe olmanızdan mı geliyor?
Beste Manastır: Babamız Adnan Manastır 1961'den beri el yapımı deri çanta zanaatkarıdır. Küçüklüğümüz, atölyede artan deri parçalarını birleştirmek ve minyatür çantalar yapmakla geçti. Çanta, bizim için babaya ve zanaatine olan hayranlığın ve çocukluğumuzun en somut haliydi. Eski ile yeniyi bağlayan o deri kokusu, 11 yaşında Rum ve Alman ustalardan bu zanaatı öğrenmek için atölyeye girip mesleğine aşık olmuş bir baba, küçük kızlarına babalarının kendi elleriyle yapıp getirdiği minik çantalarının heyecanı, Galatasaray Lisesi'nin karşı hanındaki en eski atölyemizin İstiklal Caddesi'ne bakan balkonu, Beyoğlu, tarihe ve zanaate olan hayranlık... Bu marka için hayal kurarken kalbimizde ve aklımızda her daim bunlar vardı. Kısacası Manu'nun hikayesi yıllar önce, biz henüz iki küçük kız çocuğu iken başlamıştı, Şubat 2014'te doğdu.
Markanızın yarattım sürecinde babanız size hangi konularda destek oldu? Ondan neler öğrendiniz?
M. Manastır: Şüphesiz her konuda. Zaten onun yeteneği ve desteği markanın yaratım sürecini başlattı. Babamızın çok değerli bir usta ve yetenek olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla onun tecrübeleri bizim kılavuzumuz oldu. 50'yi aşkın senedir mesleğin içinde olan hem tasarım hem üretim yapan bir zanaatkardan bahsediyoruz aslında. Çocukluğumuzdan beri kağıdı, kalemi alıp; düşündüğünü çizer ve hemen ertesi sabahında heyecanla atölyesine gidip model çıkarırdı babamız. Kadınların ne tarz çantalar taktığını, bir çantanın içinde neler olmasını istediklerini; onları gözlemleyerek ilerlememiz gerektiğini ondan öğrendik. Bize ilham veren herhangi bir kadın gördüğümüzde ilk iş çantasına bakıyoruz. Her koleksiyon hazırlama sürecimizde mutlaka son dokunuşları babamız yapar. Tasarım ve üretim birbirine çok bağlantılı ilerlemesi gereken iki kavram. Üreticinin, sizi doğru anlaması ve gerçeğe uygunluğunu ölçmesi çok önemli. Biz bu konuda çok avantajlıyız. Daha tasarımdan bahsederken, biliyoruz ki babamız kafasında onun modelini çıkarıyor. Aslında bakarsanız, onun tecrübesi, mesleğine olan aşkı, bizim onun mesleğine ve kendisine olan hayranlığımız bu markayı kurmamızda en büyük rolü oynadı. Ondan çok şey öğrendik ve öğrenmeye devam edeceğiz.
İki kardeş olarak çalışmak nasıl bir durum? Anlaşmazlıklar oluyor mu? Nasıl çözümlüyorsunuz?
M. Manastır: Biz benzer zevklere ama iki ayrı karaktere sahip kardeşleriz. Bu noktada da başka ortaklıklarda dezavantaj gibi gözükebilen durumları avantajımıza çeviriyoruz. Zaman zaman çok zıt düştüğümüz konularda bile mutlaka orta yolu buluyoruz ve bu şekilde daha iyi sonuçlar elde ettiğimizi düşünüyoruz. Kardeşin olduğunu bilmenin verdiği samimiyet bambaşka, düşündüğümüzü söylemekten sakınmıyoruz. Her ikimiz de birimizin daha bilgili olduğu noktalarda durmayı biliyoruz. Böylece daha verimli ve daha iyi sonuçlar ortaya çıktığını düşünüyoruz.
'Babamızın tecrübeleri bizim kılavuzumuz oldu'

Manu Atelier isminin hikayesi nedir? Logo tasarımına nasıl karar verdiniz?
B. Manastır: 'Manu', İngilizce 'manufacture' yani üretim teriminden geliyor. Latin dillerinde el, elde yapılan anlamlarını da ifade etmesi ve soyadımız Manastır'ı çağrıştırıyor olması karar vermemizdeki diğer etkenler. Marka olarak, bir tasarımın hayata geçirilirken üretim süreci ve kalitesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla 'Atelier' ekleyerek üretici kimliğimize de gönderme yapmak istedik.
Modelleriniz modern çizgilere ve farklı detaylara sahip. Tasarımlarınızı yaratırken nelere dikkat ediyorsunuz, nelerden ilham alıyorsunuz?
B. Manastır: Bizim ana ilham kaynağımız kadınlar. Manu kadını duruşu olan, hayatın içinden bir kadın. Ev kadını da olabilir, iş kadını da, sanatçı da... Özgün bir kadın o... Kimseye kendini beğendirmeye çalışmayan, kendisiyle mutlu olan kadınlar, tasarımlarımızı yaratırken bize ilham veriyorlar.
Çantalarınız Türk işçiliğiyle yapılıyor. Sizce İtalya kadar başarılı mıyız bu konuda? M.
Manastır: Kesinlikle. Deride ve üretimde çok kaliteli bir işçiliğe sahibiz.
En son markanız, Bella ve Gigi Hadid kardeşlerin kullandığı çanta olarak lanse edildi. Çantalarınızı böyle dünyaca ünlü isimlerin kullanması nasıl bir duygu? Başka kullanan isimler var mı?
B. Manastır: Bu haberi öğrendiğimizde Londra'da bir toplantıdaydık. Hem şaşırdık, hem çok mutlu olduk. Başka kullanan isimler var mı, açıkçası bilmiyoruz.
'Babamızın tecrübeleri bizim kılavuzumuz oldu'

Tasarım olarak sadece çantayla mı sınırlı kalacaksınız?
B. Manastır: Şu an için çanta olarak devam ediyoruz, ancak ilerleyen zamanlarda ürün skalamızı genişletebiliriz.
Genç girişimciler olarak sizce siz nerede doğru adımlar attınız?
M. Manastır: Biz içinde olduğumuz sektörü hiçbir zaman sadece moda olarak görmedik, hep çok büyük ve hızlı gelişen bir endüstrinin içinde olduğumuzun bilincindeydik. Finansından pazarlamasına, satışından idari işlerine, aklınıza gelebilecek her yönünde; ikimizdik ve çok çalıştık. Doğru insanlarla, doğru zamanda çalışmaya çalıştık. Her zaman işimizin başında olduk, her zaman da olmaya devam edeceğiz.
Tasarımlarınız şu an nerelerde satılıyor?
M. Manastır: Türkiye'de Vakko ile çalışıyoruz. Dünyada ise Selfridges, Shop at Bluebird, stylebop. com ile çalışıyoruz. Önümüzdeki sezon bunlara eklenecek satış noktalarımız olacak.
Gelecek planlarınız arasında neler var?
B. Manastır: Uluslararası platformda sağlam duruşlu, başarılı ve zamansız bir marka yaratma yolunda çok çalışmak.