
Bir galeri koordinatörü bir atölye ve iki sanatçı

Bir galeri koordinatörü bir atölye ve iki sanatçı

Röportaj: Begüm Gazioğlu Ballı
Fotoğraflar: Serkan Şentürk
Aralık ayında gerçekleşen görkemli bir düğünle hayatını işadamı Ömer Ballı ile birleştiren, cemiyet hayatının sanat tutkunu ismi Begüm Gazioğlu Ballı, sanat danışmanlığını bir seferliğine kenara bırakarak, Şamdan Plus için muhabirlik yaptı. Begüm Hanım, koordinatörlüğünü yaptığı Çağla Cabaoğlu Sanat Galerisi'nin genç ve başarılı iki sanatçısı Kağan Toros ve Seda Gazioğlu ile atölyelerinin bulunduğu Maslak Oto Sanayi'de bir araya gelerek, sanat üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.
Kaan ve Seda öncelikle biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Eğitiminiz ve sanat kariyeriniz nasıl başladı?
Seda Gazioğlu: Londra'da Central Saint Martins Fine Art'da okuyorum. Ara ara dondurarak, bir süre çalışıp sonra yine geri dönerek devam ediyor eğitimim ama sanat her zaman hayatımda vardı. Çocukluğumdan beri hayatımda ve hiç bırakmadım. Geçen sene ilk defa Contemporary Istanbul'a katıldım. Sergilere bir senedir katılıyorum. Kağan Toros: Küçüklüğümden beri bir şeyler çizerim ama tabii ilk başta heykelle çok alakam yoktu. Gittiğim çizim kursunda bir hocamız vardı ve o bana heykeltıraş olmam gerektiğini söyledi. Çünkü çizimlerim hep heykele yönelik çizimlerdi. Sonra da Mimar Sinan Güzel Sanatlar heykel bölümüne girdim.
Bir galeri koordinatörü bir atölye ve iki sanatçı

Seda, senin sanat dışında da bazı yaratıcı projelerin oldu, onlardan biraz bahsedebilir misin?
Gazioğlu: Onların çoğu modayla ilgiliydi. Gençliğimde meslek olarak modayı seçmiştim ama sanat yapmaya hep devam ettim. Ancak işlerimi satma fikri o yaşlarda bana çok uzak geliyordu. İlk 13 yaşındayken, işin nasıl yapıldığını görebilmem için 3 günlüğüne Yıldırım Mayruk'un yanına gitme şansım oldu. Sonra 17 yaşındayken Beymen'de staj yaptım. Punto'ya gençler için koleksiyon yaptım. Bu arada okulumu hiç sanattan modaya değiştirmedim. Şizofreni olan bir evsizin sanat ile hastalığını kontrol altına alabilmesi üzerine bir projem vardı. Londra'da bir yapımcıyla anlaşıp, bir süre o projeyi gerçekleştirmek için çalıştım. Son olarak da 2012 senemi Hakan Yıldırım'da çalışarak geçirdim.
Seda, Cağla Cabaoğlu Galeri'de 'Ben Biz Değiliz' adlı ilk sergini açtın. Neler vardı sergide?
Gazioğlu: Sergim, heykel, resim, kolaj gibi bir sürü medyadan oluşuyordu. Değişik tarzlarda ama hepsi aynı konuda olan eserler. Psikolojik bir konuya sahip bir seçki. Bugünkü dünya sisteminde nasıl seçimsiz bir şekilde daha çok sol beyin odaklı karakter ve kişiliklerimiz oluşurken sağ beyin lobumuzda nasıl bir 'biz' ve de nasıl bir dünya kaçırdığımızı gözler önüne sermeye çalıştım.
Bu sağ ve sol beyin hikayesinden biraz daha bahsedebilir misin?
Gazioğlu: Şöyle; sol beynimiz daha rasyonel, sağ beynimiz de daha kreatif olarak bilinir. Sağ beyin şu anı yaşadığınız beyin, sol beyin ise geçmiş ve gelecek. Sol beyin lobunuzda ego barındığından dolayı orada siz kendinizi doğadan ve diğer canlılardan ayrımlaştırıp ayrı bir kişilik olarak görüyorsunuz. Günümüzdeki dünya sisteminden tutun kıskançlığa kadar her şey sol beyin lobunuzdan çıkıyor. Sağ lobunuzda ise 'ben' diye bir şey yok, 'biz' varız. Siz bir enerjisiniz ve etrafınızdaki enerjinizin sadece bir parçası olduğunuzun bilincindesiniz. Sol beyin odaklı yaşıyoruz ancak sağ lob odaklı yaşamak kendi seçimimizde yatıyor.
Bir galeri koordinatörü bir atölye ve iki sanatçı

Kağan, sen de Çağla Cabaoğlu'nda yeni kişisel sergini tanıttın. Serginin konsepti neydi?
Toros: Biraz bahsetmek gerekirse yine figüratif heykeller ama konusu biraz daha kendime yönelik bir şey oldu diyebilirim. Heykelleri, yapımından, 'heykel yapmak Kağan için nedir'den heykelin etaplarından, evrendeki yerlerine kadar birçok boyutu sorgulayan işler oldu. Bir nevi kendimin heykel dilinde parçalanmasını anlatıyorum.
Türk sanat tarihine baktığımızda heykelin diğer plastik sanatlara oranla daha az gelişmiş olduğunu görüyoruz. Sana göre Türkiye'de heykel anlayışı değişti mi?
Toros: Aslında bulmaya başladı. Ben 10 senedir heykel yapıyorum ve yaklaşık 5 senedir de piyasaya çalışıyorum. 5 sene önce heykellerimizi ufak tefek yerlerde sergileyebiliyorduk ama ressam arkadaşlarımız çok daha rahat çıkabiliyorlardı. Son iki senedir genç sanatçılara yönelme gibi bir durum da oldu. Tabii sanatta estetik anlamında Türkiye'nin ne kadar geliştiğine de bakmak lazım. Bu konuda eksiklerimiz var tabii, ilerlememiz gereken daha çok yolumuz da var ama yine de son iki senede anlamında güzel bir ilerlememiz var, genç sanatçılar eserlerini satmaya başlayabildiler.
Türkiye'nin en önemli sanat fuarlarından Contemporary Istanbul'da ikiniz de eserlerinizle yer almayı başardınız. Fuarda yer almak kariyerinizde ne gibi fayda sağlıyor?
Gazioğlu: İstanbul'da bu işi yapıyoruz ve Contemporary Istanbul, buradaki en önemli ve en eski sanat etkinliğinden biri. En fazla görücüye çıkabileceğiniz yer. Contemporary Istanbul, benim ilk çıkışımdı ve bu benim için çok iyi oldu. İnsanların ismini öğrenmesi ve referans olarak önemli.
Toros: Sanatın global bir şey olduğunu düşünürsek Türkiye için çok büyük bir fırsat. Bizim gibi genç sanatçıların da buna katılıp görünürlülüğünü artırması kendi adına güzel bir şey.
Bir galeri koordinatörü bir atölye ve iki sanatçı

Maslak Oto Sanayi Sitesi şu sıralar sanatçılar arasında popüler. Siz niye burayı tercih ettiniz?
Toros: Mimar Sinan'da okurken 3 arkadaşımla 5 sene önce atölye açma şansına eriştik. Burayı ilk açtığımızda piyasaya iş yaparız, iş bulamazsak da kendimize iş yaparız diye düşündük. İlk bir buçuk sene piyasaya iş yapmaya başladık. Sonra galeri olayları başladı. Böyle bir yer malzeme konusunda da çok yararlı oluyor. Burada başka sanatçılar, reklam işi yapan arkadaşlar da var. Onlar zaten 3 boyutlu işler yaptıkları için bize yeni materyal yelpazesi açmış oluyorlar.
Gazioğlu: Ben burayı ilk Kağan'la gördüm. O dönem Londra'da okuyordum ama buraya geldiğimde de atölye açmak istiyordum ve buradan başka bir yere hiç bakmadım. Çünkü burada hem böyle büyüklükte bir alanda çalışma şansı var ve sadece sanatçılar değil, çalışma enerjisi olan bir alan. Etkileşim çok fazla. Fikir sorabileceğim, teknik bilen insanlarla dolu burası. Bir şey yaptırmak istediğinizde internetten bakmak yerine sokağa çıkıp sormanız yeterli. Malzemeler etrafta satılıyor.
Eserlerin yaratım süreci, esas sancılı olan kısmıdır. Sizin için yaratım aşamasının ne gibi zorlukları var? Bu süreçte en keyif aldığınız taraf nedir?
Gazioğlu: Çıldırmanın bir dakika sonrası, en keyif aldığım kısım. Tam pes etmek üzereyken bir hareket ümit veriyor ve işin bitmiş halini gözünde canlandırabiliyorsun. Toros: Bende hep o başlama kısmı sancılı geçer. Ne yapacağım diye düşünmek zor, ama direkt elime çamuru alıp heykeli yapmaya başladığım andan itibaren akmaya başlıyor.
Neler size ilham veriyor?
Gazioğlu: Bana psikoloji ve biyoloji ilham veriyor. Ayrıca günlük hayatımdaki insanlar ve hikayeleri... İlgimi çeken bir şey duyarsam gider sorarım, o insanın etrafında gezinir, analiz ederim (gülüyor).
Toros: En başta doğa bana ilham veriyor. İnsan formu da beni çok etkileyen şeylerden biri. İnsan formunun tekliği ve özgünlüğü çok fazla ilham veriyor. Şu anı içten bir şekilde yaşamış insanların sadeliği, temizliği etkiliyor. Zaten yapmaya çalıştığım heykellerin çoğunda o duruluğu ve anın önemini anlatıyorum. Bunu da insan anatomisiyle yorumluyorum.
Bir galeri koordinatörü bir atölye ve iki sanatçı

Sanat dünyası her geçen gün gelişiyor. Siz kendinizi nasıl güncel tutuyorsunuz?
Gazioğlu: Malzeme konusunda şanslı bir yerdeyim aslında. Atölyemin olduğu sokakta malzeme yelpazesi gerçekten geniş ve güncel. Güncel olması da yeni çıkan bir malzemeyle kısa sürede tanışmamı sağlıyor. Onun dışında beğendiğim sanatçılar ve yeni sergileri de takip ediyorum. Ama yoğunlukla araştırdığım konular hakkında güncel olmak için daha fazla mesai harcıyorum.
Toros: Yurtdışındaki beğendiğim heykeltıraşların işlerini takip ediyorum. Ne tür malzemeleri nasıl kullanmış ve dokuları nasıl işlemiş diye inceliyorum ama çok fazla bakmak insanı etkileyebiliyor. Onu ayarlamak lazım.
Kariyer hedefleriniz neler?
Gazioğlu: Üniversiteden önceki dönemde gelecek hayalim; birkaç ülkede ev/atölyemin olmasıydı. Bu 'açık ev' tarzındaki atölye/ev; isteyenlerin 24 saat gelip sergi halinde gezebilecekleri bir yer olacak. Ama tabii ki de bu büyük bir hayal; şu anda sadece düzenli bir şekilde iş üretip ona odaklı kalmaya çalışıyorum. Bir de beni çok etkileyen bir nörolog var, onunla tanışmak isterdim.
Toros: En büyük hedeflerimden biri MOMA'da eserlerimin sergilenmesidir. Yurtdışı planlarım da olacak.
Gerek hayatı, gerekse eserleriyle etkilendiğiniz bir sanatçı var mı?
Gazioğlu: Bir sürü var ama hepsnin farklı yanlarını seviyorum. Mesela Santiago Sierra'nın ele aldığı konular Joel-Peter Witkin'in sıra dışı tekniği. Ama esas bana ilham veren isim Jill Bolte Taylor adında kadın bir nörolog.
Toros: Figüratif çalıştığım için Antony Gormley'ye bayılıyorum. Zaten o boşlukta figürü en iyi kullanabilen ve yaşayan sanatçılardan biri bence. Javier Marin var, onun yaptığı dokular mükemmel.
Hayat mottonuz var mı?
Gazioğlu: Kim olduğunu, kim olabileceğin için feda et. Toros: İşi hakkıyla sonuna kadar yapmayacaksan hiç başlama.