
'Hobilerim zamanla işim oldu'

'Hobilerim zamanla işim oldu'

RöportaJ:Bade ÇAKAR
Fotoğraflar:Önder TÜRKMEN
Dünyanın dört bir yanında çektirdiği ve sosyal medyadan paylaştığı fotoğraflarla bir fenomen haline gelen Bianca Somer Türkmen, dünyanın en iyi blogger'larına rakip oldu. Dünyaca ünlü fotoğrafçıların moda çekimlerini aratmayan fotoğraflarının yanı sıra 'MyNita' ve 'Dahlia Bianca' markalarıyla da dünya çapında bir ün kazanan Bianca Somer Türkmen, kendisine ve markalarına çok güvenen bir kadın. Sadece inandığı işlere imza attığı için başarının kaçınılmaz olduğunu söyleyen Bianca Hanım, doğru zamanda, doğru yerde olmanın da önemini vurguluyor. Fransa'nın güneyindeki Provence bölgesinde Şamdan Plus'a özel pozlar veren Bianca Hanım sorularımızı da yanıtladı.
'Hobilerim zamanla işim oldu'

Sizi hem tasarımcı hem de bir sosyal medya fenomeni olarak tanıyoruz. Bianca Somer Türkmen'i bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Bianca Somer Türkmen: Ben Rum-Ermeni karışık bir Türk'üm. Saint Michel Fransız Lisesi'ni bitirdikten sonra Bilgi Üniversitesi'nde işletme ve ekonomi okudum. Okul bitince farklı sektörlerde çalışıp deneyim kazandım sonrasında da aile şirketimizde çalışmaya başladım. Bugüne kadar ağırlıklı olarak kurumsal şirketlerde marka yönetimi alanında çalıştığım için kendi markalarımda da sadece tasarımcı kimliğiyle yer almıyorum; markalarımın kurumsal kimliğinden, pazarlama stratejilerine kadar her alanda fiilen görev yapıyorum. Takı tasarımı, kıyafet tasarımı, sizin deyiminizle sosyal medya fenomenliği... Hepsi öncelikle kendim için, hobi olarak yaptığım şeylerdi. Kendi sevdiğim, kullandığım takıları ürettim, giymekten zevk alacağım modellerden oluşan bir koleksiyon hazırladım. Her ikisi de çok beğenildi ve takdir edildi... Her iki markamla da gurur duyuyorum. Instagram paylaşımlarım da tamamen eşimin hobisine eşlik etmemle ortaya çıktı. O'nun bu tutkusuna benim yaratıcılığımı da eklenince ortaya, dünya çapında büyük moda hesaplarında yayınlanan enfes kareler çıktı. Böylelikle de insanların takip etmekten zevk aldığı bir instagram hesabim oldu. Aile işimizden dolayı, tekstil kemiklerime kadar işlemiş durumda, kısaca 'DNA'mda var da diyebiliriz. Sadece inandığım, arkasında durabileceğim, aşkla yapacağım işlere imza attım bugüne kadar, bu yüzden de başarılı olmam kaçınılmazdı (Gülüyor).
Tekstil merakı aileden gelen bir durum, peki kendi markanızı yaratma fikri nasıl doğdu?
Türkmen: Eğitimim aslında işletme, ekonomi ve pazarlama üzerine ama gerek ailemin işi olsun, gerek eşimin işi olsun, tekstil bizim olmazsa olmazımız. Benim gerçekten çok iyi bir gözüm var; bu işin eğitimle olmayacak olan kısmı... Bazı şeyleri de alaylı olduğunuzda yapabiliyorsunuz (Gülüyor). Üretimi, kalite kontrolü; ben bunları işin mutfağında öğrendim. Tasarım kısmı ise tamamen kendiliğinden gelişti. Gözüm, algım, zevkim zamanla oturmaya başladı. Aile şirketimizde kendim için tasarladığım koleksiyonlar çok beğenilince markalara koleksiyonlarımı satmaya başladık. Bu beni açıkçası çok heyecanlandırdı ve mutlu etti. Doğru zaman geldiğinde kendi adıma da birşeyler yapabileceğime inanmaya başladım. Doğru zamanda, doğru insanlarla, doğru bir işe imza attığımı düşünüyorum.
Zamanlama, çalıştığınız kişiler kadar şans da önemli bir faktör. Siz keyif aldığınız bir şeyi işe çevirebilmişsiniz...
Türkmen: Evet, başarılı olduğum her şey aslında bir şekilde hobi olarak başladı hayatımda. Takı ve kıyafet markam da, Instagram maceram da... Hepsi önce kendimi mutlu etmek için, kendimi eğlendirmek için yaptığım şeylerdi. İnsanın hobi olarak yaptığı bir şeyin işine dönüşmesi de heralde bir insanın başına gelebilecek en güzel şey.
'Hobilerim zamanla işim oldu'

MyNita'dan bahsedelim, ilk olarak takı/aksesuar tasarımını tercih etme nedeniniz neydi?
Türkmen: MyNita'nın ilk çıkışı boncuk bilekliklerle oldu. İstediğimiz tarzda ve kalitede boncuk bileklik bulamadığımız için ilk etapta yurtdışından aldığımız tespihleri söküp bileklik haline getirmeye başladık; o kadar çok çeşitte boncuk bilekliğimiz oldu ki birden bire, üzerine kendimiz için hazırladığımız deri bileklik modellerimiz de eklenince ortaya harika bir takı koleksiyonu çıkmış oldu. Bu koleksiyon birçok ünlü isim tarafından da kullanılınca büyük bir patlama yaşadık; hobimiz işimiz oluverdi. İlk günden beri hem kadınların hem de erkeklerin bir sürü bilekliği bir arada kullandığı 'arm party' konseptini benimsedik. Bu akımın ülkemizdeki öncüsü olduk. Şu anda Avrupa'da birkaç satış noktasıyla görüşmekle beraber markamın Amerika'da da çok yakında satışa başlayacağını mutlulukla duyurmak isterim.
MyNita tasarımlarının özellikleri neler? Koleksiyonlarınızı hazırlarken nelerden ilham alıyorsunuz?
Türkmen: Benim bütün markalarımın ortak özelliği; öncelikle kendi kullanacağım ürünlerin olduğu koleksiyonlardan oluşmaları. Ben Mynita ve Dahlia Bianca'yı yaratırken, lüks bir markaya yaratmayı amaçlamıştım. Bu benim için kaliteli malzemeler, titiz bir işçilik ve uygun fiyatlar anlamına geliyor. Hepsinin üretim aşamasında mutlaka bulunuyorum. İlham olarak seyahatlerim esnasında çok iyi gözlem yapıyorum. Günümüzün trendleriyle edinimlerimi harmanladığım zaman ortaya aklınıza daha önce gelmeyen renkler, malzemeler,detaylar geliyor. Kısaca ben seyahatlerimden çok besleniyorum diyebilirim.
'Hobilerim zamanla işim oldu'

Tasarımlarınızda kullanmaktan hoşlandığınız malzemeler neler?
Türkmen: Mynita'da yarı değerli taşlar, boncuklar kullanmayı çok seviyorum, özellikle mat oniks olmazsa olmazım diyebilirim. Dahlia Bianca'da da kumaş olarak ipek bizim için vazgeçilmezdir.
Dahlia Bianca'dan bahsedelim biraz da... Takıdan giyime geçiş nasıl oldu?
Türkmen: Ben sanırım doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanlarla olmayı her zaman başarabiliyorum. Dahlia Bianca serüveni de biraz tesadüflerle başladı aslında. Ortaklarım Derya ve Hülya ile tanışmamız da, arkadaş olmamız da, ortak hayallerimiz olduğunu fark etmemiz ve bu hayallerimizi beraber hayata geçirmemiz gerektiğine karar vermemiz de hepsi çok doğru zamanda deneyimlediğimiz tesadüflerin sonucuydu diyebilirim. Bir ay kadar önce beachwear ve resortwear koleksiyonumuz, Vakko Mare'lerde ve www.365ist.com adresinde satılmaya başladı. Dahlia Bianca markasındaki önceliğimiz kaliteyi uygun fiyatlarla müşterilerimizle buluşturmaktı. Kendimizin giymeyeceği hiçbir şeyi üretmedik. Ben de ortakları fazlasıyla mükemmelliyetçi olduğumuz için ortaya çok beğenilen bir koleksiyon çıktı.
Beachwear koleksiyonunuz gerçekten çok ilgi çekti. Yeni sezonda birçok farklı beachwear markası ortaya çıktı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Türkmen: Ben plajda modernize edilmiş bohem tarzda parçaları kombinlemeyi seviyorum. Eğlenceli yaz mevsiminin, o kıpır kıpır ruhunu sofistike bir şekilde yansıtmayı seviyorum. Beachwear ve resort koleksiyonları dünyada her zaman önemli bir yer tutuyordu, şimdi bizim ülkemizde de aynı algının ortaya çıkması, markette oluşmuş olan boşluğu gösteriyor. İnsanlar artık 7/24 şık, bakımlı ve kendine özgü olmak istiyor. Ne kadar çok markanın olduğu çok da önemli değil bence, herkese yetecek kadar yer var. Eğer işinizi severek ve bilerek yapıyorsanız, barınacaksınız demektir.
'Hobilerim zamanla işim oldu'

Sosyal medya'da bu kadar başarılı olmanızın nedenleri sizce neler? Paylaşımlarınızda nelere dikkat ediyorsunuz?
Türkmen: Fotoğraflara bakarak keşfetmek, öğrenmek insanların kolayına geliyor açıkçası, o yüzden blogger'lık dışında bir de instabloggerlık diye bir kavram ortaya çıktı. Kendimi kalıplar içerisine sokmayı sevmiyorum. Seyahat etmeyi çok seviyorum, modayı yakından takip ediyorum, iyi bir stilim var, hayattan keyif almayı seviyorum.. Bu deneyimlerimi de fotoğraflarımın altına yazdığım yazılarla takipçilerimle paylaşıyorum diyelim. Bu normlara göre ben tam bir instablogger oluyorum. Yayınladığım fotoğraflar, hem içerik hem de tarz olarak yabancı moda hesapları tarafından takip ediliyor ve yayınlanıyor dolayısıyla viral olarak tüm dünyada yayılıyor. Fotoğraflar aracılığıyla da olsa insanlar samimiyetinizi, içtenliğinizi, enerjinizi hissedebiliyor ve sahtelerinden ayırt edebiliyorlar.
Farklı ve cesur bir stiliniz var. Alışveriş yaparken nelere dikkat edersiniz? Siz, stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Türkmen: Ben sadece ruhumun istediği gibi giyiniyorum. Belli bir trendi takip etmek veya sadece sezonluk hit parçaları edinmek gibi bir rutinim asla olmadı. Vücuduma göre giyinmeyi çok iyi biliyorum ve içimdeki enerjiyi kıyafetlerimle dışarı aktarmayı iyi başarıyorum. Kaliteli materyallerden yapılmış ve özenle üretilmiş parçalar her zaman daha çok dikkatimi çeker. Alışveriş yaparken ben de herkes gibi öncelikle vücuduma göre parçalar seçmeye dikkat ederim. İnsanın kendi bedenini tanıması, kendi tarzını geliştirmesi açısından çok önemli... Benim değişken bir stilim var, yerine, gününe, ruhumun akışına göre yön alıyor. Dünyada bunun birçok tanımı olabilir ama 'eklektik chic' dediğimiz kavram bana en uygunu sanırım...
'Hobilerim zamanla işim oldu'

Tempolu bir hayatınız var ama duracak gibi de görünmüyorsunuz. Gelecek için başka planlar var mı?
Türkmen: Gerçekten inandığım ve arkasında durabildiğim projelerin içinde yer alıyor olmaktan gerçekten çok mutluyum. Dahlia Bianca, yeni kurulmuş bir marka. Koleksiyonumuzun lansmanını gerekenden daha geç bir tarihte yapmamıza rağmen ürünlerimiz şimdiden Amerika ve İngiltere'de satılmaya başladı. Dahlia Bianca; sürprizlerle, kapsül koleksiyonlarla dolu olan bir marka, ilerleyen günlerde yeni koleksiyonlarımızda bunu daha iyi göreceksiniz. En son heyecanım ise; ortağım Derya Çopur ile styling konusunda danışmanlık hizmeti vermeye başlamış olmamız. Derya 'Dahlia Bianca' ailesinin fazlasıyla eğitimli olanı, ben de alaylı olanıyım; haliyle beraber güzel bir mozaik oluşturuyoruz. Biz sadece klip, konser gibi organizasyonlara özel bir çalışma yapmakla limitli bir hizmet vermiyoruz; genel olarak A'dan Z'ye bir stil sahibi olmanızı sağlıyoruz. Londra merkezli olduğumuz için; yurtdışından ihtiyacınız olduğuna inandığımız yabancı markalı ürünleri de tedarik ediyoruz.