
Betonun ham gücü, incelikli detaylar ve doğal malzemelerle adeta işlenmiş bir sanat eserine dönüşüyor.
Yazı: Akgün Akdil
Fotoğraf: Anson Smart
Yeni Güney Galler’in Kyle Bay kıyısında, Georges Nehri’ne bakan bu çarpıcı aile evi, brutalist mimarinin güçlü duruşunu yumuşak ve yaşanabilir bir perspektifle ele alıyor. Brezilyalı modernizme, özellikle de Paulo Mendes da Rocha’nın ikonik çizgilerine selam veren bu yalı, heykelsi bir sadelikle şekillense de asla soğuk ya da mesafeli hissettirmiyor.
Ev sahiplerinin modern çizgilere sahip, sade ama katmanlı, sıcaklık ve samimiyet taşıyan bir yaşam alanı isteğini öncelikli olarak ele alan iç mimar Greg Natale, beton ile yapının ana omurgasını oluşturmuş, bu malzeme doğal dokusuyla güçlü bir duruş sergilerken, seçilen tamamlayıcı malzemeler de evin her köşesine zenginlik ve dokunsallık katmış.
Desenli seramikler, yerden tavana cam yüzeyler ve farklı seviyelerdeki zeminler, iç mekan ile dış dünya arasında kesintisiz bir diyalog kurulmasını sağlıyor.
“Tasarım sürecinde aklıma ilk gelen isim Paulo Mendes da Rocha oldu. Yapılarında güçlü bir yalınlık var ama aynı zamanda insani bir boyutu da her zaman hissediliyor” diyor projenin tasarımcısı Greg Natale. Bu düşünceden ilhamla, yapı doğaya ve manzaraya olabildiğince açılıyor; etrafındaki yeşillik ve nehir, mimarinin keskin hatlarını yumuşatıyor.
İç mekanda ise detaylara gösterilen özen dikkat çekiyor. Ham beton plakalar, iç mekanda sade ve dengeli bir ritim oluştururken, duvarlarda yer alan pirinç dolgulu bağlantı delikleri altın rengiyle parlıyor, ham malzemeye zarif bir dokunuş katıyor. Üst kattaki tavanlarda kullanılan beton kirişler ise dokulu bir örüntü yaratarak yapının mimari kimliğini daha da derinleştiriyor.
70’ler stilinde tasarlanan gömme oturma alanında bu kiriş düzeni, yere serilen özel halıda tekrar edilerek huzurlu ve kucaklayıcı bir atmosfer yaratıyor. Rosewood (gül ağacı) ise evin genelinde sıcaklık ve zarafet sunuyor. Tavan kaplamalarında, özel tasarım mobilyalarda ve kübist etkili mutfak dolaplarında öne çıkıyor. Mutfak adasında yer alan el kesimi rosewood paneller, yıldız patlamasını andıran bir motifle, orta yüzyıl tasarımına zarif bir gönderme yapıyor. Renk paleti de bu mimari hikâyenin önemli bir parçası. Pudra tonları, koyu yeşil, bordo, camgöbeği ve narenciye tonlarıyla cesur bir kontrast yaratıyor. Desenli seramikler, yerden tavana cam yüzeyler ve farklı seviyelerdeki zeminler, iç mekan ile dış dünya arasında kesintisiz bir diyalog kurulmasını sağlıyor.