
Mango defilesinin Backstage'inde

Mango defilesinin Backstage'inde

Röportaj:Bade ÇAKAR
Fotoğraflar:Serkan ŞENTÜRK
Yıllardır Mango'nun defilelerine katılan ve backstage'inde top modellerle röportajlar yapan Stylishtimes blogunun yaratıcısı Ayşegül Uluç, markanın Esma Sultan Yalısı'ndaki 2015 sonbaharkış koleksiyonunun defilesinde arkadaşlarını ağırladı. Yakın dostları Evelize Kosif, İdil Tatari, Tuvana Savgı, Berrin Okçu, Meltem Güneri, Gül Şahin, Beril Akçay ve kardeşi Zeynep Köseoğlu'nu backstage'de ağırlayan Uluç, Mango'nun defile koleksiyonundan seçtiği parçalarla onlara styling yaptı. MAC makyaj ekibinin makyaj yaptığı ve No.21 saç tasarım ekibinin saçları tasarladığı styling sırasında oldukça eğlenen arkadaş grubu, defilenin onur konuğu olan Brezilyalı top model Ana Beatriz Barros ile de tanıştı. Kendisi de Brezilyalı olan Evelize Kosif'in hemen kaynaştığı top model, herkesle teker teker tanışıp sohbet etti. Bol bol selfie'lerin de çekildiği hazırlık sonrası defileyi izlemek için salona çıkan arkadaş grubu, Mango'nun yeni koleksiyonuna tam puan verdi. Bu esnada Ayşegül Uluç ile hem Mango'yla işbirliğini hem de modayla ilgisini konuştuk...
Ticaret ve pazarlama üzerine başarılı bir eğitiminiz ve kariyeriniz varken, blogger olmaya karar vermişsiniz. Hayatınızda bu radikal değişimi nasıl yaptınız?
Ayşegül Uluç: Çocukluğumdan beri iş kadını olmayı hayal ediyor, bir yandan da devamlı yazılar yazıyordum. İş kadınlığı hayalim ağır basınca Marmara İşletme'den mezun oldum. Yüksek lisans eğitimimi London Business School'da Liderlik ve Yönetim üzerine tamamladıktan sonra önemli işletme okullarında pazarlama, strateji ve finans dersleri aldım. Birçok önemli firmada çalıştıktan sonra tecrübelerimi aile şirketimizde değerlendirmeye başladım ve halen bu görevimi sürdürmekteyim. Tüm bunlar olurken, içimdeki yaratıcılık devamlı ortaya çıkmaya çalışıyordu. Önce bir yazı blogu açtım. Çok seyahat ettiğim ve Venedik Film Festivali, Cannes Boat Show gibi önemli etkinliklere katıldığım için çevremden daha görsel bir blog yazmam ile ilgili büyük bir talep gelmeye başladı. Ben de yazı blogumu kapatıp, Kasım 2010'da Stylishtimes.net'i kurdum.
Mango defilesinin Backstage'inde

Mango ile son defilesi için bir araya geldiniz. İşbirliğinizden biraz bahsedebilir misiniz?
Uluç: Mango benim çok sevdiğim bir marka. Yıllardır defilelerine katılır, blogum için defileye çıkacak top modeller ile röportajlarını ben yaparım. Bir süredir beraber neler yapabiliriz diye görüşüyorduk aslında. Benim 'stylish' bulduğum yakın arkadaşlarıma, Mango'nun defile koleksiyonundan kıyafet ve aksesuarlar seçip, defileye davet etmem şeklinde bir proje geliştirdik. Defile öncesi backstage'de hazırlanmamız, makyaj ve saçlarımıza son rötuşların yapılması oldukça eğlenceliydi. Benim önceden tanışmış olduğum Ana Beatriz ile misafirlerimi tanıştırmam ve hep birlikte yaptığımız güzel sohbet de oldukça renk kattı akşamımıza.
Peki, stil sahibi olduğunu düşündüğünüz bu isimleri seçme süreciniz nasıl oldu, zorlanmadınız mı?
Uluç: Öncelikle alışverişe ve giyim kuşama meraklı oluşları önemliydi projemiz için. Küçük özel bir grup olacağı için de yakın arkadaşlarımla ilerledim. Mango da bu isimleri çok sevdiği için hoş bir enerji oluştu.
Bu kişiler için styling yaparken nelere dikkat ettiniz?
Uluç: Öncelikle tarzlarını biliyor olmam çok faydalı oldu. Kimseye istemediği bir kıyafeti giymeye veya aksesuarı takmaya zorlamamak lazım. Kişinin giydiği veya taktığı ile mutlu olması, etrafa yaydığı enerji açısından çok önemli. Bundan dolayı bütün bir görünüm yerine kimine aksesuar, kimine kıyafet şeklinde ilerledim. Sonuçtan herkes mutluydu, ben de tüm arkadaşlarımın mutlu şekilde defileye katılmış olmasından büyük sevinç duydum.
Mango defilesinin Backstage'inde

Mango'nun yeni koleksiyonu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Uluç: Mango her sezon trendler ile klasikleri bir arada sunan şahane koleksiyonlar hazırlıyor. Bu sezon güderi ve püsküller konusunda herkesin tercih edeceği bir marka olacak. Bohem şıklık için de harika elbiseler, yapay kürkler ve deri ceketler mevcut. Defilede de birçok güzel parçaya göz koyduk. Desenli elbiseler koleksiyonda oldukça ön planda olsa da ben, siyah ve beyaz iki elbise ile kafamda birçok kombinasyon yaptım bile.
Modayla iç içe birisi olarak; moda sizin için ne ifade ediyor?
Uluç: Oldukça derin bir soru sordunuz (gülüyor). Moda aslında tüm hayatımızı yönetiyor. Eğer siz üzerinize bir şey giyiyorsanız, moda sektörünün içine girmiş oluyorsunuz. Yani illa trendleri takip ediyor, dergi okuyor veya devamlı alışveriş yapıyor olmanız gerekmiyor. Dolayısıyla moda, aslında büyük bir endüstri ve moda trendleri, hangi dönemde ne giyeceğimizden ne yiyeceğimize kadar büyük bir etki sahibi hayatımız üzerinde. Bundan dolayı moda ile ilgili sadece -takıp takıştırmak- şeklinde yapılan değerlendirmeler oldukça yanlış. İşe giderken giydiğiniz basic bir gömlekten, spor yaparken giydiğiniz şorta kadar hepsi bu endüstrinin ürünü.
Her sezon değişen modeller, akımlar, renkler... Bunları sürekli takip etmek zor mu?
Uluç: Artık modayı takip etmek oldukça kolay, zira fazla değişmiyor son yıllarda. Biz moda yazarları için en zor konu da bu aslında. Eskiden bir trend en fazla iki sezon yaşar, sonra yerine yenileri gelirdi. Son yıllarda ise neredeyse hiçbir şey demode olmuyor. Kot modası diyoruz, zaten her sezon neredeyse var. Başımdan geçen komik bir olayı paylaşayım sizinle. Mart ayında Milano Moda Haftası için valizimi hazırlıyordum. "Yok ama artık fenalık geldi püskülden, modası da geçti geçecek" deyip eteği dolabımda bıraktım. Milano'da gittiğim defilelerin neredeyse hepsinde hala püsküllü kıyafetler vardı. İşte bundan dolayı artık ne giyseniz demode olmuyor, bir şekilde idare edebiliyorsunuz. Bu, tüketiciler için harika, zira aldığınız her parçayı yıllarca giyebiliyorsunuz. Biz moda yazarları ve editörleri için ise hep aynı trendleri görmek biraz sıkıcı olabiliyor.
Mango defilesinin Backstage'inde

Dışarıdan bakınca blogger olmak çok kolaymış gibi görünüyor ama öyle olmadığını biliyorum. Nasıl bir çalışma temponuz var?
Uluç: Ben bu işime oldukça profesyonel yaklaştığım için tempom gerçekten çok yoğun. Blogumu haftada en az üç kez güncelliyorum ve paylaştığım içeriğin en iyi kalitede olması için çalışıyorum. Alanında başarılı isimlerle röportajlar yapıyorum. Her sezon mutlaka en az iki büyük global moda haftası'na katılıyorum. Blogumun yanı sıra freelance editörlük ve yazarlık da yapıyorum. Birçok önde gelen dergi ile çalışma fırsatı buldum, son altı aydır Cosmopolitan dergisiyle çalışıyor, orada birçok farklı alanda yazılar yazıyorum. Geçen sene Bilgi Üniversitesi'nden gelen teklif ile okulda Moda Gazeteciliği dersi vermeye başladım. Çocukluk hayallerimden biri de öğretmenlik olduğu için bu teklif ile çok mutlu oldum ve hocalık, en sevdiğim işlerimden biri haline geldi. Bırakın bütün sınıfı, bir insana bile bir şeyler öğretebilmek inanılmaz güzel bir manevi tatmin.
Türkiye'deki moda sektörünü nasıl buluyorsunuz? Sizce eksiklerimiz var mı?
Uluç: Eksiklerimiz elbette var ancak bunlar normal diye düşünüyorum. Biz bir tekstil ülkesiydik, tasarıma yönelmemiz ve İstanbul'un bir moda şehri olması alanında oldukça genciz. Organizasyonlar örneğin giderek gelişiyor, daha düzgün yapılmaya başlanıyor ve gelecek için umut vadediyor. Tasarım konusunda da giderek daha çok okul açılıyor ve gençler yeteneklerini eğitimle birleştirip daha güzel işler yapma konusunda adımlar atıyor. Ticari kaygılara takılıp kalmadan, özgün ve yaratıcı tasarımlar yapıldığı sürece, moda sektörümüzün ilerlememesi için hiçbir sebep yok.
Kadınların giyim ve alışveriş konusundan en çok yaptıkları hatalar neler?
Uluç: Vücutlarını tanımamak ve gereksiz alışveriş yapmak bence en önemli iki hata... Benim tavsiyem aynaya baktıklarında kendilerine karşı dürüst olmaları. Vücudunuzun az güzel olan kısmı neyse onu belirlemeniz çok önemli. Bakın kötü kısımları demiyorum, az güzel diyorum. Zira hiçbirimiz mükemmel değiliz ve hepimizin farklı güzel yanları var. Güzel yanlarımızı vurgulamamız ve her moda akımını uygulama konusunda ısrarcı olmamamız bizi stil anlamında başarıya götürür. Bir diğer hata da iddialı giyinmek. Stil sahibi olmak iyi bir göz ve zevk ister. Zevkli olmak da doğuştan gelen bir özellik benim için. Bu yüzden başarılı olamadığını hissedenlerin stil danışmanıyla çalışması çok mantıklı.
Mango defilesinin Backstage'inde

Ancak herkes stil danışmanı ile çalışmayı tercih etmiyor veya edemiyor, o zaman ne yapmalılar?
Uluç: Bir stil danışmanı ile çalışmak istemiyorsunuz da çözüm oldukça basit; klasik ve sadelikten şaşmayın. Vücut yapınıza uygun klasik parçalara yatırım yaparsanız, hem şık görünürsünüz, hem de gereksiz birçok trendi dolabınızda bekletmemiş olursunuz. Diyelim ki bu da sizi kesmedi, biraz olsun trendy görünmek istiyorsunuz. O zaman çok şanslı bir devirde yaşıyorsunuz zira stil bloggerları sizin için harika bir rehber olabilir. Tavsiyem, kendi vücut tipinize benzer bir yerli/ yabancı stil bloggerı bulup onu yakından takip etmeniz. Böylece hangi sezon trendleri sizin vücudunuza yakışır rahatlıkla görebilir, kombin yapma konusunda ilgili bloggerdan ilham alabilirsiniz.
Gelecek için planlarınız neler?
Uluç: Gelecekte de yine aile şirketindeki görevim ile moda yazarlığı alanındaki işlerimi aynı anda devam ettirme niyetindeyim. Sosyal medya ile hayatımızı domine eden görselliğin yanında, okumanın güzelliğini okuyuculara hatırlatmak adına, bloğum Stylishtimes.net'deki yazı içerikli konuları artırmayı planlıyorum. Blogumun global düzeyde daha da geniş kitlelere hitap etmesi için daha da çok çalışacağım. Bir de roman yazıyorum. Bu sene bitmeden kitabı bitirebilmeyi çok arzu ediyorum. İşler dışında, ailemle beraber sağlık ve huzur dolu bir yaşam en büyük dileğim.