"Her zaman sevdiğim işi yaptım"

Güzelliğiyle dikkatimizi çeken Pınar Hotiç, aynı zamanda başarılı bir reklamcı. Ajansı CommunIque ile önemli markalara iletişim ve marka danışmanlığı yapan Hotiç ile Kolektif House’da buluşarak keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

"Her zaman sevdiğim işi yaptım"

Röportaj: Gülçin İşler FIRAT

Fotoğraflar: Canan Yetişti SATKIN

Pınar Hotiç, Serdar Hotiç'in güzelliği 1991 yılında tescillenmiş alımlı, güzel eşi olarak dikkatimizi çekmişti. Hakkında biraz daha bilgi edineyim dediğinizde ise başarılı reklamcılık kariyerinin gölgesinde kalmış bir güzellik görüyorsunuz. 25 yıldır reklamcılık yapan Pınar Hanım, Türkiye'nin en ünlü reklam ajanslarından biri olan Cenajans Grey'de reklamcılık kariyerine başlıyor ve yaklaşık 10 yıl hem burada hem de TBWA'da üst düzey yönetici pozisyonunda çalışıyor. 2010 yılında ise ortağıyla kendi iletişim ajansı Communique'i kuran Pınar Hanım, başarılı kariyerinin yanı sıra 5.5 yaşındaki Salih Can'ın da annesi. Pınar Hotiç ile Kolektif House'da buluşarak hem iş dünyasındaki başarılarını hem de özel hayatını konuştuğumuz samimi bir röportaj gerçekleştirdik.

Communique'ın faaliyet alanları neler?
Ajansımızda bir markaya; stratejisi, kreatif çözümleri, prodüksiyonu gibi bütün yelpazede hizmet veriyoruz. Marka hikayesini oluşturuyoruz, iletişim ihtiyaçlarını çözüyoruz. Retail ve FMCG sektöründe oldukça iyiyiz. Rönesans Holding'in bütün AVM'lerinin iletişimi uzun yıllardır bizimle yol alıyor. Nefista ve Wasa gıda markalarımız var ki hatta Nefista, ilk günden beri bizimle çalışıyor, adı da bizim ajanstan çıktı. Mey Grup'un lüks kategorisinde içkilerle çalışıyoruz ama bu markada reklam yapılamadığı için etkinlik tasarımlarını yapıyoruz. En yeni olarak da bünyemize Ferko katıldı, çok mutluyuz. Onun dışında da proje bazlı hizmet verdiğimiz markalarımız var, mesela Gastronomi Festivali'ni hazırlayacağız.

Başka neler yapıyorsunuz ajans dışında?
Yeni bir oluşumumuz var; WSCOMM. Ajansımızın gücünü arttıran ve sunduğumuz hizmetleri güçlendiren yepyeni bir oluşum, ikinci markamız "Her zaman SEVDİĞİM gibi düşünebiliriz. Kodlama, video gibi günümüz reklamcılığın vazgeçilmez hizmetlerini de artık inhouse olarak burada verebiliyor olacağız. Ayrıca partnerimiz Wordsmith'in üyesi olduğu uluslararası reklamcılar ağı AMIN Worldwide sayesinde uluslararası erişimimiz genişliyor ve Türk markalarının gücünü yurtdışına taşımalarında onlara destek olabilecek bir platform yaratmış oluyoruz.

Eşiniz Serdar Hotiç, sevilen ayakkabı markası Hotiç'in de sahiplerinden... Hotiç markasına destekleriniz oluyor mu?
Profesyonel olarak destek vermiyorum ama hepimiz bu ailenin bir üyesiyiz ve ben de bir ayakkabı tutkunuyum. Bütün yapılan işlere hakimim zaten evde de eşimle birlikte konuşuruz. Trendler anlamında hem tüketici hem de iletişimci olarak fikirlerim oluyor. Eşim de bana her anlamda yol gösterici olur. Birebir işimle ilgili değil, ama her türlü problemde veya aşamayacağımı düşündüğüm, kararsızlık yaşadığım noktalarda en büyük destekçim olur.

Eşiniz sizin için ne ifade ediyor?
O benim için bir çınar ağacı; gölgesinde rahatladığım, zaman zaman koştuğum, nefes aldığım, sarıldığım, çok rahat ettiğim...

Hotiç kalabalık bir aile. Kalabalık bir ailede gelin olmak nasıl bir his?
Vallahi çok güzel bir duygu, gerçekten çok kalabalıklar. Kuzenler, kardeşler... Çok sık görüşemesek de birbirine oldukça bağlı bir aile olduklarını söyleyebilirim. Genç nüfus, çocuk, bebek çok fazla ve sürekli genişleyen bir aile, İtalyan aileleri gibiler...

Siz de hayatınızın bir döneminde İtalya'da yaşamışsınız.
Evet, babamın işi dolayısıyla İtalya'ya gittik. Liseyi ve üniversitenin 1. sınıfını orada okudum, güzel yıllardı. İtalya benim ikinci evim diyebilirim.

Geçmişe dönmüşken 1991 yılına gidelim. Türkiye Güzeli seçildiniz, nasıl bir histi?
Evet, çok güzel bir histi ve gurur verici tabii ki. Yarışmaya Türkiye Güzeli olacağım diye girmedim ama ailem, annem ve çevrem çok destekledi. Çok amatörce başvurdum ancak benim yarışmadaki şansım Türkiye'de televizyonda yayınlanan ilk güzellik yarışması olmasıydı ve o yüzden çok ilgi çekti yarışma. Türkiye'yi temsil etmek için Kainat Güzellik Yarışması'na gittim, o sene ülkem adına görevlerimi yerine getirdim.

Kamera önünde çalıştınız mı?
Evet, bir dönem, okurken oyunculuk ve sunuculuk yaptım. Üniversiteyi bitirince reklamcı olmaya karar verdim, bilinçli bir tercihti. Ben hep reklamcı olmak istiyordum ama o dönem çok reklam ajansı yoktu. O dönemin en iyi reklam ajanslarından biri olan Cenajans Grey'de başladım. Öyle de devam ettim.

Ve o gün bugündür de reklamcılık sektöründesiniz.
Bir dönem TEB'in Kurumsal İletişim Müdürü olarak da çalıştım, kariyerimde önemli bir dönemdi. Sonrasında da Türkiye'nin en büyük reklam ajanslarından biri olan TBWA'ın kuruluş aşamasında başladım ve 10 sene kadar çalıştım. Sonrasında kendi iletişim ajansımı kurdum.

Hep iyi yerlerde yönetici pozisyonunda çalışmışsınız. Size göre başarılı kariyerin sırrı neydi?
Başarı benim için şekil değiştiren bir şey, özellikle 40 yaşımdan sonra başarı kriterleri de değişmeye başladı. Her zaman sevdiğim işi yaptım, bence insan sevdiği işi yapınca başarı da geliyor. İş disiplini, azimli olmak, işini tutkuyla yapmak ve istikrar çok ama çok önemli... Çünkü bir şeye sıkıca tutunup, zorlukları attıktan sonra her şey daha kolay olmaya başlıyor.

Kariyer basamaklarını tırmanırken güzelliğinizin avantajı mı oldu, dezavantajı mı?
Güzelliğin iş hayatıma katkısından ziyade zararı oldu. Güzellik bana iş hayatında ekstra bir şey getirmediği gibi tersine hep önyargıyı yıkmak zorunda bıraktı. Faydaları da olmuş olabilir ama ben çok hissetmedim açıkçası. Zaten oradan hayatıma devam etmek isteseydim yolum çok açıktı ancak ben ekran önünde olmayı tercih etmedim. Hayalim iş kadını olmaktı.

40 yaşında da anne olmuşsunuz. Doğru zaman mıydı, geç kaldığınızı düşündüğünüz oldu mu?
Bana göre en güzel yaşta oldu. Zaten 36 yaşında evlendim, 40 yaşına gireceğim doğum günümden bir hafta önce hediye gibi geldi bana. Şimdi dönüp bakınca geçmişe çok güzel bir zamanda olduğunu düşünüyorum. Şimdi oğlum 5.5 yaşında ve çok enerjik bir çocuk. Bana da enerji veriyor.

Serdar Bey ile 10 yıldır da mutlu bir evliliğiniz var, nedir sizin mutluluk formülünüz?
Öyle bir mutluluk formülü var mı bilmem ama Serdar gerçekten çok olgun bir adam, olgun bir ruh. Her anlamda beni destekliyor, bazı şeyleri tolare edebiliyor. Kompleksiz, egosuz olması bana güç veriyor. Karşılıklı sevgi, saygı ve empati bizim formülümüz. Benim yaşımda olsa belki bu kadar olgun davranamazdı.

Aranızdaki yaş farkı sorunu oldu mu?
Eşim ile aramızda 15 yaş fark var ama O, yaşını göstermeyen biri. Biz eşim ile yaş farkını hiç hissetmedik. Doğru yaşlardayız ki çok güzel giden bir ilişkimiz var. Evlilik tabii ki zor bir müessese, birbirine karşı anlayışlı olunca, birbirini çözünce, sevince iyi gidiyor tabii ki. Çocuk da olunca ekstra zorlukları var.

Oğlunuz ne ifade ediyor sizin için?
O benim mutluluk kaynağım. Babası için de, benim için de...

Serdar Bey nasıl bir baba?
Çok ilgili, sevgi dolu, sakin bir baba... Ben disiplinliyim, o daha tolore eder.

Evinizdeki ayakkabı markalarını merak ediyorum?
(Gülüyor)... Vallahi genel olarak günlük hayatımda Hotiç kullanıyorum ama Christian Louboutin, Aquazzura, Miu Miu ve Tod's sevdiğim markalardan. Bu arada eşimin benden daha çok ayakkabısı var, tam bir ayakkabı tutkunu! Eskiden ben de çok alırdım ama zaman içinde azaltmayı öğrendim. Artık çok bilinçli yapıyorum ayakkabı alışverişini, giyinmeyeceğim bir şeyi almıyorum. Gündelik hayatımda da topuklu ayakkabı tercih etmiyorum.

Bu arada çok güzel bir fiziğiniz var, nedir bunun formülü?
Teşekkür ederim, hayatımda her zaman spor vardır. Haftada 3 gün pilates yaparım, 3-4 gün de yürürüm. Evde de küçük egzersizler yaparım. Hayatımda diyet yapmadım, bedenimi dinleyerek yemeklerimi yerim. Canım bir şey istiyorsa onu yerim ama bir sonraki gün ya da öğünde mutlaka kısarım yediklerimi. Denge çok önemli.

Cildiniz de çok güzel. Özellikle yaptığınız bakımlar var mı?
En önemlisi genetik ama ben içten aldığım ürünlerin çok beslediğini düşünüyorum. Mesela aloe vera içeceğim var, iki elim kanda da olsa onu mutlaka her gün içerim. Arı sütü ve C vitamini de öyle. Beslenme rutinimde zencefil her zaman vardır. Annem bu işlere çok meraklı, onun da cildi böyle çok sağlıklı. Yüzümde hiç estetik yok.

Stresli geçen iş koşturmacası içinde nefes almak istediğinizde neler yapıyorsunuz?
Nefes almak istediğimde meditasyon yapıyorum, bir yere gidip yalnız kalmayı tercih ediyorum. Çünkü insanın bazen kendi kendine kalması gerekiyor. Genelde yalnız kalarak veya bir yerde oturarak, kitap okuyarak kendime nefes alacağım alanlar yaratıyorum. Bu arayışlarım da beni 2 yıl aldığım eğitime yönlerdirdi.

Nedir bu eğitimin içeriği?
New York'ta Institute for Integrative Nutrition, online olarak katıldığım sağlıklı yaşamla ilgili sertifika programıydı. 1 yıl sürdü, geçen yıl bitirdim ve koçluk sertifikamı aldım. Ondan sonra Mindfullness Institute'den farkındalık üzerine 8 haftalık kurs aldım ve onun da sertifikasını aldım.

Kişisel gelişim eğitimleri hayatınıza neler kattı?
Bu eğitimlerle öğrendim ki biraz daha durmalıyım, nefes alanları yaratmalıyım. Kendimi de dinlemeliyim, bedenim, ruhum ne diyor? Gençken daha bencildim, planlarım ön plandaydı. İnsanın kendi yolculuğu zaman alıyor ve maalesef bunları koşturmaca içindeyken yapamıyoruz.

Yaratıcı ve üretken bir insan mısınız?
Kesinlikle öyleyim, üretmeyi çok seviyorum. Yeni şeyleri ve yeniliklerin öncüsü olmayı seviyorum. Eğitim bitmez, eğitime ve sürprizlere devam...

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.