Bünyamin Aydın & Fethi Sabancı Kamışlı:''Artık büyük hayaller kurmanın zamanı geldi''

Kendi alanlarında dünya çapında işlere imza atan ve Les Benajamins için güçlerini birleştiren modacı Bünyamin Aydın ile iş insani Fethi Sabancı Kamışlı, ortakliklarının detaylarını, hedeflerini ve arkadaşlık ilişkilerini ilk kez Şamdan Plus’a anlattı.

Bünyamin Aydın & Fethi Sabancı Kamışlı:''Artık büyük hayaller kurmanın zamanı geldi''

RÖPORTAJ ŞERİF ERCAN serif.ercan@sabah.com.tr
FOTOĞRAFLAR KORAY IŞIK

Bünyamin Aydın'ın 2011'de kurduğu ve kısa sürede adını dünyaya duyuran lüks sokak giyim markası Les Benjamins'den mart ayında bir haber geldi. Haberde, genç iş insanı Fethi Sabancı Kamışlı liderliğinde, Esas Holding hissedarları olarak Ali Sabancı, Kazım Köseoğlu, Can Köseoğlu ve Kerem Sabancı Kamışlı'nın ilk kez moda sektöründe bir Türk markasına yatırım yapıp Les Benjamins'e ortak olduğu yazıyordu. Bünyamin Aydın ile Fethi Sabancı Kamışlı ortaklıklarıyla ilgili kısa bir açıklama yapıp ondan sonra hiç konuşmadılar. Biri moda dünyasında, diğeri ise iş dünyasında fark yaratmış genç kuşak girişimcilerden olan iki ünlü ismin ortak olması çok ilgimi çekti. Bu ortaklık nasıl gelişti, Bünyamin Aydın neden bir yatırımcıya "evet" dedi, şimdiye kadar teknoloji alanında girişimcileri destekleyen Fethi Sabancı Kamışlı neden bir moda markasına ortak oldu, bu ortaklıkla neyi hedefliyorlar ve iş dışında nasıl bir ilişkileri var diye merak edip ikisiyle birlikte röportaj önerisinde bulundum. Sağ olsunlar beni kırmadılar ve birlikte ilk röportajlarını Şamdan Plus'a verdiler.

Bünyamin Bey, önce Les Benjamins'i yaratma sürecini biraz anlatır mısınız?
Bünyamin Aydın: 2011'de 21 yaşındayken Les Benjamins markasını kurdum. Çocukluğumdan beri sanat ve fotoğrafçılığa ilgim vardı. Yohji Yamamoto ve Comme des Garçons gibi Japon tasarımcılar, gençliğimde çok ilgimi çekiyordu. 30 tişört tasarlayarak başladı hikayem ve her tasarımın kendisine öz bir hikayesi vardı. Les Benjamins, her yıl üste koyarak koleksiyon büyüdü ve bir kadın ve erkek hazır giyim koleksiyonuna dönüştü. Paris, Milano, Floransa ve İstanbul gibi çeşitli şehirlerde defileler ve global markalar ile işbirlikleri yapan, globalde Türk sokak kültürünü sahiplenmiş bir marka haline geldi.

Markanın geldiği nokta neresi, planladığınız yerde misiniz?
B.A:
Dokuz yıl içinde Türkiye ve Ortadoğu'da sokak giyiminde öncü ve lider haline geldi. Les Benjamins'in hedefi kesinlikle dünyada mağazalaşmak ve aynı zamanda topluluklarımızı büyütmek. Dubai, New York ve Los Angeles gibi şehirlerde yakında mağazalarımızı açacağız. Şimdilik Covid-19'dan dolayı dijital hedeflerimizi ön plana aldık.

Markanızı kısa sürede Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun öncü ve lider markası haline getirdiğinizi söylüyorsunuz. Tek başınıza böyle bir başarı yakalamışken mart ayında Fethi Sabancı Kamışlı'nın markanıza ortak olduğunu açıkladınız. Yatırımcı arayışınız var mıydı yoksa yatırım teklifi Fethi Bey'den mi geldi?
B.A:
Yatırımcıdan ziyade stratejik bir partner arayışımız vardı. Les Benjamins'in başarısı ve büyüyen trendi zaten çok iyi bir ivmede gidiyor. Fethi ve ailesinin katılımı ile beraber dünyada mağazalaşma ve stratejilerimizi beraber kurguluyor olmamız, Les Benjamins'i farklı bir yere getirecek. Benim güçlü yönlerim tasarım ve iletişim. Fethi de girişimcilik, finans ve iş geliştirme bilgisiyle bu markaya önemli bir değer katıyor. Aslında özetle Fethi ve ailesi benim bu global Türk marka hikayesi hayalimin ortağı oldular. Niye iki Türk bir araya gelip bu Les Benjamins'in hikayesini dünyada önemli bir noktaya getirmesin dedik.

Bu ortaklık nasıl gerçekleşti, teklif kimden geldi?
B.A:
Biz Fethi ile 15 yıldır dostuz. Bir gün Fethi ile bir restoranda oturuyorduk. Yemek yiyip sohbet ediyorduk. Fethi teknoloji girişimlerini, ben de Les Benjamins'i anlatırken ortaya niye biz güçlerimizi birleştirmiyoruz fikri geldi. Klasik bir "ben yatırım arıyorum" veya "ben Les Benjamins'e yatırım yapmak istiyorum"dan çok farklı. Bu ortaklığın organik gelişmiş olması, aslında beni en mutlu eden şey oldu.

Yatırıma dair detay vermeniz mümkün mü?
B.A:
Finans ve yatırım konularını ben direkt Fethi'ye paslıyorum.

O zaman Fethi Bey size dönelim; Les Benjamins'e neden yatırım yaptınız?
Fethi Sabancı Kamışlı:
Bildiğiniz gibi ben 'ESAS Ventures'da, yatırım amaçlı, dünyanın dört bir yanındaki teknoloji şirketlerine bakıyorum. Aradığım şey; aslında daha önce yapılmamış, 'disruptive' olabilecek işleri tespit edip yatırım yapmak. Les Benjamins teknoloji işi olmasa da aslında daha önce Türkiye'de yapılmamış bir şeyi yapıyor: Türkiye'den çıkan ilk luxury street wear moda markası. Markanın zaten Türkiye'de çok büyük olduğunu biliyordum ama açıkçası biraz da hobi zannediyordum. Ama Paris ve Dubai'de Bünyamin'in fashion event'lerine katıldığımda bu markanın yurtdışında da bilinirliğinin olduğunu ve bütün dünyada söz sahibi olacak potansiyele sahip olduğunu anladım. Durum böyle olunca açıkçası çok heyecanlandım ve beraber çalışmaya başladık Bünyamin ile.

Bu yatırımdan beklentiniz neler?
F.S.K:
Çok net; Les Benjamins Türkiye'den çıkmış en büyük global marka olacak.

Bu ortaklık, arkadaşlığınızın bir yansıması mı yoksa markanın geleceğine güven duymanız ve bu yatırımla para kazanma amacı mı?
F.S.K:
Arkadaşlık önemli ama kimse bir işe, eşine dostuna kıyak olsun diye girmez. Her yatırımın, finansal olarak geri dönüşü olması lazım. Ama Sakıp Amca'mın da sıkça dediği gibi "Para, başarının mükafatıdır". Şu anda belki birçok kişinin hayal edemeyeceği kadar potansiyeli var markamızın. O yüzden bizim amacımız değer yaratmak. Eğer onu yaratırsak, zaten devamı gelir.

Manevi bir amaç da var galiba, yani bir Türk markasını dünya markası haline getirmenin vereceği milli ve manevi hazdan bahsediyorum...
F.S.K:
Kesinlikle öyle. Moda dünyasında birçok dev marka çıktı son senelerde. Off White bunun en bilindik örneği. Neden Türkiye'den böyle bir hikaye çıkmasın ki? Bizler genelde kendimize büyük hayaller kurmayı uygun görmüyoruz ama artık zamanı geldi. "Biz yapmayacaksak kim yapacak?" mentalitesini artık kendimize aşılamamız lazım.

Siz bu yatırımla markaya ne katacaksınız, biraz detaylandırır mısınız?
F.S.K:
Öncelikle biz burada Bünyamin'in hayaline ortak olduk. Şu anda Les Benjamins'de yönetim kurulu üyesi olarak yer alıyorum ancak operasyonel islerin içinde değilim. Genel anlamda iş stratejisi, yeni iş planları ve globalleşme konularında destek oluyorum. Bizim ESAS Grubu olarak şu anda başta Türkiye olmak üzere, İngiltere, Avrupa, Amerika, Afrika, Latin Amerika gibi dünyanın dört bir yanında yatırımlarımız var ve tabii bu yatırımlarla beraber çok geniş bir network ve know-how oluşturduk. Bu markanın globalleşmesinde bizim buradaki know-how'ımız çok önemli olacak. Her işin dönüm noktaları olur, bence Les Benjamins'de de bir sonraki dönüm noktası ESAS Grubu ile olan ortaklık diyebilirim.

Bir dünya markası yaratmaktan söz ediyorsunuz, ne zaman ve ne olduğunda "biz bir dünya markası" olduk diyeceksiniz?
F.S.K:
Bizim hikayemiz İstanbul'dan başlıyor. Ne zamanki bu marka, tıpkı Türkiye'de olduğu gibi diğer ülkelerde de lifestyle haline gelirse o zaman… Yani bizim Dubai, Milano, Londra, Paris, Los Angeles, New York gibi önemli noktalarda bayrak mağazalarımız olduğunda, insanların, o şehirlere gittiğinde "mutlaka Les Benjamins mağazasına uğramamız lazım" dediklerinde herhalde...

Zamanlama çok manidar oldu, siz dünyaya açılalım derken dünya kapandı! Pandemi dönemi ve bu yaşadığımız süreç marka için planlarınızı değiştirtti mi?
F.S.K:
Aynen öyle oldu ama belki de bunun olması bizim reflekslerimizi test etmemize yaramış oldu. Ben genelde "ah, vah" demek yerine "tamam şimdi bunu nasıl fırsata çeviririz" kafasındayım. Bu da Bünyamin ile iyi anlaştığımız bir konu, çünkü o da öyle. Bizim Dubai'de bir takım girişim hazırlıklarımız vardı. Bunu biraz değiştirerek tam gaz devam ediyoruz.

Daha önce nasıl planlama yapmıştınız, yeni planlarınız neler? Bunu dünya markası olma amacınıza yönelik soruyorum.
F.S.K:
Planın ana hatlarında bir değişiklik olmadı aslında. Sadece o noktaya nasıl ulaşacağımız ile ilgili değişiklikler oldu. Daha önce daha agresif bir mağazalaşma düşünürken şu anda online tarafa odaklandık ve dedik ki; bizim sadece kilit şehirlerde bayrak mağazalarımız olacak. Yani bunun gibi bazı ufak taktik değişikliğine gittik.

Bünyamin Bey, Fethi Bey ile arkadaşlığınız ne zaman ve nasıl başladı?
B.A:
Fethi'nin kardeşi Kerem ile İsviçre'de aynı yatılı okuldaydık. Fethi, Kerem'i ziyarete geldiğinde ben de Lugano'daydım ve orada tanıştık. Bağımız hiç kopmadı. Hatta ilk yaptığım Les Benjamins koleksiyonundan ben ona bir tişört hediye etmişim, hatırlamıyorum bile ve o tişört hala onun dolabında.

İnsanın arkadaşının, sonradan yatırımcısı olması nasıl bir duygu?
B.A:
Ben dostluğa çok değer veren bir insanım. Bir yıldan fazla bu ortaklığın gerçekleşmesi için çalışmalarımız devam etti. Bu bir yıl içinde beraber çalışabildiğimizi gördük ve rahat bir şekilde kararı verdik. Maddi bir birliktelikten ziyade bir sağlıklı tartışma zemini yaratmış olduk. İki beyin tek beyinden çok daha iyidir. Stratejik ve uzun vadeli konular ile tasarım ve iletişim alanlarında daha çok ben karar veriyorum ama finans ve iş geliştirme projelerinde Fethi daha çok karar alıyor. Doğal ve gerçek olmak çok önemli ve bence başarı da buradan geliyor. Ne zaman ego ve birbirinizden bir şey saklarsanız o negatif enerji her şeyi mahvediyor. Maalesef Türkiye'de çok kötü örnekler var ve bu yeni nesil gençlere de kötü örnek oluyor. Biz Fethi ile iyi birer örnek olmak istiyoruz. Vizyonumuz; iki Türk bir araya gelip Türkiye'de rakip olmak yerine dünyada söz sahibi olsun...

Bu ortaklığın arkadaşlık ilişkinize yansıması nasıl oldu?
B.A:
Dostluğumuz ve işi ayrı tutabiliyor olmak önemli. Tabii ki bazen karışabiliyor ama her şeyi doğal halinde bırakıyoruz. Ayrıca bazen iş dışı da buluşup sadece eğleniyoruz. Çünkü dostluğumuzu hiçbir zaman kaybetmek istemiyoruz. Kişiliklerin uyumlu olması bence çok önemli.

Fethi Bey, ortak olmadan önce de Les Benjamins ürünleri giyiyordunuz, bu markada sizi cezbeden neydi, neden Les Benjamins giyiyordunuz?
F.S.K:
Ben Bünyamin'in ilk tasarladığı koleksiyondan beri Les Benjamins ürünleri giyiyorum. O zamanları hatırlıyorum; hobi gibiydi biraz ve arkadaşlarına tişört yolluyordu. Hatta o zamanki tişörtlerden biri hala dolabımda duruyor. Ben markanın ismini çok seviyorum. Kulağa hoş geliyor ve global bir isim, dünyanın her yerinde anlaşılıyor. Belki de ilk günden zaten bu markanın kaderi, gitmesi gereken yol buydu.

Markanızın daha çok hangi ürünlerini giyiyorsunuz?
F.S.K:
Tabii ki Beşiktaş koleksiyonundan olan tişört ve hoodie'leri…

Modayla aranız nasıl, ne kadar yakından takip ediyorsunuz?
F.S.K:
Modayı Bünyamin'den takip ediyorum. Bünyamin sağ olsun, özellikle sneaker kültürü tarafında epey bilgi edindim kendisinden.

Bünyamin Bey, Fethi Bey'in giyim tarzını nasıl buluyorsunuz, bir tasarımcı ve bir arkadaş olarak ona tavsiyelerde bulunuyor musunuz?
B.A:
Röportajın eğlenceli kısma geldik şimdi. Güzel bir ilişkimiz var, ben onun tarzını zamanla öğreniyorum ve o da bana güvendiği için fikir soruyor. Özellikle sneaker konusunda çok baskım oluyor.

Az önce markanızın en çok Beşiktaş koleksiyonunu sevdiğiniz söylediniz. Sizin fanatik bir Beşiktaşlı olduğunuzu biliyorum. Beşiktaş sevginiz nereden geliyor?
F.S.K:
Evet, bu sevgi babadan geliyor tabii ki. Beşiktaş aşkı başkadır bende, her maçına giderim. Hatta bir de çok geniş bir Beşiktaş forması koleksiyonum var. 1991 yılından beri, neredeyse bütün Beşiktaş formaları var koleksiyonumda. Hatta bir iki tane 70'li ve 80'li yıllardan da forma var. Epey zamanımı aldı onları bulabilmek.

Beşiktaş'a yönetici olmak gibi bir hayaliniz var mı?
F.S.K:
Tabii ki var, her Beşiktaşlı gibi ben de zamanı geldiğinde kulüp yönetiminde yer almak isterim.

Fethi Bey ile birlikte maçlara gidiyor musunuz?
B.A:
Bir kere davet etti ve gittik. Maçlara gidecek zamanım pek yok ama Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Türk Milli Takımı'nın maçlarına beraber gitmeyi planlıyorduk Covid-19'dan dolayı tabii hepsi ertelendi. Yurtdışından arkadaşlarım, doğum günüme geldiğinde Fethi ile herkese Türkiye forması yaptırarak maça götürmüştük.

Birlikte en çok ne yapmaktan keyif alıyorsunuz, beraberken neler yapıyorsunuz?
F.S.K:
Bünyamin ile FIFA veya tavla oynamayı çok seviyorum çünkü her seferinde yeniyorum. Bunun dışında Bünyamin'in vizyonu çok geniş, modada neler oluyor ne bitiyor onları dinlemekten keyif alıyorum. Çünkü yeni bir şeyler öğrenmiş oluyorum.

Bir iş insanı ve yatırımcı olarak, ortak olmadan önce Bünyamin Bey'e iş konusunda tavsiyelerde veya yönlendirmelerde bulunuyor muydunuz?
F.S.K:
Bütün bu ortaklık hikayesi aslında bu şekilde başladı. Bir aksam bir restorandayken bu konuları konuşuyorduk, bana döndü bir anda; "neden beraber yapmıyoruz" dedi. Onun üzerine beraber çalışmaya başladık. Benim de bazen fikir danıştığım oluyor tabii, moda ile alakalı her şeyde ilk ona soruyorum.

Fethi Bey gibi siz de Beşiktaşlısınız galiba. Çünkü Beşiktaş Kulübü için tasarımlar yaptınız…
B.A:
Hayır ben bir takım taraftarı değilim. Futbol, tenis ve basketbol geçmişim var ve ben sporun daha çok doğal halini seviyorum. Taraftarlık, özellikle ülkemizdeki popülerliğinden dolayı ilgimi hiç çekmiyor. Her takıma saygım ve sevgim var. Beşiktaş'ın siyah ve beyaz renkleri markamın renklerine uyuyor olması tabii ki güzel bir sentez.

Beşiktaş'a koleksiyon tasarlamaya devam edecek misiniz?
B.A:
Bunu çok soran var, şimdilik hayır…

Siz, dünyanın en ünlü markalarıyla işbirliği yapmış nadir Türk tasarımcılardan birisiniz. Bu işbirliklerinden örnekler verir misiniz?
B.A:
Nike'ın ilk Türk sneaker tasarımcısıyım ve iki sneaker tasarımım oldu. Biri Vote Forward kampanyasında, bir tane de Air Force 1 tasarladım. 100 adet sınırlı sayıda üretildi ve Akaretler'de bir pop up mağazada satışını yaptık. Alpha Industries ile ortak bir bomber ceketimiz oldu ve Türkiye'de çok fazla popülerlik kazandı. Beşiktaş ile işbirliğimiz dünyada bir ilkti; profesyonel bir spor kulübü ve bir sokak giyim moda markası ile bir araya gelmesi...

Markalarla yeni işbirlikleri olacak mı, bu yönde yeni gelişmeler var mı?
B.A:
Amerika'nın en büyük markalarından biri ile dev bir işbirliği geliyor. Ayrıca Fransız köklü bir marka ile bir işbirliğimiz de olacak çok yakında. Les Benjamins'in önü çok açık ve oldukça heyecanlı bir dönem bizi bekliyor. Daha fazla detay maalesef veremiyorum.

Peki yeni yatırım planlarınız var mı?
F.S.K:
Bizde yatırım planları hiç bitmez. Bizim işimiz bu. Üzerinde çalıştığım birkaç yatırım var ama ben imza atılmadan önce hiçbir işe oldu demem. Hatta Les Benjamins'e de aslında sözel olarak bir sene önce ortak olduk ama imzayı attıktan sonra duyurduk bunu.

Covid-19 salgını ve yaşadığımız pandemi dönemi, modaya bakışınızı değiştirdi mi? Planlarınızda bir değişikliğe gidecek misiniz?
B.A:
Değiştirmez mi, tabii ki değiştirdi. Dijital ve hikaye anlatımı daha önemli oldu. Artık sadece bir ürün satan markalar çok zor günler yaşayacak. Sürdürebilirlik çok daha önemli olacak. Gençlerin buna çok değer vermesi beni çok mutlu ediyor. Biz de nerede durmamız gerektiğini şu an yeniden kurguluyoruz.

Birçok alanda olduğu gibi modada da "hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" deniyor, modada büyük değişimlerin bizi beklediğine siz de inanıyor musunuz?
B.A:
Değişimler zaten başlamıştı, şimdi hız kazandı. Klasik bir moda takvimi artık kalmayacak. Moda dünyasının yeni bir döneme geçiyor olması çok heyecan verici. Les Benjamins de Türkiye'de öncü olacak. Umarım diğer Türk markalara ilham kaynağı oluruz.

Yaşadığımız bu süreç tasarımlarınıza yansır mı?
B.A:
Kesinlikle. Heyecanlı bir dönem. Alacağımız her karar, büyük bir sorumluluk ve diğer Türk markalarına da örnek olacak. O yüzden bir yandan da korku var, yanlış yapmamak adına. Ben bu sorumluluğun farkındayım ve elimden gelen en iyisini yapacağım, ekibimle beraber.

Hayat normalleşmeye başlıyor, ilk neler yapacaksınız?
F.S.K:
Senenin üçte birinde seyahat eden biri olarak bu eve kapanma olayı epey zor oldu benim için. Bittiği gibi ilk seyahatim Silikon Vadisi'ne olacak. İşimden dolayı senede 4-5 kez gidiyorum ve gidince sonrasında bir hafta da Los Angeles'ta tatil yapıyorum. Oradan sonrasına bakalım. Normalde o kadar uzun vadeli seyahat planı yapmıyorum. B.A: Bodrum, ve Çeşme'ye gidip oradaki işletmeleri destekleyeceğim. Th Bodrum Edition, en sevdiğim otel şu an Türkiye'de. Ayrıca onlar ile birlikte Les Benjamins pop up mağazası açacağız. Her şey düzeldiğinde orada çok zaman geçiririm.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
B.A:
Türkiye'de yaratıcıdan çok kritik yapan var. Herkes sürekli birbirini eleştirerek aşağı çekiyor. Benim gençlere tavsiyem; "İçindeki kreatif gücü kaybetme ve yaratmaya devam et". Yeni nesil gençlerimizin kritik değil yaratıcı olması dileğiyle…

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.