Deniz Baysal; Cesur + Güçlü + Mücadeleci

Oyunculuk kariyerinin yepyeni ve heyecan verici bir döneminde olan Deniz Baysal ile özel bir çekimde bir araya geldik; gözleri parıldayarak anlattığı mesleğini konuşarak, yeni projesinden özel hayatının bilinmeyenlerine uzanan bir sohbeti paylaştık.

Deniz Baysal; Cesur + Güçlü + Mücadeleci

Duru güzelliği ve oyunculuktaki kendine has tarzıyla sektöre adımını attığı andan itibaren sürekle yükselen bir ivmeyle yoluna devam eden başarılı oyuncu Deniz Baysal, hayatın her alanında cesur ve mücadeleci ruhlu biri. İdeallerine sıkı sıkıya bağlı, yenilik modu sürekli açık, değişiklikten korkmayan, idealist bir kişilik. Şimdilerde yeni dizisi için Trabzon’da ve yeni heyecanını “Hem karakterimin benim için ilkleri barındırması açısından hem de hiç gitmediğim ama hep merak ettiğim, türkülerini dinlediğim Karadeniz’de, Trabzon’da olmak benim için büyük bir yenilik” sözleriyle özetliyor. Güzel oyuncu ile çekimlerinden fırsat bulup geldiği İstanbul’da buluştuk; yeni mutluluklarını, hayatının motivasyon kaynaklarını ve yaşamına dair en güncel gelişmeleri konuştuk. Tabii bir de güzel bir styling ile özel bir fotoğraf çekimi gerçekleştirdik. 


Röportaj: İrem Orhan

Fotoğraf: Mert Güner


İrem Orhan: Yepyeni bir sezon, yeni umutlar... Bu yenilik hissi size nasıl hissettiriyor?

Deniz Baysal: Benim için her yeni sabaha uyanmak umut etmem için bir sebep zaten. Yani yaşamın devam etmesiyle umut da devam ediyor. Yeni bir his değil, rutinim hatta.



“İnsanoğlunun gelişimi hiç durmaz; tabii buna açık olduğun sürece... Her işimin, her deneyimimin bana bir öğretisi var ve bu sonuna kadar böyle devam edecek.” 


İ.O: Sizi şimdiye kadar pek çok güzel projede çok farklı rollerde gördük; tüm bu deneyimler sizde ya da oyunculuğunuzda nasıl değişimler yarattı?

D.B: İnsanoğlunun gelişimi hiç durmaz; tabii buna açık olduğun sürece. Her işimin, her deneyimimin bana bir öğretisi var ve bu sonuna kadar böyle devam edecek. Birlikte oynadığım her meslektaşımdan, yönetmenimden, hikayeden öğrendiğim ve öğreneceğim şeyler var.


İ.O: Yoğun çalışma programının dışında, kendinize ait bir gününüzde neler yaparsınız?

D.B: Evimizde vakit geçirmeyi çok seviyorum. Bitkilerimde, toprakla uğraşmak, bazen seramik veya çizim yapmak. O an neye ihtiyaç duyuyorsam o. Bazen sadece sessizlik bana iyi geliyor. İnsanın önce kendi sesini veya sessizliğini dinlemesi bir terapi gibi.


İ.O: Oyunculuk kariyerinize ilk başladığınız günlerden bu güne; hayal kırıklığı yaşadığınız bir an, öngöremediğiniz bir başarısızlık ya da zorluk ile karşılaştınız mı hiç? Böyle anlarda yola devam etme gücünü nasıl ve nereden buldunuz?

D.B: Elbet yaşadım. Hayal kırıklığı, başarısızlık hissi... “Şunu yapıp çıktım” diyebileceğim belirli bir şey yok aslında. Bazen inat, bolca sabır, içimdeki iş aşkı, bazen de devam etme mecburiyeti. İyi ki, hepsi yaşanmış ve beni ben yapmış. 



“Bir oyuncu olarak tabii ki ben de eleştiri aldım, alacağım da ve bu bana çok doğal geliyor. Ama artık sadece beni geliştirecek, üzerine düşüneceğim eleştirileri dinlemeyi tercih ediyorum.” 


İ.O: Diğer yandan tabii eleştiri aldığınız da olmuştur; beğeniye de eleştiriye de açık bir iş yapıyorsunuz. Eleştirileri nasıl karşılar, eleştiriye nasıl yaklaşırsınız?

D.B: Tabii ki aldım, alacağım da ve bu bana çok doğal geliyor. Ama artık sadece beni geliştirecek, üzerine düşüneceğim eleştirileri dinlemeyi tercih ediyorum.


İ.O: İçinde bulunduğunuz sektöre bakınca; duruşu, stil seçimleri ya da hayata bakışıyla sizi etkileyen birileri var mı?

D.B: Evet, çok ilham aldığım sanatçı var ama isimden çok onların üretkenlikleri, disiplinleri ve hayata bakışları etkiliyor beni. Sette herkesin işine duyduğu saygı bana güç veriyor mesela.


İ.O: Sektöre ilk adım attığınız günden bu yana; tüm projeler ve tüm çalışma ortamlarınızı düşündüğünüzde mutlulukla hatırladığınız bir hatıranızı bizimle paylaşmanızı istesek...

D.B: Çok var aslında. Ama hayatımdaki o ilk setimi, bende yarattığı heyecanı ve mutluluğu asla unutmam.


İ.O: İşinizin en sevdiğini yönleri neler peki? Yaptığınız işle ilgili içinizde yatan en büyük hayaliniz nedir?

D.B: Çok yönlü olması ve benim dünyamda bambaşka kapılar açmasını seviyorum. ‘En’lerim yoktur ama hayallerimden biri hazırlık aşaması, provaları uzun ve dolu dolu geçecek büyük bir prodüksiyonda yer almak. Son dönemde, henüz yayınlanmamış olsa da bu konuda en imrendiğim iş Alper Çağlar’ın ‘İlk Göktürk’ filmi. 



İ.O: Biraz daha özel sorulara geçecek olursak; geride bırakmak yani değiştirmek isteyeceğiniz bir karakter özelliğiniz var mı?

D.B: Yok açıkçası. Ama olsaydı değiştirmek ve geride bırakmak istediğim için size söylemezdim. 


İ.O: Yeni tanıştığınız birinde ilk baktığınız şeyler neler oluyor?

D.B: Kibirli mi diye bakıyorum. Birinin çevresindeki insanlara davranışına çok dikkat ederim.


İ.O: Arkadaşlarınızın sahip olduğu hangi davranışlar sizi o kişilerden uzaklaştırır?

D.B: Birlikte çalıştığı veya çevresindeki insanları küçümsemesi. 


İ.O: Hayatın akışında tüm yoğun temponuzun içinde özel bir cilt bakımı, spor düzeni ya da beslenme rutininiz var mı?

D.B: Bunlar yoğun tempoda beni daha da yoran şeylere dönüşüyor. Sadece set dönemi cilt yorulduğu için bakıma daha çok önem veriyorum tabii. 


İ.O: Moda ve trendlerle ilişkiniz nasıl? Örneğin günlük stilinizin imza aksesuarı nedir?

D.B: Pek takip etmem, daha çok içinde rahat ettiğim kıyafetleri tercih ediyorum. Takı severim, özellikle küpe. 



İ.O: 2019 yılından bu yana Müzisyen Barış Yurtçu ile mutlu bir evliliğin içindesiniz. Bu mutluluğu sürdürülebilir kılan en önemli hususlar neler sizce?

D.B: Bir süre geçip birbirini gerçek manada anladığın zamandan sonra; tüm kavgaları, hırsları ardında bırakıyorsun. Bence her birliktelik için mevzu birbirinizin hayatını karşılıklı olarak kolaylaştırmak, sevmek, değer vermek, desteklemek... Yoksa ne kıymeti olur ki?


İ.O: Evliliğe adım atma kararı aldığınız o yıllarda Barış Bey’i eviniz gibi hissettiren o ilk duygu neydi diye sorsak?

D.B: Uzun saatler farklı konularda konuşabilmemiz, bir yandan da birlikteyken sessiz de kalabilmemiz sanırım.


İ.O: Aşk, denince bu duygunun herkeste karşılığı farklıdır ama sizin için aşk tam olarak ne ifade ediyor?

D.B: Benim için aşk ilahi bir duygu. 



“Evimizde vakit geçirmeyi çok seviyorum. Bitkilerimle, toprakla uğraşmak, bazen seramik veya çizim yapmak bana iyi geliyor; yani o an neye ihtiyaç duyuyorsam o. Bazen sadece sessizlik de yetiyor.”


İ.O: Sona doğru yaklaşırken; şuan elinizde bir sihirli değnek olsa, ilk neye dokunmak neyi değiştirmek istersiniz?

D.B: İnsanların düşünce yapısını...


İ.O: İdeal gelecek planlarınızı düşününce, o düşünceler ya da hayallerin içinde neler var?

D.B: Herkes gibi ben de beni nelerin beklediğini bilmiyorum ama kendimi olana bırakmak beni daha huzurlu hissettiriyor. O nedenle en azından ‘dingin’ bir hayat diyebilirim.


İ.O: Uzak ya da yakın vadeli düşününce, kalbinizi çarptıran en yeni heyecanlar neler?

D.B: ‘Taşacak Bu Deniz’ dizimiz için Trabzon’a gitmek benim için çok büyük bir yenilik, çok heyecanlıyım. Hem karakterimin benim için ilkleri barındırması açısından hem de hiç gitmediğim ama hep merak ettiğim, türkülerini dinlediğim Karadeniz’de, Trabzon’da olmak... Tam bir yenilik. 


İ.O: Trabzon kendine özgü bir yer, siz bu özel şehir hakkında ne düşünüyorsunuz?

D.B: Trabzon bazen doğasıyla bazen tulumu, kemençesi, horonu sizinle konuşuyor ve çok özel bir bağ kuruyor. Çok özel memleket... Oranın doğası, insanı, havası hepsi bir şekilde size siniyor ve bu da dışarıya yansıyor.