Paris'te Minimalist Bir Rüya

Maison Christian Lacroix’un kreatif direktörü Sacha Walckhoff ’un 19. yüzyıldan kalma Paris dairesi, geçmişin zarafetini çağdaş sanatla buluşturuyor. Maksimalizmi kişisel bir ifade biçimine dönüştüren Walckhoff, her detayda kendi hikâyesini anlatıyor.

Paris'te Minimalist Bir Rüya

Paris’in enerjik 10. bölgesinde, Maison Christian Lacroix’un kreatif direktörü Sacha Walckhoff’un evi, tıpkı onun tasarımları gibi güçlü bir karaktere sahip. Tarihi dokusunu koruyan bu daire, sanatın, tasarımın ve kişisel hikâyelerin iç içe geçtiği bir sahneye dönüşmüş. “Benim için maksimalist, ‘ne kadar çok, o kadar iyi’ anlayışı; sanat ve tasarımın canlı bir birleşimi” diyor Walckhoff. “Her unsur dikkat çekmek için yarışsa da sonunda mükemmel bir uyum yakalar. Mekânın bir hikâye anlatmasını severim; her sanat eseri hayatımın bir bölümünü temsil eder.” 135 metrekarelik bu zarif Paris dairesi, 19. yüzyılın büyüsünü koruyor. Orijinal seramik soba, şömineler ve yüksek tavanlı odalar, mekânın geçmişine saygı duruşu niteliğinde. Walckhoff, projeye başlarken bu tarihi ruhu korumayı hedeflemiş; “Dairenin 19. yüzyıldan beri neredeyse el değmemiş olması beni büyüledi. Amacım, bu özgün karakteri koruyarak bugünün diliyle taze bir diyalog yaratmaktı” diyor.



“Dairenin 19. yüzyıldan beri neredeyse el değmemiş olması beni büyüledi. Amacım, bu özgün karakteri koruyarak bugünün diliyle taze bir diyalog yaratmaktı.”


Dramatik etkiyi artırmak için çift kanatlı kapıları Farrow & Ball’un ‘Railings’ adlı antrasit tonuna boyamış. “Benden önce burada yaşayan genç bir Fransız aktör vardı. Evin sıcaklığını ve kişiliğini çok güzel yansıtmıştı. Ben de bu duyguyu kaybetmeden üzerine kendi dokunuşlarımı ekledim” diye anlatıyor. Ev salon, yemek odası, stüdyo, yatak odası ve banyodan oluşuyor. Her alan Sacha Walckhoff ’un yaratıcılığının farklı bir yönünü yansıtıyor. İngiliz markası Graham & Brown için hazırladığı duvar kâğıdı koleksiyonunu oturma odasında kullanmasıyla birlikte, tüm evin kimliği yeniden şekillenmiş.


“Kendi evim olduğu için samimi ve bana ait hissettirmesini istedim” diyor. “Odak noktam, tarihi karakteri korurken beni yansıtan sanat ve tasarım parçalarıyla çevrelenmekti. Kimi zaman yakından tanıdığım sanatçıların eserleri, kimi zaman bit pazarlarında tesadüfen bulduğum işler bana ilham veriyor.” Walckhoff’un koleksiyonunda Nan Goldin, David LaChapelle, Keith Haring, David Altmejd, Mohammed Bourouissa ve Sophie Calle gibi çağdaş sanatın önemli isimlerinin eserleri, vintage seramiklerle ve modern mobilyalarla bir arada bulunuyor. “Farklı dönemlerin stillerini bir araya getirirken asıl mesele, kaosun içinde uyumu yakalamak” diyor.



“Nasıl ki Johan Creten’in çağdaş eserlerini tarihi seramiklerle bir araya getiriyorsam, benim için önemli olan, stillerin ve etkilerin birleştiği yerde dengeyi bulmak.”


MODADAN YAŞAM ALANLARINA UZANAN YARATICILIK

Fransız, İsviçre, Slav ve Afrika köklerine sahip Sacha Walckhoff, kültürel çeşitliliğini yaratıcılığına ustalıkla yansıtıyor. Christian Lacroix ile 1992’de başlayan yolculuğu, 2010’da kreatif direktörlüğe uzanmış. O günden bu yana markayı sadece moda değil, yaşam tarzı alanında da cesur bir şekilde yeniden konumlandırıyor. Moda dünyasındaki başarısını dekorasyon dünyasına da taşıyan Walckhoff, Vista Alegre için hazırladığı zarif Herbariae porselen vazo koleksiyonu, Rosenthal için doğadan ilham alan Magic Garden sofra takımı ve Miksi Rugs için tasarladığı Gardens of Wisdom halı koleksiyonuyla dikkat çekiyor. Graham & Brown, YO2 ve Verreum gibi markalarla yaptığı iş birlikleri, onun renk, desen ve malzeme konusundaki özgün vizyonunu ortaya koyuyor.



TARİH, SANAT VE DENGE

Sacha Walckhoff’un Paris’teki evi, tüm bu yaratıcılığın buluşma noktası. Sanat, tarih ve tasarımın uyumla dans ettiği bir atmosfer yaratılmış. “Nasıl ki Johan Creten’in çağdaş eserlerini tarihi seramiklerle bir araya getiriyorsam, benim için önemli olan stillerin ve etkilerin birleştiği yerde dengeyi bulmak” diyor Sacha Walckhoff. Onun için maksimalizm fazlalık değil, anlam demek. Güzelliğin, hatıraların ve hayal gücünün özgürce bir araya geldiği, ruhunu yansıtan bir yaşam biçimi...