'Aşkı kelimeler ile anlatmak çok zor'
'Aşkı kelimeler ile anlatmak çok zor'
Röportaj: Bade ÇAKAR
Fotoğraflar: Cem TALU
Dört yıllık flört, dokuz yıllık evlilik ve bu sürede hayatın onlara armağan ettiği üç tane mücevher... Ece ve Ozan Doğulu, her gün kızları Arya, Lila ve Elya ile mutluluklarına yenilerini kattıkları bir hayata sahip. "Ece'ye olan aşkım her gün değişiyor, bir saat sonra ona daha çok aşık olabilirim" diyen Ozan Doğulu çok haksız da sayılmaz; çünkü Ece Doğulu, doğallığı, enerjisi ve zarifliğiyle kendisine hayran bırakan bir kadın. 13 yıllık ilişkilerinde birbirlerine olan aşklarından bir şey kaybetmeden, birlikteliklerini korumayı başarmış bir çift... Öyle ki birbirleriyle olan uyumları ve çevrelerine yaydıkları enerjileriyle aşka olan inancınız tekrar artıyor. Saatler süren çekimi keyifli bir hale getiren Doğulu çifti, verdikleri samimi pozların yanı sıra 13 senedir korudukları aşklarını ve evlilik hayatlarını da bizimle paylaştı. Sevgililik döneminden üç çocuklu aile hayatına geçiş, hem farklı hem de keyifli bir boyut atlama olmuş onlar için... Kısaca Four Seasons Sultanahmet'in romantik atmosferinde bir araya geldiğimiz Doğulu çiftine biz aşklarını ve evliliklerini sorduk onlar da samimiyetle cevap verdi. Keyifli sohbetten sonra böyle birbirine gözleri parlayarak bakan çifti bulunca bize de sadece Cem Talu'nun objektifinden yansıyan aşklarını Sevgililer Günü için sizlere aktarmak kalıyor.
Dört yıllık flört döneminden sonra 2007'de evlendiniz. Flört döneminizi de katarsak 12 senedir berabersiniz. Nasıl geçti bu 12 sene?
Ece Doğulu: Bu yıl 13 oluyor (gülüyor). Dört yıllık flörtün üstüne evlilik ve bir de 3 çocuk... Hayatımız her sene genişleyip, büyüyor. Biz de buna uyum sağlamaya çalışıyoruz. Aslında şöyle bir bakınca 13 senelik ilişkide şu anla, flört dönemimiz arasında bir fark yok. Sadece hayatımıza üç çocuk eklenmiş oldu.
Ozan Doğulu: Aile kurmak harika bir şey. Ayrıca benim için üç tane kız çocuğun olması da mükemmel bir duygu. Ece ile ilişkimizi ve evliliğimizi hala bu kadar güzel bir şekilde yürütüyor, koruyor olabilmemiz de harika bir şey.
'Aşkı kelimeler ile anlatmak çok zor'
Bir gösteri sırasında tanıştığınızı biliyorum ama tanışma hikayenizi bir de sizden dinleyebilir miyiz? İlk defa karşılaştığınızda birbiriniz hakkında neler düşündünüz hatırlıyor musunuz?
O. Doğulu: Konser için Bursa'ya gitmiştik. O zaman Sezen Aksu ile çalışıyordum. Ece'yi ilk kuliste gördüm. Bir arkadaşımın arkadaşıydı, bizi tanıştırdı ama o anda grubu toplamaya çalışıyorum, hazırlıklar falan var ve ben o telaştan bir "merhaba" diyerek işime geri döndüm. Ondan sonra aradan bir saat geçti, prova falan yaptık. Sakinleşince bir anda, "O neydi ya, ben kiminle tanıştım" falan oldum. Sonra turne ekibi, konser sonunda bir köfteciye gittik. Ece de yan masadaydı. Onu görünce "İşte bu kızdı" dedim. İlk başta atladım gibi oldu ama aklıma da takılmıştı. Enteresan bir olaydı. Ondan sonra ufak ufak flörtlerimiz başladı, iki-üç ay da öyle sürdü.
E. Doğulu: Ben Ozan'ı ilk gördüğümde dikkatimi ilk çeken enerjisi oldu. Çok pozitif olduğunu ve devamlı kahkaha attığını fark ettim.
O. Doğulu: Deli mi bu dedin?
E. Doğulu: Yok, öyle demedim tabii ki ama çok pozitif, enerjisi yüksek ve neşeliydi. Bence bunlar ilk intiba için çok önemliydi. Daha farklı da tanışabilirdik, hele ki o telaşede...
Peki, ilk buluşma nasıldı? Ozan Bey, Ece Hanım'ı etkilemek için özel bir plan yapmış mıydınız?
O. Doğulu: Aslında istemeden yaptığımı düşünüyorum. İlk buluşmamızda Ece, bana "kahvaltı için sabah 8 gibi buluşalım" dedi. Ben hayatımda daha önce böyle bir şey yaşamadım. (gülüyor). O kadar erken kalktığımı hatırlamıyorum.
Gece sürekli sahnede olan bir insan için büyük bir fedakarlık olsa gerek...
O. Doğulu: Gerçekten ben o gece uyumayıp, sabah gözlüklerimi takarak buluştum Ece'yle. Sonra hatta bir daha da yapmamışımdır (gülüyor). Gerçekten Ece'yle buluşmak istemişim, ondan etkilenmişim yoksa hiçbir kuvvet beni o yorgunlukla ve o saate oraya götüremezdi.
'Aşkı kelimeler ile anlatmak çok zor'
Peki, Ece Hanım sizde hiçbir gerginlik oldu mu? Sonuçta herkesin tanıdığı ünlü biriyle buluşmak korkorkutu olabilir. Tedirginlik yaşadınız mı?
E. Doğulu: Tabii ki, ilk buluşmada daha "merhaba" deyip, gazeteciler tarafından çekilmek hoş olmazdı ama gayet güzel ve sakin bir kahvaltı ettik. Sonradan düşününce gördüm ki, gerçekten de Ozan o gün benim için büyük bir şey yapmış. O zaman bunun farkında değildim, ama sonra anladım. Çünkü ondan sonra Ozan'ı bir daha sabah 9'da göremedim (gülüyor).
Evlilik teklifi nasıl geldi?
O. Doğulu: Evlilik teklifi, 18. doğum gününde geldi. Doğum günü hediyesi olarak bir yüzük hediye almıştım kendisine. Kaç senesiydi, sanırım 2006 yılıydı...
E. Doğulu: O gün acayip karlı bir gündü, doğum günü yemeği yiyeceğiz diye çıktık. Hatta restoran planını iptal edelim, bu karda kışta yollara dökülüyoruz, diye söylendiğimi hatırlıyorum. Ayağımda kar botlarıyla yokuş çıkıyoruz falan ama inatla da gidiyoruz o restorana. Sonra
yemeğimizi yedik, pastamı da üfledim, tam kalkarken "Ya, bir şey diyeceğim bu arada" dedi.
O. Doğulu: Kalkarken mi dedim onu?
E. Doğulu: Evet (gülüyor). O anda sorunca çok sürpriz oldu benim için. 18 yaşıma nişanlanarak girmiş oldum.
Erken yaşta gelen bir nişanlılık... O dönem evliliğe sıcak bakıyor muydunuz, yoksa Ozan Bey mi değiştirdi fikrinizi?
E. Doğulu: Kesinlikle düşünmüyordum, o kadar erken yaşta bu kadar ciddi bir yola girmeyi ama Ozan'la karşılıklı kurduğumuz iletişimden, o histen dolayı tereddüt etmedim.
'Aşkı kelimeler ile anlatmak çok zor'
Evlilik aşkı öldürür derler... Sizce evliliğin aşkta etkisi oluyor mu, yoksa farklı bir boyuta mı geçiliyor? Siz ne düşünüyorsunuz?
E. Doğulu: Öyle mi diyorlarmış (gülüyor)? Üç yıl derler, beş yıl derler... Başka bir şeye dönüşüyor aslında. Yine adı aşk ama kapladığı alan genişliyor. Büyüyüp, olgunlaşıyorsunuz. Çok daha farklı duygular giriyor içine. Her ilişki de eminim farklıdır. Nasıl anneliği tam anlatamazsınız, bunu da tam kelimelere dökerek anlatmak çok zor.
O. Doğulu: Bence aslında aşk çok anlık bir şey zaten. Bir gün sürebilir, bir ay sürebilir. Bir şarkıya, hayvana, doğaya aşık olabilirsin. Ben Ece'ye çok sık aşık oluyorum. 'İlk günkü gibi aşık olmak' cümlesinden çok, benim Ece'ye olan aşkım, her gün değişiyor (gülüyor). Yarın daha fazla aşık olabilirim ona, belki de bir saat sonra....
Üç tane kızınız var. O duyguyu üç kez yaşamak eminim çok güzeldir ama ilkinin her zaman daha unutulmaz olduğunu düşünüyorum. İlk hamileliği öğrendiğinizde tepkiniz nasıl olmuştu?
O. Doğulu: Çok istediğim bir şeydi zaten. Bir de kız olması harikaydı. Bir de Arya'dan bahsediyoruz. Arya, bizim sülalenin ilk çocuğu. Annemin ilk torunu, Kenan ile Canan'ın ilk yeğeni. Ece'nin tarafında da keza öyle. 20-30 yıldır yeni doğan biri yoktu bizim aileden. Arya, bize hediye paketi gibi geldi, doğduğu saniyeden hayatımın değiştiğini anladım. Doğuma girdim, doktor kucağıma verince "Ne oluyor, bu nasıl bir his" dedim. Lila ve Elya'da da aynı hisler oldu tabii ama ilk defa yaşadığında ilginç oluyor.
E. Doğulu: Anneler doğuma, babalardan çok daha fazla hazırlıklı giriyor. Vücut kendini hazırlıyor, siz kendinizi hazırlıyorsunuz ama doğumhanede doğup da, onu görünce sanki gözünüze ya bir perde iniyor ya da bir perde kalkıyor ama eski siz olmuyorsunuz, bir daha da olmanız mümkün değil. Lila ve Elya'da da o anneliği bilip, aileye bir bebek daha katmak ayrı bir keyifti. İlk kadar tedirginliğini olmuyor insanın.
İlk Sevgililer Günü'nüzü hatırlıyor musunuz, neler yapmıştınız?
E. Doğulu: İlk Sevgililer Günü'nde Ozan'ın yurtdışında işi vardı ve yeni dönmüştü. O gün hakkında bir tek onu çok özlediğimi hatırlıyorum. O. Doğulu: Başbaşa sakin bir yemek yemiştik ve uzun uzun konuşmuştuk.
'Aşkı kelimeler ile anlatmak çok zor'
Sevgililer Günü, evlilik yıldönümü gibi anlar sizin için neler ifade ediyor? Özel günleri kutlar mısınız?
E. Doğulu: Benim için, bize özel olan günler daha anlamlı. Sevgililer Günü, elbette kelime anlamıyla çok çekici, fakat bir doğum günü, bir yıldönümü her zaman daha önceliklidir benim için.
O. Doğulu: Sevgililer Günü, benim için hep konser günüdür. Bunun dışında özel günleri kutlamaya özen gösteriyoruz. Tanışma yıldönümümüz, evlilik yıldönümümüzü hala çok önemser ve kutlarız.
Aşkınızı ilk günkü gibi canlı tutmak için neler yapıyorsunuz?
E. Doğulu: Fırsat bulduğumuz zamanlarda başbaşa tatile çıkmak da keyifli oluyor. Anne-baba olmanın sorumluluğunu birlikte paylaşıyoruz ama tek sohbet konumuz bu değil.
Birbirinizde en etkilendiğiniz özellikler neler?
O. Doğulu: Ece'nin her konuda çok yetenekli olması acayip etkiliyor beni. Ne yapsa iyi yapıyor. Yemek de güzel yapar, şiir de yazsa güzel yazar.
E. Doğulu: Aslında etrafımda o varken her şeyi güzel yapıyorum, bu da bana her zaman güç veriyor.
Arya, Lila ve Elya... Üç kız babası olmak nasıl bir duygu Ozan Bey?
O. Doğulu: Çocukluğumdan beri kız çocuklarını çok severim ve kızım olmasını isterdim. Allah bana üç tane verdi, o yüzden çok mutluyum. Hepsiyle ayrı ayrı aşk yaşıyorum. Ayrıca üç kız babası olan cenneti garantiledi derler (gülüyor).
Kız çocukları annelere daha yakın olur derler. Siz kızlarınızla en çok neler yapmaktan hoşlanırsınız Ece Hanım?
E. Doğulu: Kız çocuk anneyi kopyalamaya çok küçük yaşta başlıyor. Kızlarımla sohbet ederken, olaylara benim gibi tepki verdiklerini ve benim gibi düşündüklerini görüyorum. Birlikte film izliyoruz, geziler düzenliyoruz, yemeklere çıkıyoruz ama onlar, en çok birlikte yemek yapmayı seviyorlar. En son evlilik yıldönümümüzde abla-kardeş mutfağa girip, bize sürpriz pasta yapmışlar.
'Aşkı kelimeler ile anlatmak çok zor'
İkiniz de üç kardeşsiniz ve üç çocuğunuz var. Baştan beri üç çocuk mu istiyordunuz? Kızlara bir kardeş daha gelebilir mi?
E. Doğulu: Hayalimde hep çok çocuklu bir aile vardı. Arya ve Lila'yı büyütürken gördük ki, bir çocuk daha istiyorsak onun zamanı o andı. Çok şükür oldu. Şu an dördüncü çocuk gibi bir planımız yok, ama büyük konuşmamak lazım.
O. Doğulu: İkimiz de üç kardeş olduğumuz için daha evlenmeden önce üç çocuk hayal kuruyorduk. İlerisi için büyük konuşmayalım ama şu anda kızlarımızı büyütmekle meşgulüz.
Kız çocuklar babaya aşık olurlar. Aralarında veya sizinle bir çekişme oluyor mu Ozan Bey için?
E. Doğulu: Tabii ki, olmaz mı? İkisi iki bacağına sarılıyor. Arya bir koluna giriyor, ben de diğerine. Hepsi babasının peşinde...
Üç çocuğa sahip olmak güzel olduğu kadar da eminim yorucudur. Kendinize vakit ayırıyor musunuz? Baş başa neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
O. Doğulu: Yurtdışı seyahatlerimiz güzel oluyor. Araba kiralayıp şehir, şehir hatta ülke, ülke gezmekten çok hoşlanıyoruz. Evde film izlemek, beraber müzik dinlemek, hatta bazen beraber şarkı üretmek çok keyifli...
E. Doğulu: Bazen sporu da beraber yapıyoruz. Ozan'ın takvimine uygun olacak şekilde başbaşa ve çocuklu programlarımızı ayarlıyoruz.
Ozan Bey yoğun bir temponuz var. İş ve aile hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz?
O. Doğulu: İşini çok seven ve çok çalışkan biri olmama rağmen çocuklarımın bu güzel yaşlarını kaçırmamak için elimden geldiği kadar onlara vakit ayırmaya çalışıyorum. Diğer çocuklu arkadaşlarımızla buluştuğumuzda hem biz sosyalleşmiş oluyoruz hem de çocuklar.
'Aşkı kelimeler ile anlatmak çok zor'
Ece Hanım, şarkı sözü yazıyorsunuz. Hatta birkaçı Ozan Bey'in de albümünde yer aldı. Beraber çalışmak nasıl bir duygu?
E. Doğulu: Ozan çok disiplinli ve hoşlanıgerçekten çıtayı yükselten sonuçlar bekliyor. Yıllardır yazdıklarımı okur, takip eder, yorumlar. Şarkı sözü yazma konusunda da beni o teşvik etti. Beraber çalışırken ortaya güzel bir enerji çıktı. Ozan'ın çok beğendiğim bir bestesine İngilizce söz yazdım. Şimdilik yakın çevremizden olumlu tepkiler aldık.
Ozan Bey, Ece Hanım'ın yazdığı şarkılar hakkında neler düşünüyorsunuz?
O. Doğulu: Benim albümüme, 'Hangisine Yanayım' diye bir şarkı yapmıştık beraber. Ana fikir ve nakarat Ece'ye aitti. O şarkının bende yeri ayrıdır.
Hikayeler yazıyordunuz, hatta Ozan Bey'in biyografisini yazacaktınız. Nasıl gidiyor bu planlar?
E. Doğulu: Fırsat buldukça bu planları hayata geçirmek için çalışıyorum. Şimdilik oldukça ağır ilerliyor, çünkü gerçekten çok yoğunum. Tam zamanlı çalışmaya fırsatım olmuyor.
Sizce, kızların hangi özellikleri hanginize benziyor?
O. Doğulu: Üçü de doğduklarında bana benziyordu ama büyüdükçe Ece'ye benzemeye başladılar. Hem tip hem de karakter olarak. Lila'nın bazı komik hareketlerini bana benzetiyorum. Elya, şu an henüz bir yaşında ve aynı ben (gülüyor).
Sanatçılarla dolu bir aile... Kızlarınız da yetenekli mi?
O. Doğulu: Kızların sanata yetenekli oldukları çok belli. Arya'nın özellikle resme ve dansa yatkınlığı var. Lila da henüz üç yaşında ama şarkı söylemeyi çok sevdiği her halinden belli. İleride ne olur göreceğiz. E. Doğulu: Elya, henüz ablalarına eşlik edemiyor ama onlar şarkı söylerken seyirci olarak alkışlıyor. Sanatı meslek edinirler mi bilemiyorum ama içlerinde birer sanatçı yaşatacaklarına eminim.
Birlikte yaşadığınız en unutulmaz anınız nedir?
O. Doğulu: Arya'yı kucağımıza aldığımız an olsa gerek.
E. Doğulu: Benim için de öyle...