
Yazı: Şerif Ercan
Güney Kafkasya’nın en stratejik merkezlerinden biri olan Tiflis, Gürcistan’ın başkenti ve en büyük şehri. Yaklaşık 1.2 milyon nüfusuyla, ülkenin toplam nüfusunun üçte birine ev sahipliği yapıyor. Bu da Tiflis’i sadece idari değil, aynı zamanda kültürel ve ekonomik anlamda Gürcistan’ın kalbi haline getiriyor. Şehir, Doğu ile Batı’nın kavşak noktasında bulunmasıyla öne çıkıyor. Kafkasya’yı Karadeniz’den Hazar’a, Rusya’dan Orta Doğu’ya bağlayan ticaret yolları yüzyıllar boyunca Tiflis’ten geçti. Bu nedenle çok farklı medeniyetlerin etkilerini taşıyan, hem kiliselerin hem camilerin hem de Sovyet döneminden kalma binaların yan yana bulunduğu kozmopolit bir şehir kimliği var. Tiflis, tarihi boyunca Perslerden Osmanlılara, Ruslardan Sovyetlere kadar pek çok kültürün izini taşımış. Eski Tiflis’in renkli balkonlu evleri, süslü kiliseleri ve dar sokakları, şehrin geçmişini fısıldarken; hipster kafeleri, çağdaş sanat galerileri ve tasarım dükkanları şehrin genç ve modern yüzünü ortaya koyuyor. Kura Nehri’nin ikiye ayırdığı Tiflis, işte bu yüzden insana karşıtlıkların böylesine uyum içinde yaşayabildiğini gösteriyor.
Şehre adını veren sıcak sular hâlâ yaşamın kalbinde. Abanotubani semtindeki kubbeli hamamları, hem fotoğraf meraklıları için kartpostal gibi bir manzara hem de yorgun gezginler için şifalı bir mola noktası. Şehrin üzerinde yükselen Narikala Kalesi ise adeta Tiflis’in gözcüsü. Teleferikle yukarı çıktığınızda, güneş batarken turuncuya boyanan Kura Nehri’nin kıvrımlarını seyretmek şehrin en büyülü anlarından biri oluyor.
Kültürle dolu bir gün için Rustaveli Bulvarı’na çıkmak şart. Opera binasının görkemi, tiyatro binaları, şık kafeler ve kitapçılarla bulvar, şehrin sanat damarını ortaya koyuyor. Akşamüstü olduğunda Mtatsminda Tepesi’ne uzanabilir, eski lunaparkın nostaljik havasında ışıl ışıl Tiflis manzarasına karşı bir kahve içebilirsiniz. Bir başka akşam Kura kıyısında yürürken Barış Köprüsü’nün modern cam kemeri altında şehrin geleceğe uzanan yüzüyle karşılaşacaksınız.
Konaklama söz konusu olduğunda Tiflis yine şaşırtıyor. Bir zamanlar yayın evi olan binalardan dönüştürülmüş tasarım oteller, sanat dolu lobiler, retro-modern odalar şehre bohem bir hava katıyor. Eğer daha otantik bir deneyim arıyorsanız, Eski Tiflis sokaklarındaki balkonlu, küçük aile işletmesi konukevlerinde kalmak, şehri adeta bir yerel gibi hissettiriyor.
Tiflis’in belki de en unutulmaz yanı, insanları. Gürcüler, sofralarını yabancılarla paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyor. Geleneksel bir ‘supra’ya, yani uzun ve bol sohbetli bir Gürcü ziyafetine denk gelirseniz, bu daveti geri çevirmeyin. Kadehler havaya kalkarken duyacağınız ‘gaumarjos’ kelimesi, sadece ‘şerefe’ değil, aynı zamanda hayatı kutlamanın bir ifadesi.
Bir gününüzü Tiflis’te şöyle hayal edebilirsiniz: Sabah, Eski Tiflis’in balkonlu evleri arasında kahvenizi yudumlarken şehrin yavaş yavaş uyanışını izlemek; öğlen Narikala’dan şehre bakmak; öğleden sonra bir hamamda yorgunluğunuzu atmak; akşamüstü Rustaveli’de dolaşmak ve günü Kura kıyısında sonlandırmak. Bu ritim, Tiflis’in kendine has temposunu hissettiriyor insana: acele etmeyen, ama asla durağan olmayan bir şehir.
Bu arada İstanbul’dan Tiflis’e ulaşmak oldukça kolay. Türk Hava Yolları, ve Gürcistan’ın ulusal havayolu Georgian Airways, her gün karşılıklı direkt uçuşlar düzenliyor. Uçuş süresi yalnızca iki saat…