Bugün hala hizmet veren, misafir ağırlayan ve hikâyesini koruyan adresler, “Yaşayan Tarih” kavramının en güzel örneklerini sunuyor.
Yazı: Büşra Ela
1. Pera Palace Hotel – Beyoğlu
1895 yılında Orient Express yolcuları için inşa edilen Pera Palace, bugün de İstanbul’un batıya açılan zarif yüzü olmayı sürdürüyor. Kapıdan içeri adım attığınızda, kubbeli salonun atmosferi ve fonda duyulan piyano sesi sizi adeta geçmişe götürüyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün bir dönem konakladığı 101 numaralı oda, günümüzde müze olarak ziyaret edilirken, otel her köşesinde nostalji ile bugünü ustalıkla buluşturuyor.

2. Çırağan Palace Kempinski – Beşiktaş
Boğaz kıyısında uzanan bu yapı, 19. yüzyılda sultanların yazlık sarayı olarak inşa edildi. Bugün ise İstanbul’un en prestijli davetlerine, özel organizasyonlarına ve zarif buluşmalarına ev sahipliği yapıyor.
Mermer merdivenlerinden yansıyan Boğaz ışığı, sıradan bir kahve molasını bile bambaşka bir deneyime dönüştürüyor. Konaklama dışında, gün içinde otelin terasında ya da lobisinde geçirilen kısa bir an bile tarihle zarif bir temas anlamına geliyor.

3- Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu – Beşiktaş
Dolmabahçe Sarayı Resim Müzesi’nin içinde yer alan Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu, adını Türk resminin öncülerinden alıyor.
Müzede, Osmanlı döneminde sarayda bulunan hem yerli hem de yabancı ressamların çok sayıda eseri sergileniyor. Bu atmosferin içinde konumlanan çay salonu, tarihle iç içe sakin bir mola sunuyor. Boğaz manzarası, yüksek tavanlar ve klasik müze sessizliğiyle birleşince, mekân ziyaretçilerini adeta kısa bir tarih yolculuğuna çıkarıyor. İstanbul’da sanatın zarafetle buluştuğu en özgün duraklarından biri.

4. Büyük Londra Oteli – Beyoğlu
19. yüzyıl sonlarında inşa edilen Büyük Londra, Beyoğlu’nun bohem ruhunu bugüne taşıyor. Yüksek tavanlar, pirinç avizeler, asansörün eski demir kapısı…Her detay, İstanbul’un geçmişteki zarif ritmini bugüne yansıtıyor. Teras katından görünen şehir manzarası, bu oteli hâlâ “İstanbul’un nostaljik belleği” haline getiriyor.

5. Hıdiv Kasrı – Beykoz
1907’de Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından yaptırılan Hıdiv Kasrı, Art Nouveau mimarisiyle Boğaz’ın Anadolu yakasındaki en zarif yapılardan biri.
Bir zamanların yazlık konutu, bugün geniş korusu, yüksek tavanlı salonları ve köşk içindeki kafe alanıyla yaşayan bir deneyim sunuyor. Hafta sonu kahvaltılarının, doğa yürüyüşlerinin ve şehirden kısa kaçışların değişmeyen adresi.
İstanbul’un bazı adresleri zamanın akışına direnir. Pera Palace’ın sessiz melodileri, Çırağan’ın Boğaz’a bakan koridorları, Resim Müzesi’nin ışıklı salonları, Büyük Londra’nın nostaljik duvarları ve Hıdiv Kasrı’nın koru sessizliği… Hepsi, bu şehirde zarafetin hala yaşadığını hatırlatıyor.