
'İstanbul dünyanın kültür başkenti'

'İstanbul dünyanın kültür başkenti'

Röportaj: Soner GÖMLEKSİZ
Fotoğraflar: Haydar ERÇİN
Osmanlı döneminin ünlü Türk minyatür sanatçısı, tarihçi, matematikçi ve silahşor Matrakçı Nasuh sergisi, Balkan ülkelerinden sonra İstanbul'a da gelerek büyük ilgi çekti. Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun ev sahipliğinde ve İstanbul Kültürlerarası Sanat Diyalogları tarafından projelendirilen '16. Yüzyıl Dâhisi Matrakçı Nasuh' sergisi, bundan sonra dünyayı gezmeye devam edecek. Üç kıta, dokuz ülke, 10 şehirde gerçekleştirilecek projenin mimarı İstanbul Kültürlerarası Sanat Diyalogları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Beste Gürsu. Gürsu ile buluştuk ve hem bu sergiyi hem de İstanbul Kültürlerarası Sanat Diyalogları Derneği'ni konuştuk.
Sanata ilginiz nasıl ve ne zaman başladı. Kendinizi anlatır mısınız?
Beste Gürsu: Grafik tasarımı eğitim aldım. Aslında bu eğitimi almam, Güzel Sanatlar Akademisi Şeref Akdik Atölyesi mezunu, yurtdışında Osmanlı tarihi ve mimarisi üzerine araştırmacı yazar olan rahmetli babam M. Kamil Dürüst'ün yönlendirmesi ile oldu. Babam sadece Osmanlı tarihi ve resim sanatı ile sınırlı kalmamış, musiki, fotoğraf, edebiyat, tasavvuf gibi birçok alanda çalışmalar yapmış, eserler bırakmıştır. 2003 yılında halka açtığı, yaklaşık 15 bin kitabın bulunduğu, adını taşıyan kütüphanesinde 90 yaşına kadar çalışmalarını sürdürdü ve paylaştı. Haliyle böyle bir aile yapısında yetiştiğinizde yolunuzu belirlemeniz daha doğru ve kolay oluyor.
Kültürlerarasında büyük bağ kuran projeler gerçekleştiriyorsunuz. Bu vizyonla hareket etmeye ne zaman başladınız?
Gürsu: 2017'de 20. yılımızı kutlayacağımız profesyonel sanat çalışmalarıma 1997 senesinde kurduğum Art and Life Gallery Project Production çatısı altında; gelenekselden çağdaşa, tüm jenerasyonlardan sanatçılar ile sanatın tüm disiplinlerinde uluslararası çalışmalar, projeler ve organizasyonlar gerçekleştiriyoruz. Türkiye'ye yabancı sanatçıları getiriyoruz, sanatçılarımızı da Türkiye sınırları ötesine taşıyoruz. Her zaman gelenekseline sahip çıkan, gelişen, dinamik, vizyoner prensipler doğrultusunda hareket ettim.
'İstanbul dünyanın kültür başkenti'

İstanbul Kültürlerarası Sanat Diyalogları Derneği'nin (İKASD) kurucularından ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak, İKASD'ın yüklendiği misyon ve amaçları nelerdir?
Gürsu: İKASD'ın açılımı olan 'İstanbul Kültürlerarası Sanat Diyalogları Derneği' kendini tamamen ifade eden bir tanım. İstanbul, dünyanın kültür başkenti, binlerce yıldır birçok medeniyete ev sahipliği yapmış dev bir metropol. Bu şehrin verdiği enerji ve dinamizmle; dünyanın her yerinde tüm jenerasyonlara ülkemizin tarihini, kültürünü ve hedeflerini doğru zamanda doğru yerde, doğru aktarımlar ile paylaşmak, genç jenerasyonları bu birikim ışığında desteklemek ve dünya vizyonu kazandırmak en önemli misyonumuz. Bu çalışmaların kalıcılığını ve devamlılığını sağlamak da en önemli amacımız. Kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan İKASD daha çok genç. Önünde yapacağı çok iş ve uzun bir yol var.
Kültürlerarası sanat diyalogları diyorsunuz... Bu diyalogları ve devamlılıklarını nasıl sağlıyorsunuz?
Gürsu: Yurtdışında proje gerçekleştireceğimiz ülkelerde işbirliği yapacağımız kurumlar ve kişilerle önceden bir seri çalışma programları gerçekleştiriyoruz. Bu sayede gideceğimiz sahayı iyice tanıma ve anlama fırsatı buluyoruz. Buradaki ilk hedef ortak kültür zeminlerini oluşturmak, ortak algıyı yükseltmek. Altyapıyı; kurulduktan sonra da devamlılık arz eden, karşılıklı işbirliği sürecine katkı sağlayan doğru orantılı çalışmalarla kuvvetlenerek devam ediliyor. Mesela Eylül 2015'te Pera Müzesi'nde Saraybosna Akademisi tarihinde ilk defa yurtdışında bir sergi gerçekleştirdi. Böyle bir işbirliği ile Bosna Hersek sanat tarihine iz düştük. 20 Kasım 2015'te Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ile Tiran Sanat Üniversitesi arasında bir işbirliği protokolünün imzalanmasına vesile olduk. Akademik platformlardaki gençlerle kuvvetli diyaloglar ve dinamik bir devamlılık sağlanacağını umuyoruz.
Bildiğim kadarıyla dünyada akademik kariyere sahip tek sanatçı lider Arnavutluk Başbakanı Edi Rama'nın, Türkiye'deki ilk sergisini gerçekleştirdiniz. Bir sanatçı başbakan ile çalışmak nasıl bir duygu?
Gürsu: Öncelikle büyük bir onur. Tiran ve İstanbul'da yaptığımız çalışmalar neticesinde altı ay gibi kısa bir sürede hazırladık. Aynı zamanda sergi mekanında interaktif bir alan yarattık; Edi Rama'nın çalışma masası. Sergiyi gezenler bu masada onun ajanda kağıtlarına çalışmalar yapma fırsatı buldu. Böylelikle Sayın Başbakan Edi Rama vesilesi ile Arnavutluk ve Türkiye arasındaki en anlamlı diyaloglar, işte bu ajanda kağıtlarına yapılan çalışmalar ile kalıcı hale geldi.
'İstanbul dünyanın kültür başkenti'

Sadece İstanbul'da değil, uluslararası platformda Türkiye adına ses getiren '16.yüzyıl Dahisi Matrakçı Nasuh' projesinin küratörüsünüz. Projeyi anlatır mısınız?
Gürsu: '16. Yüzyıl Dahisi Matrakçı Nasuh', dört seneye yakın bir sürede birçok kültür ve sanat disiplinin bir araya gelmesi ile gerçekleşen bir proje. Hattat, şair, nakkaş, topoğraf, silahşör, mimar ve ressam Matrakçı Nasuh'un 16. yüzyılda kaleme aldığı eserlerinden yapılan eser seçkileri, çini sanatçısı Sevim Ersoy'un liderliğinde 12 bayan sanatçının, klasik sanatlarımızdan çini ve hat sanatına tıpkı aktarımları ile hazırlandı. Matrakçı Nasuh'un tarihçi ve felsefi yönü ise; Topkapı Sarayı revan yazması 1272 no'lu Matrakçı Nasuh'un 'Tarih-i Sultan Bayezid' eseri, klasik Türkçe'den aktarıldı ve Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu tarafından tıpkı basım olarak yayınlandı. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, 'Matrakçı Nasuh' anısına özel olarak 'XVI. Yüzyıl Türk Musiki' albümü, PTT. A.Ş. Matrakçı Nasuh özel anma pulu ve kartpostalı, UNESCO Türkiye tarafından da proje kataloğu yayınlandı. Art and Life Prodüksiyon tarafından da belgesel filmi hazırlanıyor.
Projelerinizin temeli dediğiniz 'devamlılık ve kalıcılık', bu projede nasıl sağlandı?
Gürsu: 4 Mayıs 2015 tarihinde Saraybosna'dan başlayan proje, Eylül 2016'da Budapeşte de sona erecek. Devamlılığı yaklaşık 18 ay boyunca gündemde kalarak, üç kıta dokuz ülke 10 şehirde gerçekleştirilecek. Proje kalıcılığı ise hazırlanan tıpkı basım kitap, müzik albümü, hatıra pulu ve katalogla sağlanacak. Basılı malzemeler, yani kayıtlar tüm bu ülkelerde tüm misafirlere hediye edilerek sağlanacaktır.
Projeye Cumhurbaşkanlığı da destek veriyor...
Gürsu: Evet, '16. Yüzyıl Dahisi Matrakçı Nasuh' projesini, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde gerçekleştiriyoruz. Büyük bir onurla, mesuliyetimizin idraki ve layığı ile en iyi şekilde tamamlayacağımıza inanıyorum.
'İstanbul dünyanın kültür başkenti'

Sadece Matrakçı Nasuh projesinde değil, tüm projelerinizde özel ve kamu kurumu ile de işbirliği yapıyorsunuz. Bunun nedeni nedir?
Gürsu: En başta da söylediğim gibi, bizim gerçekleştirdiğimiz projelerdeki temel unsur; ülkemizi, tarihimizi, kültürümüzü, sanatımızı ve sanatçımızı doğru zamanda, doğru yerde, doğru projeler ile temsil etmektir. Bu formattaki çalışmalarda ise ülke adına güç birliği yapmanın daha doğru olduğu düşüncesindeyiz. Gerek kamu kurumları, gerekse kurumsalda tekil değil, çoğul hareket etmenin, tanıtımlarda bulunmanın daha doğru ve daha çok ses getirdiği düşüncesindeyiz.
Matrakçı Nasuh'un dışında devam eden başka projeleriniz var mı?
Gürsu: Şu anda 2016-2017 takvimimiz programlanmış durumda. Bu ay başlayacak olan ve 2016 yılı sonuna kadar devam edecek '2. Türkiye Balkanlar Kültürlerarası Sanat Diyalogları' projesi var. Bu kapsamda Belgrad, Saraybosna, Tiran ve Kosova'da farklı disiplinlerde sergiler, konferanslar, konserler ve genç sanat günleri gerçekleştireceğiz. 2017 yılında İstanbul'da ise iki büyük projeye imza atacağız. İlki Pera Müzesi'nde dünyaca ünlü Bosnalı ressam, rahmetli Mersad Berber'in retrospektif sergisini ve Tophane-i Amire Sergi Salonu'nda Arnavutluk devlet koleksiyonundan bir seçki ile 'Güney-Doğu Sanatı Çerçevesinde Arnavut Sanatı'nı sanatseverler ile buluşturacağız. Bu süreçte Avrupa'da Türk, Türkiye'de yabancı sanatçılar ile kişisel sergilerimiz var.
Yaptığınız iş vesilesiyle yurtdışındaki sanat faaliyetlerini de yakından takip ettiğinizi düşünüyorum. Ülkelerarası ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?
Gürsu: Farklılıklar zenginliğin belirtisidir. Bu şemsiyesinin altındaki asıl kalıcı zenginliklerin medeniyetlerin sahip çıkılan tarihi, korunan kültürü ve insanların saygınlığını sağlayan bilgi donanımıdır. Bu başlıkların korunması, yayılması ve gelişmesi, kültür politikalarının kuvvetlenmesine de katkı sağlayacaktır. İşte bu farklılıklar arasındaki diyaloglar asıl kalıcılığı ve devamlılığı sağlayıcı etkenler olacaktır diye düşünüyorum.
Aileniz de sanatla ilgileniyor mu?
Gürsu: Eşim ticaret ile uğraşıyor Kızım işletme ve ekonomi okudu, kariyerine şef olarak devam ediyor. Oğlum ise reklam işletmeciliği okudu. Kısa film çalışmaları yapıyor. İki filmi yurtiçi ve yurtdışında ödüller aldı, festivallerde ülkemizi temsil etti. İKASD'ın kurucu üyeleri arasındalar ve tüm çalışmalara aktif olarak, gönüllü destek veriyorlar.