Birbirini çok seven iki aşık, yaptıkları işe tutkuyla bağlı iki iyi ortak, ailelerine düşkün ilgili bir anne-baba, arkadaş çevresinde sevilen iki dost ve çok daha fazlası... Eser & Berfu Yenenler çiftinin sahip oldukları nitelikleri saymaya kalksak, bu liste sanırım daha çok uzar. Ama onlarla paylaştığımız bir çekim gününde görüyoruz ki; hayatlarının odak noktasında şu an sevgiyle büyüttükleri çekirdek aileleri var. Birbirlerine sıkı sıkıya bağlı ilişkilerinde hayat yolculuğunda her yeni gün, yeni adımlar atarken, kariyerlerinde de sürekli yükselen bir ivme ile yola devam ediyorlar; neşeleri de çok, sevgileri de üretmeye hevesleri de...
Oğulları Kuzey ve Mete ile şimdilerde belki de hayatlarının en keyifli dönemlerini yaşıyorlar. Bu eğlenceli aile ile yeni yıl arifesinde buluştuk; keyifli bir yılbaşı çekimi yaparken, eğlenceli bir sohbeti de paylaştık.
Röportaj: İrem Orhan
Fotoğraf: Onur Demirağ
İrem Orhan: Yeni bir yıl, yeni başlangıçlar... Bu yenilik duygusu size nasıl hissettiriyor?
Berfu Yenenler: Yeni yıl ve yeni başlangıçlar bana hep ekstra bir umut bir coşku veriyor, sanki bir sihirli değnek gelecek de herkesin hayatına dokunacak ve her şey yoluna girecekmiş hissi oluyor.
Eser Yenenler: Eski yıla vedanın hüznü de oluyor bende, sonuçta o da bir yıl kahrımzı çekmiş. O kadar kolay vedalaşabilen biri değilim ben, yeni yıla alışmam da ocak ortasını buluyor.
İ.O: Koskoca bir yılı geride bırakırken şu an karşılıklı olarak birbirinize teşekkür edecek olsanız neler söylersiniz, en çok hangi konuda bu yıl birbirinize “iyi ki varsın” dediniz?
B.Y: Ben Eser’e kesinlikle şöyle söyleyebilirim; dışarıda ne kadar kaos, karmasa, gürültü olursa olsun biz evimizin kapısını kapattığımızda birbirimizle ve ailemizle güvenilir bir alanda dokunulmaz hissediyoruz. Bana böyle bir hayat ve güvenli alan verdiği için iyi ki var.
E.Y: O güvenli alanda bize kendi cennetimizi yaratan eşime ben de her konuda binlerce kez teşekkür ederim. Harika bir eş, harika bir anne, harika bir iş arkadaşım var, ne mutlu bana...

“Tek bir büyük hayalim olmadı, bir sürü yeni büyük hayalim olur genelde. Her gün uyanırım bambaşka bir hayal başka bir heyecan bulmuş olurum, çoğunu çok şükür gerçekleştiriyorum ya da gerçekleştirdim.”
İ.O: Şimdilerde hayatınızın odak noktasında neler var?
B.Y: Şu an ve her zaman hayatımızın odak noktasında aslında ailemiz var; aile her zaman öncelik. Birlikte yapacağımız tatiller, hafta sonu planları, akşam yemekleri ya da sabah kahvaltıları her zaman ilk sırada. Öyle enerjimizi depolayıp işimize, gücümüze daha yoğun sarılıyoruz. Ben tabii ki daha tutkulu, hırslı bir iş dünyasına sahibim, yapacak çok hayalim var.
E.Y: Aile her şey, gerisi teferruat benim için. Heyt be hangi kamyonun arka yazısıyım acaba!
İ.O: Yeni yıl, yeni hayaller, yeni dilekler dedik ama şunu da sormadan geçmeyelim, hayatta şimdiye kadar kurduğunuz en büyük hayal neydi? Ve o hayale yaklaştınız mı ya da belki onu yaşadınız mı?
B.Y: Tek bir büyük hayalim olmadı, bir sürü yeni büyük hayalim olur benim genelde. Her gün uyanırım bambaşka bir hayal başka bir heyecan bulmuş olurum, çoğunu çok şükür gerçekleştiriyorum ya da gerçekleştirdim. Kendimi ya da ikimizi neşeli eğlenceli komik işlerle sahnede görmek beni çok cezbediyor şu an ve genelde hayallerim bu yönde.
E.Y: Benim en büyük hayalim insanları güldürerek para kazanmaktı; bunu gerçekleştirdiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum ki, artık bunu eşimle birlikte yapıyorum, bu hayallerimin bile ötesinde bir durum. Bu yıl çok daha güzel projeler yapacağız beraber.
İ.O: Şu sıralar günlük rutinler içinde bir günde genelde üzerine en kafa yorduğunuz düşünce ne oluyor?
B.Y: Genelde şu an iş üzerine kafa yoruyoruz. Yeni sene, yeni işler, yeni projeler yazıp çiziyoruz. Hangisine aynı anda heyecanlandığımıza bakıyoruz, birlikte yükseldiğimiz işleri evirip çeviriyoruz.
E.Y. En çok ‘Çift Terapisi’ oyunumuz ve yeni başlayacak olan ‘videocast’imiz üzeri ne kafa yoruyoruz şu sıralar.

İ.O: Sizi hiç tanımayan birine kendinizi anlatmak isteseniz kuracağınız ilk cümle ne olur?
B.Y: Böyle sorularda acayip kötüyüm ben ve tek cümleyle, üç kelimeyle kendini anlat vs. bana aşırı küstahça geliyor, nedense utanıyorum cevaplarken biraz ya... Tek cümleyle beni tanımayan birine kendimi hiç anlatamam sosyal anksiyeteden perişan olurum.
E.Y: Samimiyet... Tek kelimem bu benim, içten ve samimi davranırım insanlara ve karşılığını görmediğim insandan da anında uzaklaşırım.
İ.O: Mutlu giden bir evliliğiniz var uzun süredir, hatta oğullarınız ile de bu mutluluk taçlanmış görünüyor, sizi bir araya getiren ve bir arada tutan en önemli şey nedir diye sorsak ikinizin açısından da nasıl cevaplar verirsiniz?
B.Y: Bunu ara ara ben de düşünüyorum, ilişkiler hele uzun ilişkiler, evlilikler zor gibi de kolay gibi de. Biraz ilişkiyi yürütmeye gönlü olması lazım sanki insanın, mutlu da olmaya mutsuz da olmaya insanın gönlü olunca ilişki güvenle devam ediyor. Benim Eserle hem mutlu hem mutsuz olmaya net gönlüm var, ben ne olacaksa onunla olsun düşüncesindeydim hep sanki sevgi böyle bir şey. Bir de bence ilişkide iki tarafın da aynı şeye heyecanlanması çok önemli, konu ne olursa olsun birlikte bir heyecana ortak olunca ilişki de durulmuyor sanki.
E.Y: En başta sevgi, sonrasında birlikte hayal kurabilme yeteneği ve bu hayalleri gerçekleştirecek çalışma ve uyum... Bunların hepsi bizde var.
İ.O: Peki, nasıl bir yol arkadaşısınız evlilikte?
B.Y: Kendi adıma, yer yer çetin ceviz bir bireyim ama çok kapsayıcı ve iki kişilik düşünen bir yol arkadaşıyım sanki. Eser ne der bilemiyorum ama genelde her zaman “ben” değil, “biz” derim, benimle evli olmak isterdim ben de.
E.Y: Vallahi ben hayatımızın direksiyonunu Berfu’ya bırakmış, kendisi ön koltukta oturan biraz daha konforlu yolculuk yapan bir ön koltuk yolcusuyum.
İ.O: Birbirinizi tamamlayan özellikleriniz neler dersiniz? Farklılıklardan beslenen bir ilişkiniz mi var yoksa eşinizle benzer özelliklere mi sahipsiniz?
B.Y: Eskiden çok benzediğimizi düşünüyordum ama galiba bizimki zıt kutuplar hikayesi. Çok temel özelliklerde çok büyük zıtlıklarımız var, ben çok ateşli bir tipim; hadi yapalım, hadi gidelim, hadi uçalım, hadi kaçalım diyen, hep benim genelde. Eser de beni güzelce göğsünde yumuşatır, fi kirlerimi demler ve servis eder diyebilirim.
E.Y: Çok benzer özelliklerimiz de var ancak bizi tamamlayan şeylerin zıt özelliklerimiz olduğunu düşünüyorum mesela Berfu daha net biridir ben daha kararsızım, Berfu daha hırslıdır ben yeri geldiği zaman hırslıyım, Berfu daha sabırsızdır ben de daha sakin ve gelişine göre davranan bir tavırdayım, akışına bırakmayı severim. Berfu akış yönlendirmeyi sever, bu bize müthiş bir uyum sağlıyor.

“Benim en büyük hayalim insanları güldürerek para kazanmaktı; bunu gerçekleştirdiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum ki, artık bunu eşimle birlikte yapıyorum, bu hayallerimin bile ötesinde bir durum. “
İ.O: Peki, oğullarınız Kuzey ve Mete ile nasıl gidiyor hayat? Onların anne ve babası olmanın size öğrettikleri neler?
B.Y: Anne olmak harika, ikisi bambaşka iki karakter, bir yandan da bize çok benziyorlar, bazen kendi küçüklüğümle ya da Eser’in küçüklüğüyle konuşuyormuşum gibi hissediyorum. Şu an hayattaki favori olayım dörtlü tatillere gitmek, acayip eğlenceli oluyor, onların yeni şeyler keşfetmesi ve dünyayı onların gözünden görmek muazzam bir deneyim.
E.Y: Anne baba olmak bize başta farkında olmadığımız hayatın diğer yarısı ile ilgili çok net farkındalıklar yarattı, birinci plana kendini değil çocuklarını koyabiliyor olmak ve bunu başarmak bir insan için bence yaşanabilecek en büyük değişim. Berfu da ben de bunu başarabildiğimiz için iyi ebeveynler olduğumuzu düşünüyorum.
İ.O: Kendi anne ve babanızdan öğrenip oğullarınıza da mutlaka vermek istediğiniz hayat dersi ne olabilir?
B.Y: Kendi olmalarına izin vermek. Yani biri Kuzey biri Mete ve onlar Berfu’nun oğlu Kuzey ya da Berfu’nun oğlu Mete olmak zorunda değil, sadece Mete ve Kuzey olmayı deneyimlemeleri lazım ve buna alan açılmasına izin vermemiz lazım.
E.Y: Aile bağlarının kuvvetli olması çok önemli, hayatta dara düştüğünde, sıkıntıya düştüğünde yalnız hissettiğinde dönüp dolaşıp geleceğin yer ailendir, bu bağları ihmal etmemek lazım. Anne babayla olan ilişkiyi kardeş ile olan ilişkiyi her zaman en önde tutmak lazım, en çok bunu anlatırım.

İ.O: Yakın zamanda üçüncü çocuk haberi alır mıyız sizden, bu konuya bakışınız nasıl?
B.Y: Kısmet diyelim ne diyelim...
E.Y: Vallahi neden olmasın; Allah kısmet ederse biz çok çocuklu bir aile olmayı seviyoruz ve istiyoruz gibi duruyor.
“Berfu ile çok benzer özelliklerimiz de var ancak bizi tamamlayan şeylerin zıt özelliklerimiz olduğunu düşünüyorum mesela Berfu daha net biridir ben daha kararsızım, Berfu daha hırslıdır ben yeri geldiği zaman hırslıyımdır gibi...”
İ.O: Peki, şimdi hızlı bir soru; şu an olduğunuz kişiden, içinde bulunduğunuz şartlardan, sahip olduklarınızdan mutlu musunuz, eksikler var mı?
B.Y: Yarım hissettiğim hiçbir alan yok ama bana gelen deneyimler, yeni hikayelerle tamamlanmışlığım genişlemeye, şekil değiştirmeye devam edecektir ve etmesini de çok isterim.
E.Y: Vallahi ben olan her şeyi mükemmel buluyorum daha fazlasını istiyorsak onu da önümüzdeki dönemlerde yapabileceğimize inanıyorum.
İ.O: Hem yaptığınız işten kaynaklı olarak hem de Berfu Hanım siz kişisel olarak moda ve trendlerle son derece yakınsınız. Aslında bu soruyu Eser Bey’e de yöneltmek isteriz onun bu konuyla yakınlığı nasıl? Dünya markalarını takip eder misiniz? Ne sıklıkla alışveriş yaparsınız?
E.Y: Ben markadan modadan anlamam. Olanı giyerim, 3X large olan her yerden alışverişimi yaparım.
İ.O: Birlikte alışverişe çıkar mısınız mesela? Eser beyin stil seçimlerine müdahale eder mısınız? O sizin stil seçimlerinize müdahale eder mi?
B.Y: Birlikte alışverişe çıkmayız biz daha çok online alışveriş severiz, alışverişe çok vakit harcayan tipler de değiliz. Benim kendime yakıştırdığım birkaç tarz var, ben kendi bedenimi iyi bildiğim için ne olur ne olmaz ne severim çok nettir kafamda. Eser’e de çok karışmam birkaç kez ona hediye almıştım, ayakkabı ve hırka hiç giymedi, bir daha da tövbe...
E.Y: Yok, biz online alışveriş yaparız, arada sorduğumuzda fikirlerimizi söyleriz ama dediğim gibi olanı giydiğim için çok da alternatifim yok hani, “onu değil de bunu alsan mı” diyeceği bir seçenek çok olmuyor Berfu’nun. Ben de o bana ne zaman sorarsa o zaman fikrimi söylüyorum, olumlu anlamda katkılarımız oluyor birbirimize giyim kuşam konusunda.
İ.O: Eser Bey’in sizin seçimlerinizi eleştirdiği olur mu, dikkate alır mısınız bunu mesela? En son hangi konuda eleştirmişti?
B.Y: Eser de beni hiç eleştirmez, ne giysem “Oy benim karıma her şey yakışır” der ve geçer.
İ.O: Birbirinizden duyduğunuz şimdiye kadar en güzel iltifat ne olabilir hatırlıyor musunuz?
B.Y: Eser’in bence benden duyduğu ve en çok hoşuna giden iltifat şudur diye düşünüyorum; “Sen benim öğretmenimsin, ben ne öğrendiysem bu yolda senden öğrendim. Ne mutluyum ki hem kocam hem hocamsın.”
E.Y: Berfu benim ellerimi çok beğenir, daha önce elimi beğenen hiçkimse olmamıştı, “Parmakların çok güzel, ay yiyeceğim dolma gibi” der, benim de çok hoşuma gider.

İ.O: Mutfak ile aranız nasıl? Evde yemekleri genelde kim yapar?
B.Y: Ben eskiden yemek yapardım, artık ne öyle bir vaktim var ne de takatim var açıkçası, o başka bir tutku. Bizim ikimizde de mutfak tutkusu pek yok.
E.Y: Evde yemek konusuna çok girmeyiz, bir ablamız var o yapar. Bizim dışarıda sevdiğimiz restoranlar vardır, onlara ara sıra gideriz. Yemek konusundaki tercihimiz bu yönde.
İ.O: Beslenme düzeninizin olmazsa olmazları var mı?
B.Y: Beslenme düzenimde de mutlu olduğum her şeyi yiyorum. Kendimi kısıtlamayı hiç sevmem ama çok uzun seneler profesyonel tenis oynadığım için çok şükür vücudum hala fit, ekstra spora çok yüklenmeme gerek kalmıyor.
E.Y: Var tabii, ara sıra diyete girip çıkarım; hatta düzenli olarak girip çıkarım diyete...
İ.O: Yeni yıl arifesinde, şunu da sormadan geçmeyelim; yeni yıl dilekleriniz neler?
B.Y: Yeni yıl dileğim; herkesin gönlünden geçen neyse onu yaşaması... Kim ne diliyorsa gönlünden inşallah onu yaşasın.
E.Y: Yeni yıldan ne isteyeceğiz, yeni yıl bize sağlık getirsin yeter, diğer her şey hallolur.
İ.O: Son olarak, yakın gelecekte gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz, planlarınız var mı?
B.Y: Her an her şey olabilir valla hayatımızın aktif bir iş dönemindeyiz, bakarsınız tekrar televizyona bir iş yaparız, belki dizi yaparız, belki film yaparız, bizden her şey beklenir.
E.Y: En önemli projemiz ‘Çift Terapisi’ podcast’imiz, sahnede stand-up olarak da yapıyoruz çift terapisini, şimdi podcast olarak yapacağız. Ondan sonra da yavaş yavaş birlikte yazdığımız hikayeleri hayata geçirmeye çalışacağız, dizi olur, film olur... Büyük ölçekte de sahaya çıkmayı planlıyoruz.