Pınar Soykan ''Her proje yepyeni bir heyecan''

Yepyeni şarkısı ‘Zincir’de yaptığı müzikle bir kez daha kalplere dokunmaya hazırlanan Pınar Soykan ile geçmişten günümüze uzanan duygu dolu bir sohbeti paylaştık.

Pınar Soykan ''Her proje yepyeni bir heyecan''

RÖPORTAJ İREM ORHAN
FOTOĞRAF SAFA GÜLSOY
VİDEO KORAY IŞIK
STYLING TARIK GÜL
SAÇ COŞKUN AYYILDIZOĞLU
MAKYAJ BARIŞ ŞAHİN

Yeni şarkısı 'Zincir' vesilesiyle bir araya geldiğimiz Pınar Soykan, daha sohbetimizin başında hayattaki en sevdiği şeyin şarkı söylemek olduğuna değiniyor, bu yüzden de bu mesleği icra etmenin onun için paha biçilemez olduğunu vurguluyor. İlk anda anlıyoruz; aşkla bağlı olduğu notalar, onun yaşama sevinci, zaten sonrasındaki söylemleriyle de bunu doğruluyor. Bu yüzden de işiyle ilgili her konuda son derece titizlenerek çalışıyor, mükemmele ulaşmak için her bir detayla bizzat ilgileniyor. Onu daha yakından tanımaya ve bildiklerinizin ötesindeki Pınar Soykan ile tanışmaya hazır mısınız?

Pınar Hanım, öncelikle kendinizi biraz anlatır mısınız, kariyer yolculuğunuz nasıl başladı, şimdilerde nasıl gidiyor?

Kariyer yolculuğum çok uzun zaman önce başladı desek yeri... Yıl 2004 idi, Kocaeli'den İstanbul'a gelmiştim ama gelmeden önce de mankenlik ajansına yazılmıştım. O sene içinde 'Best Model of Turkey' yarışmasına katıldım. Önce ilk 20'ye daha sonra da 16'ya kaldım. Yarışmadan sonra birçok ajansla çalışmaya başladım. Mankenlik yapmayı, podyumda yürümeyi çok seviyordum. Aslında çocukluktan belli olurmuş ya bazı eğilimler, hani öyle derler büyüklerimiz; ben günde beş kıyafet değiştiren, koltuk tepelerinde pozlar veren, sokaklarda bağıra bağıra şarkı söyleyen bir çocuktum. Modellik de bir yere kadar tabii... Ben solist olmayı seçtim. Zaten en sevdiğim şey şarkı söylemek olduğu için sevdiğim mesleği icra etmek paha biçilemezdi. Şimdilerde de yine büyük bir heyecanım var, pandemi döneminde çok oturduk, onun için peş peşe şarkılar yapıyorum. Normal hayata dönebildik artık sanki ama bir ara yıllarca sahneden uzak kalmış ve bir daha şarkı söyleyemeyecekmiş gibi hissetmiştim. Bir daha yaşamayalım inşallah. Yeni şarkım 'Zincir'in çok sevileceğini düşünüyorum ve bunun arkasından da bir sürpriz yapabilir, bir rep şarkı okuyabilirim, belki de bir düet olur.

Seçtiğiniz bu yolculukta şu an yolun neresinde görüyorsunuz kendinizi? Yeni heyecanlarınızdan bahsetmek ister misiniz?
Seçtiğim yol gerçekten zorlayıcı, kafa yorucu. Çok sağlam bir bünyeye sahip olmak lazım bu camiada. Her çıkardığım şarkıda kademe kademe basamakları çıktığımı, biraz daha ilerlediğimi hissediyorum. Bana söylenen de bu, üstüne katarak yola devam ediyorum. Her yaptığım yeni şarkıda daha da katlanan bir heyecan yaşıyorum.

Şarkı seçimlerine her zaman büyük önem verdiğinizi biliyoruz ama seçim yaparken dikkat ettiğiniz hususlar neler? Neleri göz önüne alıyorsunuz?
Gerçekten bu konuya büyük önem veriyorum, çok dinliyorum ve en iyisini bulmaya, kendime, sesime yakışanı, şarkının benimle bütünleşmesini istiyorum. Et ile tırnak gibi... Mesela o şarkıyı dinlediğimde sözü ve bestesinin bende bıraktığı ilk izlenim çok önemli. Zaten şarkıyı mırıldanmaya başladıysam, o şarkı benimdir. O zaman o kadar severek ve isteyerek okuyorum ki, karşı tarafa da hislerim geçiyor, bu da beni çok mutlu ediyor.

Son şarkınızda kimlerle çalıştınız?
Son şarkım 'Zincir'de kalemini, ruhunu ve dostluğunu sevdiğim sevgili Habil Ceyhan, Murat Güneş, Esad Fidan ve Tarık Gül ile çalıştık. Muhteşem bir ekiple, harika bir şarkı ve klip çıktı ortaya. Sonuçtan çok mutluyum.

Geçtiğimiz dönemlerde pop müziğin geldiği nokta için sitemkar yorumlarda bulunmuştunuz. Şimdi dönüp bakınca pop müziğin geldiği noktayı nasıl yorumluyorsunuz?
Evet, pop müzikte bence bir tıkanma yaşandı ama şimdi daha iyi yerdeyiz. Pop müziği ne kadar öldürmeye çalışsalar da, böyle bir şey asla olamaz. O her şekilde dirilir ve ayağa kalkar. O kadar iyi besteci, söz yazarı ve aranjörlerimiz var ki, inanılmaz işler yapıyorlar. Ben de onları ayakta alkışlıyorum hatta bazen kıskanmıyorum da değil.

Dijital platformlar üzerinden müzik dinleme hayli yayılmış durumda, bu konuyu siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Avantajlı yönleri kadar sizleri sıkıntıya sokan tarafları da var mı?
Müzik çok evrensel bir platform ve her an her şey değişebiliyor. Dijitalde çıkan işin, radyo ya da televizyonda yayınlama gibi bir kaygısı yok, bu yüzden her türlü rahatça dinleyicisini buluyor.

Beğeniye açık bir iş yapıyorsunuz. Eleştiri tabii ki yapılabilir; olumlu ya da olumsuz. Ama kesinlikle hoşgörülü davranamayacağınız bir eleştiri konusu var mı?
Tabii ki eleştiriye açığım, olumlu ya da olumsuz ama ailem ile ilgili ya da evliliğim ile ilgili bel altı olumsuz konuşmalara asla hoşgörü gösteremem.

Spontane hareket etmeyi sevenlerden misiniz, yoksa plansız adım atmayanlardan mı?
Aslında çokta spontane hareket edenlerden değilimdir, bu çok nadir olur bende. Genellikle planlı programlı yaşarım. Benim için en önemli şeydir mesela; işe ya da görüşmelere asla geç kalmam. Her zaman tam saatine göre ayarlarım kendimi.

Sahnede giydiğiniz kıyafetler de genelde beğeni topluyor; kıyafet seçiminizi kendiniz mi yapıyorsunuz yoksa çalıştığınız bir stilistiniz var mı?
Geçmişimde modellik olduğundan ve tabii proporsiyonum da düzgün olduğu için ne yakışır, hangi tarz kıyafeti kaldırabilirim, bunu çok iyi biliyorum. Ama yine her zaman bir destekçim vardır, hem modacı arkadaşlarım hem stilistim hatta bazen de annem yardım eder.

Sahne kıyafeti seçiminde kriterleriniz neler, bu kriterler arasında son dönem pek çok ünlü ismin tercih ettiği gibi 'ilgi çekmek ve konuşulmak' da yer alıyor mu?
Sahne bir bütündür aslında, orkestrasından vokaline kadar... Bence kıyafetler de jilet gibi olmalıdır ama ben bacak ya da göğüs yerine ses tellerimi göstermeyi tercih ederim. Yapana da saygım var, herkesin kendi zevki ve düşüncesi başkadır sonuçta.

Yakın çevreniz sahne kostümlerinizle ilgili ne düşünüyor, onlardan olumsuz eleştiri aldığınız oluyor mu?
Öyle bir durumla karşılaşmadım bu konuda şanslıyım galiba...

Hayatta sizin için de her şeyin yolunda gitmediği anlar olmuştur öyle değil mi? Böyle anlarda neye sarılıp, nereden güç alırsınız?
Bir ara müziğe küsmüştüm açıkçası... Emeğimin karşılığını alamamak zorlamıştı beni. O zaman her şey ters gitmişti ama her şerde bir hayır vardır, daha iyisi olacaktır dedim. Ben gücümü eşimden alırım hep...

Peki, özel hayat... Tüm yoğun iş programınız arasında özel hayatınız bundan nasıl etkileniyor?
Eşim, hem işim hem aşkım hem arkadaşım. Birlikte çok güzel işler yapıyoruz, her zaman beraberiz, hepsi ortaya karışık diyebilirim.

Size göre aşk çılgınlık mı yoksa mantık işi mi? Hangisi sizin aşkı yaşayış biçiminize daha uygun dersiniz?
Aşk bence tamamen çılgınlık işi. Bilinç dışı ayaklarının yerden kesilmesi, karşılıklı sevgi manyaklığı ve anlamsızca sevmek gibi...

Peki, şu aralar içinde bulunduğunuz bu yoğun tempoda beslenme düzeniniz ve sağlığınız bundan nasıl etkilendi? Son durumda nasıl kurdunuz dengeyi?
Sabah mutlaka kahvaltı yaparım, arada kuruyemiş ve detoks suları, arada özel hoca ile çalışmayı tercih ediyorum. Bire bir olunca daha iyi oluyor. Haftada üç spor yapıyorum, ağırlıkla çalışmayı hiç sevmiyorum.

Sahne öncesi uyguladığınız özel beslenme rutinleriniz oluyor mu?
Sabah erken kalkıp yoga ve meditasyon yapıyorum. Hafif şeyler tüketerek yani genellikle salata türü bir şeyler yerim. Sahneden iki saat önce de yemeği keserim.

Peki, sona doğru yaklaşırken sormadan geçmeyelim; estetiğe bakışınız nasıl, estetik dokunuşlara ne kadar yakınsınız?
Estetiğe asla karşı değilim, eğer vücudunuzda ya da yüzünüzde sizi rahatsız eden bir yer varsa estetiğin nimetlerinden faydalanmak gerekir. Ben kendim için altı ayda bir ya da senede bir kez kaz ayaklarım, alnım ve kaş arama botoks yaptırırım, başka da hiçbir şeyim yok.

Kariyerinizle ilgili yakın vadede yeni sürprizler var mı?
Gerçekten sürpriz olsun, bunu hep birlikte görelim ve büyüsü kaçmasın...

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.