Rahşan Düren Şamdan Plus'a konuştu

Başarılı bir psikiyatr ve ressam olan Rahşan Düren, doktorluğunu, ressamlığını, ailesini ve özel yaşamını anlattı.

Rahşan Düren Şamdan Plus'a konuştu

Geçen ay açtığı 'Kaos ve Düzen' adlı sergisiyle gündeme gelen Rahşan Düren, hem cemiyet, hem tıp, hem de sanat dünyasında çok tanınan bir isim. Beşiktaş'ın eski yöneticilerinden Mete Düren ile evli olan Rahşan Hanım, Amerikan Hastanesi'nde psikiyatr olarak çalışıyor. İki çocuk annesi olan Rahşan Hanım'ın diğer bir özelliği ise ressam olması... İş ve sanattaki başarısı kadar güzelliğiyle dikkat çeken Rahşan Hanım ile hakkında merak edilenleri konuşmak istedik. Bizi Galata'daki atölyesinde ağırlayan Rahşan Hanım, hem çok özel pozlar verdi hem de sorularımızı yanıtladı.

Önce sizi, sizin ağzınızdan kısaca tanıyabilir miyiz?

Lise ve üniversite yıllarım İsviçre ve Almanya da geçti. Koln Tıp Fakültesi'nde okurken es zamanlı kişisel gelişimim için Almanya Aachen RWTH'de felsefe ve sanat tarihi okumaya başladım. Sadece tonlarca kitap ezberleyerek ve çalışarak geçen zamana biraz zevk, ayrıcalık ve derinlik sağlamak için... Hastanelerde rotasyon yaparken tesadüfen plastik cerrah Serdar Eren'le tanıştım ve onun başarısından, bir Türk olarak aldığı onaydan, yaratıcılığından çok etkilendim ve o yolda ilerlemeyi, onun asistanı olmayı kafama koydum. Plastik cerrahi sanki sanat ve tıbbın füzyonu gibi algıladığım bir alan olarak kafamda yer etti. Resim ve sanatsal uğraşlarım lise yıllarımdan beri vardı, o benim meditasyonumdu, yogamdı, sporumdu. Sanat seçmemi gerektirecek bir sey olarak gözümün önünde canlanmadı. Zaten hep hayatımda vardı, en canlı ve enerjik haliyle o kendisini hep dayattı.

Çocukluk dönemim ve tatillerden tanıdığım Türkiye'ye 2001 yılında stajyer 6. sınıf öğrencisi olarak geldim ve ikinci gün esim Mete Düren ile tanıştım. O beni Türkiye'de kalmam ve mesleki hayatımı burada geçirmem konusunda ikna etti, kısacası tavladı. Ve zaten iki yıl sonra evlendik. Mete benim çok yönlü bir insan olduğumu keşfetmişti ve bu yönlerimin yoğun ve zor bir cerrahi eğitimde kaybolmasına üzüleceğini ifade ediyordu. O, beni besleyecek ve sanatsal uğraşlarıma zaman tanıyacak bir uzmanlık seçmemin, bana daha çok alan tanıyacağını düşünüyordu ve de haklıydı, gerçekçi bir uyarıda bulundu. O halde cerrah olmayacaksam psikiyatrist olmalıydım. Bunu o yıllarda tanıştığım ve halen fikrine ve algısına çok güvendiğim Serdar Bilgili de çok şaşırtıcı bir şekilde beni ilk gördüğünde yüzüme vurdu; "Sen çok iyi bir psikiyatrisi olursun" demişti. Ve böylece Marmara Üniversitesi'nde psikiyatri uzmanlığıma başlamış bulundum. Baslar başlamaz resim yapmaya ve heykel eğitimi almaya da başladım. Üstünden altı yıl geçti ve uzman oldum, iki çocuğum oldu ve üç sergi yaptım.

İki yıldır Amerikan Hastanesi'nde psikiyatrist olarak görev yapıyorum. 2013 yılının sonunda, nörobilim eğitimi almak üzere İngiltere'ye gideceğim, zira psikiyatride beni en çok heyecanlandıran alanın bu olduğunu keşfettim.

Kendinizi nasıl tanımlarsınız, nasıl bir insandır Rahşan Düren?

Kendimi tanıtmayı sevmem ben. Yabancı arkadaşlarım bana Roxanne der ve bazıları da Rush... Başkalarına bırakırım beni tanımlamalarını, keşfedilmek daha heyecan vericidir. Sosyal ortamlarda genelde sessizce izlerim çevreyi. İnsanlar, benim çekingen olduğumu bile zanneder, aslında sadece çok seçiciyimdir. Kendimden bahsetmem, kim olduğumu, ne yaptığımı, profilimi gözler önüne dökmem. Bir sekilde beni keşfettikleri anda hep şaşırırlar. Sıkça yaşadığım bir durumdur bu. Katalogumda kendimle ilgili su cümleyi yazdım; bir antitezimdir, kültür dısı, cesaretli, tutkulu ve söndürülmemiş...

Alman eğitiminden nasıl etkilendiğinizi düşünüyorsunuz?

İnsanın kişilik gelişimi 'doğası' ve 'çevresi' olarak iki baslık altında incelenir. Benim gençlik yıllarım Almanya'da geçti ve bulunduğum ortam beni her yönden besledi; zihinselliği, derinleşmeyi ve içe dönmeyi öğretti. Kendilik farkındalığı ve bilinçliliği vurgulayan ortamın içinde büyümek çok zorlayıcı gibi gözükse de bunun ne kadar doğru bir yönlendirme olduğunu bugün daha da iyi anlıyorum. Sahip olmak üzerine değil var olmak üzerine vurgusunu yapan bir cevrede büyüdüm.

En son 8-30 Mart tarihleri arasında sanatseverlerle buluşan 'Kaos ve Düzen' adlı serginizle gündeme geldiniz. Serginiz nasıl geçti, ilgi nasıldı, eserlerin ne kadarı satıldı?

Sergi çok iyi geçti gelenler ve açılıştan sonra gelenler çok başarılı olduğunu ve çok etkilendiklerini ifade ettiler. Eserlerin yüzde 80 i satıldı, çok büyük ebatlarda resimler olmasına rağmen... Ben bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Hayatta iki trajedi vardır; birisi aradığını bulamamak, diğeri de bulmaktır. Hayat çok ironik ve bence asıl önemli olan onu yürümek ve yola devam etmektir.Her şeye rağmen...

Bu sergide yer alan 70 eseri hazırlarken son iki yıldır bir psikiyatr olarak yaptığınız gözlemlerin sonucunda doğduğunu söylüyorsunuz, bunu biraz açar mısınız, neler gözlemlediniz ve ortaya nasıl eserler çıktı? En sık karşılaştığınız tepki ve soru ne oldu?

En sık karsılaştığım soru; "Kaç tane kişiliğiniz var sizin" sorusu oldu. Evet benim alter egolarım var diye cevap vermekle yetindim. İzleyicinin onlarca soyut resmin içinde bir anda bir gemi görmesi ve nedenini anlayamaması veya bir anda bir seri yüz çalışmalarıyla karşılaşması bu soruyu uyandırıyor. Gemi; örneğin benim bu sergi için hazırladığım son resimlerden biri. Escape serisinin ilki, bu seride. Escape iki ve üçte gökyüzünü resmeden eserler ve gökyüzü bir metafor niteliği taşıyor. Çünkü artık yeni bir çevreye gitmenin zamanı geldiğini düşünüyorum kendim için. Aslında bu sergiyi bir roman gibi okumalı, öyküsü var ve benim öznel deneyimlerimle ilişkili..

Müzelerde veya daimi koleksiyonlarda eserleriniz var mı?

Harvard Vakfı'nın daimi koleksiyonuna eserimi verdim.

Sizi yakından takip eden, her serginizden eser alan koleksiyonerler var mı, varsa kimler, isim verebilir misiniz?

Erdoğan Demirören, Hüsnü Güreli, Mustafa Taviloğlu, Serdar Bilgili ve Bilgili Ailesi, Hüsnü Özyeğin, Belma Simavi, Ali Koç, Nilgün Şensoy, Servet Koçak, ve Berk Ekşioğlu su an için anımsadığım isimler...

Bundan sonra sanatta nasıl bir yol izleyeceksiniz, ne tarzda, ne tür eserler yaratmayı düşünüyorsunuz, bir planınız var mı?

Bu yolun beni nereye götüreceğini kestiremiyorum, bir sörfçü gibi yasıyorum hayatımı. Yolumu belirleyen, nereye varmak istediğim değil, yolu belirleyen dalgalardır, rüzgardır. Ben kendimi ve yaptıklarımı sürekli yeniden keşfediyorum bu çok heyecan verici bir yol. Daha somut bir cevap vermem gerekirse; bir an evvel escape serisini tamamlamak üzere tekrar tuval üzerine yağlıboya çalışmaya başlayacağım. Başarılı bir fotoğrafçı arkadaşımla 'I Spy' adlı sergi projesi üzerine çalışıyoruz. Ayrıca atölyemde bir yıl evvel başlamış olduğum ama tamamlayamadığım light art üzerine biraz yol almak istiyorum ve zamansal olarak uygun olursam değerli bir arkadaşımın heykel atölyesinde biraz eğitim almak üzere onun çırağı olarak ise gireceğim. Çarşamba günleri, hastanede tek izinli olduğum gün.

Hayaliniz plastik cerrah olmakmış ama olmamış, neden bu hayalinizden vazgeçtiniz, pişmanlık duyuyor musunuz?

"Her seçim birer kaybediştir" der Pascal. Ama seçmeden kazanamıyorsunuz, bir şeyi seçmeden başaramıyorsunuz. Diğer yolu gitseydim daha mutlu olurdum diye düşünmedim, bu tarz düşünmeyi işlevsiz buluyorum, keskem olsaydı plastik cerrahiye dönerdim. Hayat, yasarken basınıza gelen şeydir. Asıl yetenek hayatı hangi koşulda olursa olsun, en anlamlı, size en uygun biçimde sekilendirmek, bunun için çaba harcamak. Bu kadar inisiyatifin, bireyin elinde ve imkanı dahilinde olduğu inancındayım. Doğru ve yanlış ayrımına inanmıyorum.

Ressamlık ile doktorluk birbirini olumlu veya olumsuz etkiliyor mu?

Resim benim için aynı zamanda bir tutku, metafizik, kosmoloji, müzik ve filosofi ve sagaltım ve yasama tarzımın bir parçası. Benim lost paradise'ım. Doktorluk ve sanat birbirini besliyor, doktor olmam beni sanatsal alanda özgür bırakıyor ve kreatif kılıyor. Aynı şekilde resim, benim için bir dinlenme bir meditasyon dönemi, zihnim resim yaparken duruyor ve bu en faydalı tarafı. çimi resme döküyorum ve boşalıyor. Resim beni rahatlatıyor, bu mesleki açıdan beni dirençli ve güçlü kılıyor. Psikiyatri yorucu ve yıpratıcı bir alan olsa da aynı zamanda çok da doyurucu olabiliyor. Profesyonel anlamda insanlarla kurduğunuz ilişkinin değeri ve yoğunluğu biçilemez...

Bir röportajınızda "sadece bir şey değil, birçok şey olun" diyorsunuz, siz de öyle yapıyorsunuz, doktorsunuz, ressamsınız, essiniz, annesiniz... Eş ve anne Rahşan Düren'den biraz söz edebilir miyiz? Mete Düren ile tanışmanız ve evlilikle sonuçlanan süreci biraz anlatır mısınız?

Tıp fakültesinde öğrenciyken tanıştım esimle ve beni çok etkiledi; başarısıyla, çok yönlülüğü, mütevaziliği ve sıcaklığıyla... Mete çok zeki ve seçici bir insandır, bir multi tasker'dır, yaptığı her isi mükemmel yapmak uğruna çok çalışır ve her şey elinden kolayca gelir. O da tek bir şeyle mutlu olamaz, yeniliği sever, çabuk sıkılır, kendisini zorlar ve sürekli büyümek isteyen bir insandır. Hayatında spor, yöneticilik, müzik son zamanlarda da golf ve sanat vardır.

Mete Bey, aynı zamanda meslektaşınız, meslektaşla evli olmak nasıl bir şey?

Meslektaşımla evlenmeyi seçmedim ben, Mete bana benzer; arayışları, hedefleri, yetinmemesi, sürekli bir adım ileri gitme isteği beni etkilemiştir. Ve asıl önemli olan bana da bütün bu özgürlüğü ve olanakları sağlar, tutmaya çalışmaz, gelişmemi ister, büyümemi, teşvik eder, onaylar.

Esiniz Mete Bey, eski Beşiktaş yöneticilerinden, futbol tutkunu biri, sizin futbola ilginiz nasıl? Esinizle maçlara gider misiniz, televizyonda maç izler misiniz?

Yöneticiyken Mete giderdim maçlara ama ben futboldan uzak bir insanım, fanatizmim yok, zaten maçlarda kitap ve metin okurdum. Maçlarda çok keyif aldığım bir durum, insanların heyecanını izlemekti ve bu coşkunun bir parçası olmaktı.

Futbola uzak olduğunuzu söylüyorsunuz, peki futbol tutkunu olan bir esle yasamak nasıl, sıkıntı yasıyor musunuz, bu yüzden doğan sıkıntıları nasıl astınız?

Ben onun bu ilgisini teşvik ediyorum. Bence yapılması gereken bu ve asla sıkıntı yaratmamıştır. Mete için futbol neyse benim için de resim öyledir.

Esinizin futbol dışında hobileri var mı?

Mete çok iyi bir piyanisttir ve birden çok enstrüman çalar. Zamanı daha fazla olduğunda kompozisyon yapar, emprovize eder...

Simdi anne Rahşan Düren'e gelelim; 8 yıl önce anne olmuşsunuz, çocuk yapmaya nasıl karar verdiniz, genelde meslek sahibi kadınlar "önce kariyer" der ve anne olmak ikinci plana itilir. Siz kariyer isini halledip mi anne oldunuz?

Aksine önce çocuklarımla ilgilendim sonra kariyerimi yaptım ve diğer ilgi alanlarımla uğraştım. Simdi hepsi birlikte bu hayatın bir parçası. Birlikte büyüyoruz. Yurtdışı eğitim planlarıma onları da katıyorum. Benim gibi bir gezgin olmalarını istiyorum.

Bir çocukla yetinmeyip ikincisini yapmışsınız, doktorluk, kariyer, ressamlık derken bunların üzerine iki çocuk da eklenince bir kadının yasamı nasıl olur, biraz anlatır mısınız?

Bu bir timing meselesi. Her şeye yetişebildiğimi düşünüyorum. Sadece anne olamazdım, onlar için de faydalı olacağını düşünmüyorum Ben kendimi onların mentoru, ilham aldıkları kişi, onları yönlendiren ve destekleyen bir kişi olarak görüyorum. Çok da disiplinliyimdir ve yaşantılarında başarılı olmak istiyorlarsa bu yetiyi geliştirmeleri gerekir diye düşünüyorum.

Çocuklarınızın, annelerinden gerekli ilgiyi, bakımı, zamanı, sevgiyi aldığına inanıyor musunuz yoksa bu konuda "keske"leriniz var mı?

Çocuklarım yeterince ilgi ve sevgi alıyor mu onlara sormak gerekir. Bu ihtiyaç kişiye özgündür ama ben onların ihtiyaçlarına ayak uydurmaya çalışıyorum, doymalarını sağlıyorumdur umarım...

Çocuklarınız tıbba ve sanata ilgisi nasıl, hangisi ağır basıyor?

Şimdiden onları koşullandırdım; doktor olun ve başka bir şey daha, yönetmen, mimar, ressam, neyse... Paralel bir hayat kurmaları gerekiyor, asla tek bir yol değil...

Tıpta, sanatta ve özel hayatta çok başarılısınız ve üstelik çok güzel bir kadınsınız... Güzel olmanın avantajlarını yasadınız mı, güzelliğinizi kullandığınız oldu mu?

Zeki olmak, çekici olmak ve gizemli olmak ve bunun üstüne bir de güzelseniz bu kombinasyon vazgeçilmez kılar insanı. O yüzden kadın dışına verdiği önem kadar beynine, gelişimine, entelektüel birikimine yoğunluk vermesi gerekiyor . Beyin, dünyanın en seksi şeyi... Sizi sadece dış görünüşünüzle değerlendiren insanlar elbette oluyor ve bu zaman zaman problem yaratabiliyor ama diğer tamamlayıcı şeylere sahipseniz o zaman kişiliğiniz her şeyin önüne geçebiliyor.

Güzelliğinizi nasıl koruyorsunuz, spor yapar mısınız, cilt bakımınızı nasıl yaparsınız, diyet yapar mısınız, size özel güzellik sırlarınız var mı?

Ormanda koşmayı severim, arada bir golf oynamayı ve denizde yüzmeyi... Pilates, yoga gibi şeyler bana suni geliyor. Bu aralar kite surfing'e merak sardım.

Modayla aranız nasıl, modayı yakından takip eder misiniz, marka tutkunluğunuz var mıdır?

Moda benim gençlik yıllarımdan beri tutkumdur. İnsan bir ortama kıyafetiyle girer kişiliğiyle çıkar. Moda ve giyim, insanın kendisini sunma seklidir, iyi bilmek gerekir. Benim favori tasarımcılarım vardır, bu bir ara Christophe Decarnin, su an Olivier Rousteig Balmain için koleksiyon yapan tasarımcılar, Isabel Marant ve Chloe de Phoebe Philo koleksiyonlarına bayılırdım. Ve bu aralar Hedi Slimane ve Saint Laurant... Kısaca Fransız moda evlerini seviyorum.

Birçok kadın gibi sizin de ayakkabı ve çanta tutkunuz var mı, yoksa onların yerini sizde başka tutkular mı alıyor?

Çanta ve ayakkabı tutkum ve koleksiyonum yok ama modayı iyi takip eden bir insan olarak hepsinden fazlasıyla var. Son yıllarda isimde ve dışarıda daha rahat edebileceğim şeylere yöneldim. İste giyebilip sonra bir yemeğe çıkabileceğim kıyafetler seçiyorum. Vaktim yok davetlere katılmaya ve çok da sıkıcı buluyorum. Modayı severim ama edebiyata, mimariye de çok ilgim var ve su aralar sürekli nörobilim kitapları okuyorum. Tutku beslemediğim hiçbir şeyi yapmam.

Tatillerde nerelere gidersiniz, aile tatillerin yanı sıra esinizle bas basa tatillere çıkar mısınız, tercihleriniz nereleri olur?

Şehir tatillerinden sıkılır oldum, o yüzden New York, Londra, Paris, beni yoruyor. Dinlenmek, yeni insanlar, ortamlar, doğalar, dünyalar görmeye ihtiyacım var. O yüzden Afrika ve Asya..

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.