
'Emlak sektöründe öncüyüz'

'Emlak sektöründe öncüyüz'

Gülesin Alp Sönmez, 13 yıl önce emlak sektörüne girip, kendi şirketini kuran başarılı bir iş kadını. Psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanında üniversite eğitimi almasına rağmen emlak sektörünü seçen Sönmez, ‘Homeline Gayrimenkul’ adlı şirketiyle, özellikle Acarkent ve Beykoz Konakları’nda söz sahibi olmuş. Bu iki lüks projedeki konutların alım-satımı ve kiralamasında en çok tercih firmalardan biri haline gelen Homline Gayrimenkul’ün bu başarısını kurucusu Gülesin Alp Sönmez’den dinledik.
Önce sizi ve firmanızı biraz tanıyabilir miyiz?
Gülesin Alp Sönmez: 1972 yılında Malatya’da doğdum. Kadıköy Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünü kazandım. Okuldan sonra başka işlerde çalıştım ve sonra kardeşimle beraber Homeline Gayrimenkul’ü kurdum. 13 yıldır Acarkent ve Beykoz Konakları projesinde başarılı bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Benim şirketim Türkiye’de hiçbir kurumsal firmanın arkasına sığınmayan yüzde 100 müşteri memnuniyetine dayalı hizmet veren butik emlak anlayışının öncülerinden olan birkaç firmadan biri.
İş hayatına girmeniz ve emlak sektörünü seçmeniz nasıl oldu?
Sönmez: Üniversiteden mezun olduktan sonra tekstil, turizm gibi bazı sektörlerin pasif pazarlama bölümlerinde çalıştım. Ancak bu alanlar kabiliyetimi ve iletişim gücümü kullanabileceğim yerler değildi. 1999’da gayrimenkul sektöründe çalışmaya başladım. İki yıl kurumsal bir firmada çalışıp tecrübe kazandıktan sonra kendi şirketimi kurdum. Kendi mesleğimi hiçbir zaman yapmadım. Ancak mesleğimin bana kazandırdığı öğretileri iş hayatımda uygulamakta oldukça başarılı oldum.
Emlak sektörünün bugününü ve yarınını nasıl görüyorsunuz?
Sönmez: İnşaat sektörü Türkiye’nin lokomotifidir. Buna bağlı olarak Türkiye’de enflasyonist bir ortam olmadığı için gayrimenkul sektörü şu anda en çok kazandıran yatırım aracı haline gelmiştir. Gayrimenkul fiyatlarının hızla artışı sadece yurtiçindeki talebe bağlı olmayıp yurtdışı yatırımcılarının da büyük ilgi göstermesiyle olmuştur. Bunun dışında uzun vadeli konut kredileri insanların konut edinmelerine inanılmaz katkıda bulunmuştur. İstanbul başta olmak üzere yurtdışı kaynaklı yatırımcılar inşaat kalitemizin yüksek olması ve ülkemizin coğrafi yapısı sebebiyle Bodrum, Marmaris, Antalya gibi turistik bölgelerimize de yatırım yapıyorlar. Buda ülkenin yurtdışında daha fazla tanınıp kredibilitesini yükseltiyor.
'Emlak sektöründe öncüyüz'

Bu sektörde kadın olmanın avantaj veya dezavantajları nelerdir?
Sönmez: İş dünyasında güçlü olduğunuz takdirde kadın olmak her zaman avantajdır. Çünkü kadının önsezilerinin, analiz yeteneğinin ve iletişim gücünün yüksek olması onu ön plana çıkarır. Sektörde başarı yakalamamda üç önemli faktör var, bunlar; bölgemi iyi tanımak, duygusal zekamı kullanmak ve müşterilerimle empati kurmak...
Sosyal sorumluluk projeleriyle aranız nasıl, herhangi bir dernek veya vakfa üye misiniz?
Sönmez: Yoğun iş hayatımdan ötürü hiçbir derneğe üye değilim. Ancak bazı dostlarımın yönetimindeki dernek ve vakıfların çeşitli okazyonlarına katkı amacıyla iştirak ediyorum. Ülkemiz insanının karakteristiğinde yardımlaşma olgusu yüksektir. Serbest piyasa koşullarında bazılarımız çok iyi şartlarda yaşarken, bazılarımız da son derece mütevazı hatta alt sınırlarda yaşarlar. İşte bu tür yardımlaşma kurumlarının Türkiye’deki sosyal ve ekonomik dengenin sağlanmasında bir emniyet sibobu görevi gördüğünü düşünüyorum. Otokontrollü, kurumsal niteliği ve organizasyon kabiliyeti yüksek olan dernek ve vakıfların doğru zamanda doğru insanlara daha iyi ulaşabilir. Bu durumda bu kurumların tanıtımının ve kalkınmasının ön plana çıkması gerekir. Böylece ihtiyaçlı vatandaşlarımızın bu kurumlara daha ivedi bir şekilde ulaşması sağlanır. Ben bir iş kadınıyım. Eşleri işadamı olan kadınlar bu derneklerde çalışmalar yapıyor. İşte bu kadınlara aktif yardımlaşma hayatında et kin kılmak bu vakıf ve dernekler sayesinde olur. Dernek ve vakıfların etkinliklerine olabildiğimiz kadar katkıda bulunalım ki ihtiyacı olanlara daha fazla yardım etmiş olalım. Her şeyi devletten beklemek doğru değildir.