
Şüphesiz şimdilerde hayatının en farklı hatta belki de en özel dönemini yaşıyor İrem Helvacıoğlu. Hamileliğinin sekizinci ayında ve eşi Ural Kaspar ile birlikte minik kızlarına kavuşacakları günü büyük bir keyifle bekliyorlar; bu bekleyiş sürecini merak, heyecan ve büyük bir şükürle geçirdiğini söylüyor İrem Helvacıoğlu ve “İçimde büyüyen bir canı hissetmek tarifsiz bir duygu” diye de ekliyor. Hamileliğinin sonuna yaklaşırken İrem Helvacıoğlu’nun bu tatlı heyecanına biz de ortak olalım istedik; kendisiyle yaşamının bu en özel anlarını konuştuğumuz özel bir röportaj ve yıllar sonra bile geriye dönüp bakınca gülümseyerek hatırlayacağı keyifli bir fotoğraf çekimi gerçekleştirdik.
Röportaj: İrem Orhan
Fotoğraf: Mert Güner
İrem Orhan: Bebeğinizi kucağınıza almayı heyecanla beklerken bu duygunun size hissettirdikleri hakkında neler söylersiniz?
İrem Helvacıoğlu: Hayatımın en özel dönemini yaşıyorum diyebilirim. İçimde büyüyen bir canı hissetmek tarifsiz bir duygu. Merak, heyecan, şükür ve biraz da tatlı bir kaygı hepsi bir arada. Kızımızı kucağıma alacağım anı düşündükçe çok heyecanlanıyorum, içim kıpır kıpır oluyor. Yani mutluluk, merak, telaş hepsi karışık ama çok tatlı bir dönem. Onu koklamayı, ona dokunmayı, gözlerine bakmayı sabırsızlıkla bekliyorum. Her geçen gün daha çok heyecanlanıyorum, çok az kaldı ve sanki zaman ilerlemiyor gibi.
İ.O: Gördüğümüz kadarıyla güzel bir hamilelik süreci geçiriyorsunuz, bizim dışarıdan bakınca gördüğümüz o. Ama her şey bu kadar güzel mi geçti? Zorlandığınız anlar da oluyordur değil mi?
İ.H: Enerjim başta yoğun mide bulantısı yüzünden çok düşüktü ama sonrasında inanılmaz bir enerji geldi gezdim, dolaştım, eğlendim, tüm anların keyfini çıkardım ta ki, geçirdiğim talihsiz kazaya kadar… Bu durum beni her ne kadar etkilese de, yok sayarak keyifli zamanlar geçirmeye devam ettim. Şimdi neşem var ama heyecanım daha fazla, tabii biraz ağırlaştım artık.
“Kızımızı kucağıma alacağım anı düşündükçe çok heyecanlanıyorum, içim kıpır kıpır oluyor. Yani mutluluk, merak, telaş hepsi karışık ama çok tatlı bir dönem.”
“Ural ile yollarımız kesiştiğinde hayatımda doğru insana rastladığımı hissettim. Onun kalbi, değerleri ve bana hissettirdikleri evlilik kararını kolaylaştırdı.”
“Hayatımdaki ilk dönüm noktası oyunculuk için İstanbul’a gelmekti. Şimdi ise hayatım kızımla birlikte yeni bir dönüm noktası yaşayacak ve ben bunu sabırsızlıkla bekliyorum.”
“Oyunculuk çok enteresan bir yol. Devamlı ilerliyorsun ama o yolun sonu, ucu bucağı yok gibi hep keşfetmen gerekiyor, yeni bir şey öğrenmen, yeni insanlar tanıman yeni bir dünya araman gerekiyor.”
İ.O: Siz göz önünde biri olarak attığınız her adımda yorum ve eleştiriler alanlardansınız. Bu denli tanınır olmakla ilgili yaşadığınız sıkıntılar oluyor mu yoksa artık bunu hallettiniz mi?
İ.H: Yapılan olumlu eleştirileri daha çok görmeye çalışıyorum, bazen insanlar çok acımasızlaşabiliyor ama ben de insanım sonuçta hele ki şu an daha hassas bir dönemdeyim, ister istemez sinirlenip üzülebiliyorum. Ama yanımda olan insanları görünce de mutlu oluyorum.
İ.O: Diğer yandan şimdi anne olduğunuzda da muhtemelen ‘nasıl daha iyi anne olabileceğinize yönelik’ yorumlar yağacaktır. Bu konuya ya da genel olarak aldığınız diğer eleştirilere ne kadar açıksınız?
İ.H: Herkesin deneyimleri farklı bu hayatta ve bence annelikte de öyle. Birbirinden farklı insanlar hayatlarında ilk defa yaşadıkları annelik deneyimlerini elbette paylaşabilir, bu da onun doğrusudur ama sanki zorunlu ve yapılması gereken bir şeymiş ya da karşısındaki kişiye yanlış bir şey yapıyormuş gibi hissettirerek yapmamalı. Bir kişinin doğrusu başka bir kişiye doğru gelmek zorunda değil, o yüzden fikir vermekle eleştirmek konusunu ayırarak dinliyorum.
İ.O: Özel hayatınızda ya da kariyerinizde şimdiye kadar aldığınız ağır bir eleştiri oldu mu hiç?
İ.H: O kadar çok ki ama aklımda tutup da kendimi yıpratmaya izin vermemeye çalışıyorum.
İ.O: Peki hayatınızda dönüm noktası sayabileceğiniz bir olay var mı?
İ.H: İlki oyunculuk için İstanbul’a gelmekti, şimdi hayatım kızımla birlikte yeni bir dönüm noktası yaşayacak ve ben bunu sabırsızlıkla bekliyorum.
İ.O: Oyunculuk kariyerinizle ilgili yolun tam olarak neresinde görüyorsunuz kendinizi?
İ.H: Oyunculuk çok enteresan bir yol. Devamlı ilerliyorsun ama o yolun sonu, ucu bucağı yok gibi hep keşfetmen gerekiyor, yeni bir şey öğrenmen, yeni insanlar tanıman yeni bir dünya araman gerekiyor. O yüzden neresinde olduğumu benim söylemem pek mümkün değil gibi görünüyor.
İ.O: Kendi doğrularına sıkı sıkıya bağlı biri misiniz yoksa değişime daha esnek mi yaklaşırsınız?
İ.H: Konuya göre değişiyor diyebilirim. Bazı konularda esnemek istesem bile olmuyor gibi ama özellikle işim konusunda esnemem gerektiğini biliyorum.
İ.O: “Şu konuda çok değiştim” diyeceğiniz bir özelliğiniz var mı?
İ.H: Sanırım artık daha sakinim ve plansızca oradan oraya savrulmadan ayakları yere daha sağlam basan biri olmaya gayret ediyorum.
İ.O: Yaratıcılığınızı neler besler, nelerden ilham alırsınız?
İ.H: Her yerden… Yani bazen bir söz bazen okuduğum bir kitabın sayfasındaki cümle bazen rüyalarım hayal gücüm hiç durmuyor ve bunu paylaşmayı çok seviyorum çünkü daha da çoğaldığını düşünüyorum.
“Ailemin bana öğrettiği en güzel şey, insanları sosyal ya da toplumsal kimlikleriyle değil, kalpleriyle tanımam gerektiği bilinci oldu.”
“En baskın karakter özelliğim kararlılığımdır. Bir şeyi kafama koyarsam mutlaka sonuna kadar giderim.”
“Bence evlilik, aynı yolda yürümeye karar verip bir arada birbirinin ayağına basmadan ilerlemeye çalışmak, düştüğünde kaldırabilmek ve bunu eğlenceli bir yola çevirmektir.”
İ.O: Oyunculuk yapmıyor olsaydınız ne yapardınız?
İ.H: Geçen gün ev eşyalarıyla ilgili bir şeyler yaparken ablamla konuşup; ‘mimarlık mı okusaydık’ dedik, gülüştük. Tabii o işin esprisi ama psikolojiye ve sosyolojiye hep bir ilgim oldu ama bunları yapar mıydım bilmiyorum.
İ.O: Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
İ.H: Babamın mesleği dolayısıyla çok şehir gezdik. Bu yüzden çok sosyal ve meraklı bir çocuktum. Dedem ve anneannemlerin bahçeli evleri vardı, yazları onlara giderdik. Dedem beslediği hayvanlarla çok büyük bir bağ kurardı, o yüzden hayvan sevgim onunla aynı. Ben de çocukluğumu ağaç tepelerinde hayvanlarla koşarak, oyunlar oynayarak geçirdim.
İ.O: Ailenizden öğrenip çocuğunuza da aktaracağınız en önemli değer ne olur?
İ.H: Bence bana en güzel öğrettikleri şey insanları sosyal ya da toplumsal kimlikleriyle değil, kalpleriyle tanımam gerektiğini öğretmeleri oldu.
İ.O: Bu her zaman her durumda güçlü olma halinizi neye bağlıyorsunuz?
İ.H: Ailem çocukluk çağlarımdan bu yana her zaman yanımda oldu ve bana her ne olursa olsun yapabileceğimi söyledi. Bu çok güçlü hissettiren bir duygu. Her durumda yalnız olmadığını bilmek güzel.
İ.O: En baskın karakteristik özelliğiniz nedir?
İ.H: Kararlılığımdır. Bir şeyi kafama koyarsam mutlaka sonuna kadar giderim.
İ.O: Arkadaş çevreniz nasıl insanlardan oluşuyor?
İ.H: Çok az sayıda yakın arkadaşlarım var çünkü yakınımdaki insanların arkadaş kelimesinin hakkını verecek, sırtımı yaslayabilecek kadar güveneceğim insanlar olması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden paylaşımlarımızın kalpten olduğuna inanıyorum.
İ.O: 2024 yılında Ural Kaspar ile evlendiniz. Evlilik kararınızı kolaylaştıran şey neydi?
İ.H: Ural ile yollarımız kesiştiğinde hayatımda doğru insana rastladığımı hissettim. Onun kalbi, değerleri ve bana hissettirdikleri evlilik kararını kolaylaştırdı.
İ.O: Evlilik sizin için ne anlama geliyor?
İ.H: Bence evlilik, aynı yolda yürümeye karar verip bir arada birbirinin ayağına basmadan ilerlemeye çalışmak, düştüğünde kaldırabilmek ve bunu eğlenceli bir yola çevirmektir. Sevgi, güven ve saygı varsa, gerisi zaten kendiliğinden geliyor.
İ.O: Aşk sizi nasıl etkiliyor?
İ.H: Aşk beni besleyen bir şey. Daha üretken, daha huzurlu, daha dengeli oluyorum.
İ.O: Sağlıklı beslenme ve spor hayatınızda nerede duruyor?
İ.H: Hamillikten önce de sağlıklı beslenmeye çalışıyordum ama özellikle bu dönemde daha çok dikkat etmem gerektiğini biliyordum o yüzden bir süre annemlerin yanına gidip daha sağlıklı ve lezzetli yemekler yedim, yaz aylarında olduğumuz için yüzmeye gayret gösterdim ama boynumdaki sakatlık nedeniyle doğum sonrasına kadar bu tarz aktivitelere veda etmek durumunda kaldım.
İ.O: Hamilelikte en çok yediğiniz şey ne oldu? Ya da hiç yiyemediğiniz bir şeyler oldu mu?
İ.H: En çok erik, börülce, pancar ve karpuz yedim. Ama özellikle erik ekşi ve sulu sulu aşırı hoşuma gidiyordu. Yiyemediğim bir şey olmadı ama ilk zamanlar bir süre yemek yeme düşüncesi bile beni aşırı olumsuz etkiliyordu.
İ.O: Sona doğru yaklaşırken; şimdi bir dilek dileme hakkınız olsa ne dilerdiniz?
İ.H: Olumsuz olan tüm düşüncelerin yok olmasını, böyle bir düşünme şeklinin dahi imkansız olabilmesini dilerdim.
İ.O: Yakın vadede sizinle ilgili neler bekliyor bizi?
İ.H: Bu şuan benim için de çok büyük bir merak konusu çünkü hayatımı olumlu anlamda değiştirecek bir güzellik geliyor.