Gizem Karaca; Bir Can Yaratıyor Olmanın Verdiği Hissiyat Paha Biçilmez

Neşeli, eğlenceli ve sempatik halleriyle her daim enerjisine hayran olduğumuz oyuncu Gizem Karaca ile ilk bebeğini kucağına almaya gün saydığı şu günlerde, Anneler Günü’ne özel bir buluşma gerçekleştirdik.

Gizem Karaca; Bir Can Yaratıyor Olmanın Verdiği Hissiyat Paha Biçilmez

Röportaj: İrem Orhan

Fotoğraf: Gökay Çatak

Styling: Semih Demir

Saç: Mehmet Türkibiş

Makyaj: Pelin Pehlivanoğlu

Mekan için Göçmen's Ranch'e teşekkür ederiz.


Henüz 7 yaşında bir çocukken ailesiyle birlikte Amerika’ya taşınıyor Gizem Karaca ve Türkiye’de başladığı ilkokula, Florida’da devam edip, Kanada’da bitiriyor. 16 yaşındayken İstanbul’a dönüyorlar ve lise hayatını İstanbul’da tamamlıyor. 2010 yılında ise İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü kazanıyor ve kariyerinde yeni bir yolculuk başlıyor. Bir sonraki yıl 2011’de ise hayatı bambaşka bir dönemece giren Karaca, Miss Turkey güzellik yarışmasına katılıyor, oradan ikincilik elde ediyor. 2012 yılında yayınlanan ‘Eve Düşen Yıldırım’ adlı diziyle ilk başrolünü oynuyor ve oyunculuk kariyeri şekillenmeye başlıyor. 2017 yılında iş insanı Kemal Ekmekçi ile nikah masasına oturan Gizem Karaca, aynı yıl İstanbul’dan ayrılarak o günden bugüne Ege’de doğa ile iç içe bir hayat yaşıyor. Şimdilerde ise ilk bebeğini kucağına almanın heyecanı içinde, ona kavuşmaya gün sayıyor. At binmeyi seviyor, resim yapıyor, yeni olan ne varsa denemekten çekinmiyor; “Değişim, hayatımın çocukluğumdan beri önemli bir parçası, bu yüzden asla adapte sorunu yaşamam” diyor. Anneler Günü vesilesiyle İstanbul’da olduğu bir anda Zekeriyaköy’de çok sevdiği ve burada olduğu zamanlarda sıkça at binmeye gittiği bir at çiftliğinde bir araya geldiğimiz Gizem Karaca ile annelik telaşı, özel hayatının bilinmeyenleri ve en yeni hayallerini konuştuğumuz keyifli bir röportaj ve her anı özel karelerle dolu bir çekim gerçekleştirdik. 



“Hayatımda ruhuma ne iyi gelirse onu yaptığım bir dönemdeyim. Hayatım boyunca hep bir şeylere dikkat etmek zorunda kalmaktan sıkıldığımı fark ettim ve akışına bıraktım.” 


İrem Orhan: Şüphesiz hayatınızın en farklı belki de en özel dönemini yaşıyorsunuz; bebeğinizi kucağınıza almayı heyecanla beklerken bu özel duygunun size hissettirdikleri hakkında neler söylersiniz?

Gizem Karaca: Haliyle hayatımda yeni bir bölüm açıldı. Bir kadın olarak ne kadar güçlü ve değerli olduğumu bana hatırlattı. Bir can yaratıyor olmanın verdiği özel hissiyat paha biçilmezmiş. Artık günümüzde her şey çok ulaşılabilir ve olağan olduğu için yaşayacak ‘ilk’ kalmadı gibi geliyor bazen. Beni bu ara en çok meşgul eden ve her an heyecanlanmamı sağlayan şey, her an yaşadığım ‘ilk’ler ve bedenimde, ruhumda ve hayatımda birçok şeyin yeniden şekilleniyor olması en büyük heyecan. İnsanı ayakta

tutan şey bu değil midir zaten?


İ.O: Anneler Günü yaklaşıyorken annenize buradan bir mesaj iletmenizi istesek, neler söylersiniz?

G.K: Annem şu an bunu okuyorsan ki, kaçırmazsın biliyorum. Benim bugünlere sapasağlam ve kararlı bir şekilde gelmemi sağlayan canım şefkatli annem, sana çok çok teşekkür ederim, seni çok seviyorum. Tüm anneler kutsaldır. Çocuk annesi olsun pati annesi olsun. Annelik bir duygu bir içgüdüdür. Tüm annelerin günü kutlu olsun.



“Bir can yaratıyor olmanın verdiği özel hissiyat paha biçilmezmiş. Beni bu ara en çok meşgul eden ve her an heyecanlanmamı sağlayan şey bu.”


İ.O: Gördüğümüz kadarıyla güzel bir hamilelik süreci geçiriyorsunuz gibi ama her şey bu kadar güzel mi geçti, zorlandığınız anlar da oluyordur değil mi?

G.K: Olmaz olur mu! Çok şükür bence rahat bir hamilelik geçiriyorum. Tabii bu benim belki her şeyi normalleştirmek gibi bir huyum var ondan da olabilir. Ama genel olarak çevremden de duyduğum kadarıyla ve dinlediğim hikayeler kadarıyla benim hamileliğim güzel geçiyor. Ama tabii içimde kopan hormonal duygu patlamalarını kimse görmüyor. Ben genel olarak duygularını çok dışarıda yaşayan biriyim. Aslında oyuncu olmanın bir faydasını hamilelik sürecimde gördüm, mesela duyguları tanımak gibi. “Ben şu an bunu yaşıyorum evet, böyle bir tepki veriyorum çünkü şu nedenle” şeklinde kendimi birçok kez sakinleştirdim. Duygusal, komik anlarım oluyor tabii ama günün sonunda “Gizem bunu da şu an canlandırdığın bir karakter gibi düşün” diyorum kendime ve rahatlıyorum. Bu arada rahatlatamadığım bazı anlar da var tabii o da bedenimdeki değişikliklerden dolayı ödem, kilo ve kocaman göbeğin verdiği dengesizlik. Ama çok az kaldı, bir arkadaşım bana demişti ki; “Evren nasıl bir güç veriyorsa sonradan her şeyi unutuyorsun, sadece iyi taraflarını hatırlıyorsun.” Bakalım göreceğiz.



İ.O: Siz göz önünde biri olarak attığı her adım iyi ya da kötü yorum/eleştiri alanlardansınız. Bu denli tanınır olmakla ilgili yaşadığınız sıkıntılar oluyor mu yoksa artık bunu hallettiğiniz dönemlerde misiniz?

G.K: Tam da dediğiniz gibi bu durumu hallettiğim dönemdeyim artık. Ben yaklaşık 15 sene önce bu sektöre oyunculukla başladığım için artık genç kızlığımın bir parçası oldu ve bu hayat benim yaşam tarzım oldu zaten. O yüzden artık fark etmiyor. İyi ve kötü eleştiri/yorum bunlar zaten normalim.


İ.O: Her zamanda iyi yorumlar söylenmiyor ya, sosyal medya bu, eleştiri kültüründen besleniyor; gelen kötü yorumlarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

G.K: İnsanımız bayılıyor klavye delikanlılığa ne diyeyim. Okuyorum ve gülüp geçiyorum. Bana ulaşabilmek o kadar kolay değildir. Beni üzebilmek ve kırabilmek de ayrıca... 


İ.O: Peki, hayatınızda dönüm noktası sayabileceğiniz bir olay var mı?

G.K: Yaşadığım tam bu an, bu olay.


İ.O: Sosyal medyada da son derece aktifsiniz, özel projeler ve işbirlikleri yapıyorsunuz kariyeriniz bu yöne doğru hızla evriliyor mu? Ama aynı anda oyunculuk da devam edecek değil mi, onu bırakmak gibi bir durum söz konusu değildir?

G.K: Oyunculuğu hayatımın sonuna kadar bırakabileceğimi sanmıyorum. Şimdi bile dönüşüm için sabırsızlanıyorum. Sosyal medyada aktif olmak zaten artık farz oldu gibi bir şey. Tabii ki böyle bir durakladığım dönemde orada güncel olmak ve iş birliklerine açık olmak keyifli. Neticede buna da işimin bir parçası olarak bakıyorum. Ama hiçbir zaman bir seçim yapmam bu konuda.



İ.O: Hayatta şans hep sizden yana mıydı yoksa kendi şansını kendi yaratanlardan mısınız?

G.K: Ben şanslı biriyim ve bunun farkındayım, farkında olabildiğim için şanslıyım bence. İnsanların şans sürekli kapılarını çalıyor, fark etmezsen kaçırırsın fırsatları güzellikleri. Sonrası tabii ki kendin yaratmakla devam ediyor.


İ.O: Kendi doğrularına sıkı sıkıya bağlı kolay kolay fikri değişmeyen biri misinizdir genelde? Yoksa değişim konusunda daha esnek mi düşünürsünüz?

G.K: Ben fikirleri çok değişken biriyim, en zor tarafım diyebilirim. Bu beni bazen yorsa da genel olarak ‘değişim’ hayatımın çocukluğumdan beri bir parçası, bu yüzden asla adapte sorunu yaşamam. Ama dediğim gibi fikirlerimin sürekli değişmesi beni biraz neyi ne zaman yapacağım hakkında yorabiliyor ve kararsızlığa itiyor.


İ.O: Nevi şahsına münhasır davranışlarınızla sizi tanıdık tanıyalı çizginiz hiç değişmedi. Bu denli orijinal olmak ve böyle kalabilmek çok da kolay bir şey olmasa gerek; siz bunu neye bağlıyorsunuz? Bunu nasıl sağlıyorsunuz?

G.K: Öncellikle teşekkür ederim, yetiştirilme tarzı diyebilirim. Çizgim hiç değişmedi çünkü ben hep kendi karakterimden memnun biriyim, hep mutlu ve enerjik biri olmayı tercih ettim. Durumlar şartlar ne olursa olsun hep bir şekilde özümde durmayı öğrendim.


İ.O: Son derece yaratıcı bakış açılarına sahip biri olarak; sizin gibi birinin yaratıcılığını neler besler, nelerden ilham alıyorsunuz?

G.K: Ben sürekli gözlemlemeyi çok seviyorum. İnsanları, sokakları, çocukları, hayvanları ve doğanın her parçasını. Genel olarak hep kayıttayım. Bu yüzden daha yaratıcı bakış açım olduğunu düşünüyorum. Deneyimlerimden ve çevremden duyduğum hikayelerden çok etkilenirim, çok dikkatlice dinlerim.



“Ben şanslı biriyim ve bunun farkındayım, farkında olabildiğim için şanslıyım bence. Şans insanların sürekli kapılarını çalıyor, fark etmezsen kaçırırsın fırsatları. Sonrası ise tabii ki kendin yaratmakla devam ediyor.”


İ.O: Oyunculuk sizin için derin bir tutku ama bu işi yapmıyor olsaydınız muhtemelen şu an ne yapıyor olurdunuz?

G.K: Bunu ben de hep düşünürüm ama inanın hiç aklıma gelmiyor. Sadece şundan eminim, kesinlikle yine bu sektörün parçası olurdum. Belki kamera önü değil ama daha çok yönetmenlik ve kamera tarafında olabilirdim.


İ.O: Yakın zamanda anne olacaksınız ama siz nerede nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

G.K: Benim çocukluğum Florida ve daha sonra Kanada’da geçti. Çok fazla taşınıp okul değiştirme dururum olduğu için adaptasyon sorunum olmadı ki, bence bu beni bugün en güçlü yapan şey. Çok güzel enerjik çocukluğum oldu ve dünyanın her bir yanından yabancı arkadaşlarım oldu. Bazılarıyla hala görüşüyorum hatta. Ailem benim yeteneklerimi keşfetmem için elinden geleni yaptı. O zamanlarda kararsız minik Gizem bir hafta bale hevesi öbür hafta tenis hevesini sonra diğer hafta hepsinden sıkılıp keman hevesini gerçekleştiriyordu. Benim de inandığım ve bana iyi gelen şeyin bu olduğunu bildiğim için aynen bunu sağlamaya çalışacağım çocuğuma.


İ.O: Şunu da sormadan geçmeyelim; kendi doğduğunuz ailede öğrenip çocuğunuza da öğreteceğiniz en önemli değer ne olur?

G.K: Özgürce kendini ifade etmesini istiyorum. Bana her şeyi anlatabileceğini bilmesini istiyorum. Ne olursa olsun ben her zaman onun yanında, arkasında veya önünde, neresinde olmamı istiyorsa orada olacağımı bilmesini istiyorum. Özgün olmasını ve kimsenin onu inandığı yolundan sapmasına izin vermemesini istiyorum.



“Ben fikirleri çok değişken biriyim, en zor tarafım bu diyebilirim. Bu beni bazen yorsa da genel olarak ‘değişim’ hayatımın çocukluğumdan beri bir parçası.”


İ.O: Güçlü bir yapıya sahip insanlar vardır hayatta başlarına gelen kötü şeyler bile onları mücadeleden geri koymaz, bizce siz de onlardan birisiniz; bu güçlü olma halini siz neye bağlıyorsunuz?

G.K: Teşekkür ederim, bunun fark edilmesi benim için değerli. Bunun cevabını bilmiyorum. Yani herhalde yine sürekli enerjimi ve pozitifliğimi korumaya gayret göstermem olabilir. Her daim her olaya güçlü kalamayabiliriz, bazı zamanlar yıkılırız, klişe ama doğru inandığım bir cümle var, önemli olan yıkıldığın yerden nasıl kalktığın ve devam etmeye kendini motive etmen.


İ.O: En baskın karakteristik özelliğiniz nedir?

G.K: Çevremden edindiğim bilgilere göre en karakteristik özelliğim alçakgönüllülükmüş. Ama bana göre en karakteristik özelliğim hayal gücüm ve olaylara farklı bakış açım.


İ.O: Güzel bir evliliğin içindeki biri olarak ‘evlilik’ en basit tanımıyla ne anlama geliyor sizin için?

G.K: Birbirini sıkmadan alan tanımak, birbirinden çekinmeden kendini ifade edebilmek. En önemlisi birlikte gülebilmek.


İ.O: Peki, tüm bunlar bir yana dursun, sağlıklı beslenme ve spor şu an hayatınızın neresinde?

G.K: Şu an sadece hamile pilates derslerim ve hamile masajı var hayatımda. Açıkçası ruhuma ne iyi gelirse onu yaptığım bir dönemdeyim. Hayatım boyunca hep dikkat etmek zorunda kalmaktan sıkıldığımı fark ettim ve akışına bıraktım diyebilirim. Tabii ki bebek için en sağlıklı şekilde besleniyorum ama kendi mental sağlığım için çikolatamı ve tatlımı da ihmal etmiyorum.


İ.O: Hamilelikte en çok yediğiniz şey ne oldu? Ve tabii asla yiyemediğiniz belki kokusuna tahammül bile edemediğiniz yiyecekler de olmuştur değil mi? Kilo almamak için bu süreçte yediği her kalorinin hesabını yapan kişilerde oluyor, sizin bu konuya yaklaşımınız nasıl?

G.K: En çok tatlıya düştüm ben. Her akşam bıkmadan dondurma yedim ve hala yiyorum. Bunun dışında çilek ve sade kaşarlı kuru kuru tost. Hiç kalori hesabı yapmıyorum hakkını vererek kilomu da aldım. Zaten nasıl olsa vermek için uğraşacağım için biraz daha çaba veririm diye düşündüm. Kokusuna tahammül edemediğim şeye gelince mandalina, evet çok garip gelecek ama bana tamamen balık gibi kokuyor mandalina, bol bol suyunu içtim o ayrı ama kokusuna gelince asla dayanamıyorum.



“Her daim her olaya güçlü kalamayabiliriz, bazı zamanlar yıkılırız... Klişe ama doğru, inandığım bir şey var; önemli olan yıkıldığın yerden nasıl kalktığın ve devam etmeye kendini motive etmen.” 


İ.O: Şimdi bir dilek dileme hakkınız olsa ve onu benimle paylaşmanızı istesem içinizden ne geçer? Yakın vadede hem iş hem de özel yaşantılarınız da sizinle ilgili nasıl sürprizler bekliyor bizi?

G.K: Bebeğim ve onun hayali dışında kalbimi çarptıran şeyler arasında kendi yazdığım projem ve ayrıca hazırlandığım bir proje var. İnşallah çok yakında çok güzel bir sürprizim olacak çünkü benim için de bir ilk olacak. Ben çok sabırsızım. Ve bu dönem bana çok iyi geldi. Aslında biraz detoks süreci gibi geldi. Uzaktan güzelce sakince gözlemlerimi yaptım ve önümüzdeki sezona emin adımlarla hazırım. Dilek konusuna gelince o da bende kalsın.