
TOSFED olarak yeni hedeflerinden, yönetimini devraldıkları Formula 1 pistiyle ilgili güncel planlarına kadar özel bir sohbeti paylaştık. Formula 1 başta olmak üzere birçok uluslararası organizasyona da ev sahipliği yapan İstanbul Park’ın yönetiminin, Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu’na (TOSFED) devri sonrası, TOSFED Başkanı Eren Üçlertoprağı, TOSFED Başkan Vekili Nisa Ersoy ve TOSFED Başkan Yardımcısı Beyza Avcıoğlu ile İstanbul Park’ta bir araya geldik; yönetim devri sonrasındaki İstanbul Park ile ilgili tüm değerlendirmelerini ve TOSFED olarak en güncel hedeflerini konuştuk.
Röportaj: İrem Orhan
Fotoğraf: Cafer Pala
İrem Orhan: İstanbul Park pistinin mülkiyetine sahip olan T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile T.C. Gençlik ile Spor Bakanlığı arasında imzalanan protokolün ardından, Cumhuriyet tarihimizin en büyük spor tesisi olan İstanbul Park yarış pistinin tüm işletme sorumluluğu Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu’na (TOSFED) verildi. Eren Bey, öncelikle konuya ilişkin değerlendirmeleriniz, pist ile ilgili güncel planlarınız neler?
Eren Üçlertoprağı: Devletimizin vizyonuyla tam 20 sene önce inşa edilen böylesine kıymetli bir tesis, uzun zamandır etkin şekilde kullanılamıyordu. Yoğun çabalarımız neticesinde başlayan bu yeni dönemde, bize güvenen devletimizin verdiği sorumluluk çerçevesinde, TOSFED olarak tek gayemiz, kamu faydasını ilk önceliğimiz yaparak, ülkemizin tek uluslararası yarış pistinin sporumuza, halkımıza ve spor turizmi vasıtasıyla ülkemize fayda sağlayacak şekilde işletilmesi olacak. Öncelikle pistte kapsamlı bir revizyon ve tadilat çalışması yapılması gerekiyor. Bu konuda çalışmalarımıza başladık. Devamında otomobil sporlarını yayma ve geliştirme ilkemiz çerçevesinde farklı seviyelerde uluslararası ve ulusal yarışmalar organize etme, sporcularımız için antrenman programları yürütme, sürüş eğitimleri ve sosyal sorumluluk projeleri düzenleme, otomobil ve ilgili sektör firmalarıyla yapılacak iş birliktelikleri sayesinde, İstanbul Park’ı ülkemizin otomobil sporları ile otomotiv etkinliklerinin merkezi haline getirmeyi planlıyoruz. Ayrıca pistin içindeki alana uluslararası bir karting pisti inşa etmek öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Yeni dönemdeki ilk pist yarışımızı Temmuz ayı başında organize ettik. Ağustos ayında farklı branş yarışları burada düzenlenecek. 20-21 Eylül’de ise dünyanın en önemli yarış serilerinden Dünya ve Avrupa Rallikros Şampiyonası heyecanı ile yarış severlere heyecanlı bir hafta sonu yaşatacağız. Bundan böyle İstanbul Park bizim yönetimimizde, eski dönemlere kıyasla amacına uygun olarak çok daha yoğun bir şekilde kullanılacak.
İ:O: TOSFED olarak otomobil sporlarını yayma ve geliştirme konusunda güncel hedeflerinizden bahsetmek ister misiniz?
E. Ü: Federasyon olarak ana hedefimiz otomobil sporlarının ülkemiz çapında, mümkün olduğu kadar geniş bir coğrafyada yapılmasını sağlamak. Bu açıdan her sene farklı yörelere yarışlarımızı götürmeye gayret ediyoruz. Örneğin, son dört yılda her sene farklı bir ilde bir ulusal ralli organizasyonu düzenledik. Off-road yarışlarımız hem Karadeniz, hem Akdeniz bölgesinde çok farklı illerde ve keyifli yörelerde yapılıyor. Lisanslı sporcu sayımız gittikçe artıyor. Bu çerçevede ana hedefimiz olan sporu ülke sathına yayma konusunda kararlı ve emin adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz.
İ.O: Diğer yandan başarılı bir sezon geçirdiğinizi biliyoruz; sezon değerlendirmesi alarak devam edelim mi röportajımıza? Başarılarınızdaki ana etkenler hakkında neler söylersiniz?
E. Ü: Aslında federasyonumuzun ve sporumuzun bugün geldiği nokta neredeyse 10 yıllık planlı, azimli ve sabırlı bir çalışmanın sonucu. Federasyonumuzu kurumsal ve finansal altyapı bakımından daha kuvvetli hale getirmemiz, sporumuzun altyapısı üzerinde daha yoğun çalışmalar yapmamıza olanak tanıyor. Tıpkı özel bir şirket gibi
fayda ve verimlilik odaklı çalışmaya yönelik bakış açımız ile hem kendi öz kaynaklarımızı arttırıyoruz hem de federasyonumuzun bütçesiyle iş gücünü verimli bir şekilde kullanıyoruz. Biz göreve geldiğimizde, sadece bir tane sponsoru olan TOSFED’in bugün 20’ye yakın sponsoru bulunuyor. Kurumsal ve ekonomik açıdan güçlenmemiz sayesinde, her sene yeni projeler üretip farklı girişimlerde bulunuyoruz. Sporumuzun marka değeri arttıkça, hem yurt içinde hem yurt dışında ülkemizin tanıtımına katkıda bulunan sporcularımızın sayısı da gittikçe artacaktır.
İ.O: Peki, dünya çapında neler yapıyorsunuz? Son yıllarda hangi sporcular ne tür başarılarıyla öne çıktı?
Nisa Ersoy: Son yıllarda ülkemizi yurt dışındaki prestijli şampiyonalarda temsil eden Ayhancan Güven, Ali Türkkan ve pek çok başka sporcumuza destekler vermeye başladık. Bu sene Dünya Ralli Gençler Şampiyonası JWRC’de Ali Türkkan, Alman Binek Otomobiller Şampiyonası DTM’de Ayhancan Güven sporumuzun tarihinde ilk defa yarışlar kazandı. Bu genç kardeşlerimiz, gittikleri serilerde yarışlar ve şampiyonluklar kazanabilecek kadar hızlı ve yetenekliler. Önemli olan onların sponsorların desteğiyle bu serilerde yarışabilmelerine olanak tanımak. Geçtiğimiz sene İspanya’da düzenlenen FIA Motor Sporları Oyunları’nda da Team Türkiye Milli Takımımız ile 82 ülke arasında 5. olmamız hepimizi gururlandırdı ve bir bakıma sporda kaydettiğimiz ulusal gelişimin dünya çapındaki bir yansıması oldu. Öte yanda sporumuzun çatı kuruluşu olan Uluslararası Otomobil Federasyonu FIA’da hem yönetim kurulunda hem de komite ve komisyonlarda olmamız, dünyada olup bitenleri çok yakında takip etmemizi de sağlıyor. TOSFED bugün yurt dışında da ağırlığı olan, karar mekanizmalarında yer alan, görüşleri dinlenen, sporun dünyadaki gidişatında söz sahibi olan bir federasyon olma statüsüne kavuştu.
“TOSFED bugün yurt dışında da ağırlığı olan, karar mekanizmalarında yer alan, görüşleri dinlenen, sporun dünyadaki gidişatında söz sahibi olan bir federasyon olma statüsüne kavuştu.” N. E.
İ.O: Formula 1’i tekrar Türkiye’ye getirmek için çalışmalarınızın da sürdüğünü biliyoruz. Çalışmalar ne durumda, F1 Türkiye’ye ne zaman gelecek?
E. Ü: Bu konu üzerinde yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Devletimizin iradesi ve ilgili bakanlıklarımızın eşgüdümü çerçevesinde hem Formula 1 yönetimi hem de FIA nezdinde ülkemizi kalıcı ve uzun vadeli bir kontrat ile yeniden Formula 1 takvimine sokabilmek üzere çalışıyoruz. Bu noktada hedef bir yıl vermemiz doğru olmaz ama mümkün olan en kısa süre içinde F1 heyecanını yeniden ülkemize ve sporseverlere yaşatmak için gayret gösteriyoruz.
İ.O: Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA) desteğiyle hayata geçirilen ve 12- 16 yaş aralığındaki gençlerin ücretsiz olarak katılabileceği sosyal sorumluluk projesi ‘TOSFED Next Talent’ 01 Temmuz’da başladı sanırım; bu proje ile asıl amaçlarınız neler?
N. E: FIA’nın bu tür projeleri teşvik eden çeşitli destek programları var ama bu programlara yüzden fazla federasyon başvuruyor. Bir projenin onaylanması için enine boyuna düşünülmüş, sonunda somut bir fayda yaratılacak proje olması gerekiyor. Biz bu konuda son yıllarda önemli bir tecrübe kazandık. ‘Next Talent - Sıradaki Yetenek’ için yola çıkarken orta öğretimdeki gençlerimizden yarışçı keşfetme hedefini ortaya koyduk. Bir tır ve içerisindeki elektrikli go kartlar ile oluşturduğumuz ekip, temmuz ayı boyunca 10 farklı lokasyonu geziyor. Burada her bölgedeki en hızlı bir genç kızımız ve bir erkek çocuğumuz daha ileri seviye eğitime ve elemelere tabi tutulacak. Bu turnuvanın sonunda kazanan en hızlı gencimiz, gelecek sene federasyonumuz tarafından Türkiye Karting Şampiyonası’nda tüm masrafları karşılanarak yarışacak. Biz bu tarz projeler ile gençlerin otomobil sporları ile tanışma ve yarışmaya başlama hayallerini ücretsiz şekilde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu organizasyonlar ile hızlı ve yetenekliyseniz yarış dünyasına adım atma şansına sahip oluyorsunuz.
İ.O: Otomobil sporlarında kadınları da destekliyorsunuz; bu spora kadınların ilgisini daha da artırmak için şimdilerde neler yapıyorsunuz? Yeni projeleriniz var mı?
N. E: Sporumuzdaki kadınların sayısını arttırabilmek için federasyon bünyesindeki Kadınlar Komisyonu’muz ile çok yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Dünyada kadın yarışçı ortalaması yüzde 2 iken ne mutlu ki biz kadın yarışçı olarak Türkiye’de yüzde 12’ye ulaştık. Bunun dışında gözetmenlerimizin yaklaşık dörtte biri kadınlardan oluşuyor. İstanbul ofisimizde kadın çalışan sayımız erkeklerden fazla. Tabi tüm bunlar, planlı ve yoğun bir çalışmanın ardından gerçekleşebiliyor. En başta başkanımız olmak üzere, yönetim kurulunda ve camiamızdaki tüm erkeklerden çok büyük destek görüyoruz. Çeşitli teşvik projeleriyle kadınların yarışmacı veya görevli olarak sporumuza daha kolay girmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Sporcu keşfetme ve altyapı projelerimizde, pozitif ayrımcılık ile kadınlarımıza özel kontenjanlar ayırıyoruz. FIA’da tüm dünyadaki kadın yarışmacılara dair projeleri yöneten Kadınlar Komisyonu’nun başkanı, bizim şampiyon kadınlarımızdan Burcu Çetinkaya. Ayrıca ülkemizi uluslararası bu komisyonda delege olarak temsil eden isim de Başkan Yardımcımız Beyza Avcıoğlu. FIA Kadınlar Komisyonu’nda güçlü bir pozisyona sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Türk sporundaki kadınların mevcudiyeti ve gücü, FIA tarafından da görülmüş ve takdir edilmiş durumda. Bu konuda her sene yükselen bir eğri ile ilerlediğimiz için gururluyuz.
İ.O: Erkeklerin önde olduğu bu sporda kadın yönetici olmak nasıl gidiyor peki?
Beyza Avcıoğlu: Her ikimiz de uzun yıllar yarışmış olmanın beraberinde getirdiği tecrübeyi sporumuza fayda olarak geri döndürmeye çalışıyoruz. Otomobil sporları kadın ve erkek rekabeti açısında dünyada az rastlanan eşitlikçi bir platform. Bir kadın ve bir erkeğin aynı ekipmanla birbirine karşı mücadele edebildiği çok az spor var. Bu açıdan kronometreye baktığınızda gördüğünüz zamanı yapanın bir kadın mı yoksa bir erkek mi olduğunu bizim açımızdan çok fazla önemi yok. Öte yandan biz camiamızdaki bütün erkeklerden her zaman büyük destek alıyoruz ve onların kadınlara pozitif yaklaşımı bize daha da fazla güç veriyor. Ayrıca bireysel olarak hem eşimin hem oğlumun şampiyon ralliciler olması benim zaten bütün hayatımın erkek sporcular arasında geçmesini sağladı.
N. E: Altı senedir federasyonda başkan vekilliği yapıyorum ve gücüm yettiğince bütün yarışlarımızda, projelerimizde, devlet büyüklerimizle yapılan görüşmelerde yer almaya çalışıyorum. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki yarıştığım dönemi de katarsam otomobil sporları camiasında 25 yılın üzerinde bir zaman geçirdim ve hiçbir zaman en ufak bir rahatsızlık hissetmedim. Hatta tam tersine, bu sporun içindeyken, kendimi çok rahat ve iyi hissediyorum. Özellikle çok aktif çalışan Kadınlar Komisyonu’muzun yaptığı çalışmaların içinde yer almak, bize gerçekten büyük bir mutluluk ve gurur veriyor. Mesela yeni sporcu keşfetme projelerinde kadınlara yönelik mutlaka ayrı bir kontenjan ayırıyoruz. Bunun dışında spora yeni başlayan kadın sporcularımızdan lisans ücreti almıyoruz. Kadın gözetmenlerimizin sayısı, her geçen sene arttırıyoruz. Yetenekli sporcularımızı yurt dışındaki şampiyona ve turnuvalara götürebilmek üzere destek veriyoruz. Örneğin, geçen sene Motorsporları Oyunları’nda TOSFED Yıldızını Arıyor’dan çıkan şampiyon kadın yarışçımız Eda Bacaksız’ı Milli Takım kadrosunda İspanya’ya götürdük.
İ.O: Bu spor tehlikeli değil ama bugün bile ebeveynlerin halen çekimser kaldığı yönleri oluyordur öyle değil mi? Ailelerin bakış açısı bugün nasıl?
B. A: Ben önceleri eşim Azmi’nin copilotu olarak rallilerde yarışmaya başladım. Daha sonra pilot koltuğuna geçip ralli, tırmanma, pist ve ralli krosla devam ettim. Devamında uluslararası yarışlarda görevler aldım. O sırada oğlumuz Orhan Avcıoğlu, karting ile başlayan uzun otomobil sporları kariyerinde Türkiye Ralli Şampiyonluğu’na kadar ulaştı. Elbette çocuğunuz herhangi bir sporla uğraşırken anne baba olarak her zaman bir sakatlanma endişesini hissediyorsunuz. Ama otomobil sporları gerek araçlar, gerek sporcuların kullandığı ekipmanlar gerek yarışların yapıldığı pist ve parkurlar itibariyle zaten güvenliğin en ön planda olduğu spor dalı. Dışarıdan tehlikeli gibi görünse de herhangi bir yarışta mücadele etmenin İstanbul trafiğinde araba kullanmaktan daha güvenli olduğunu söyleyebilirim. Bu konuda federasyon olarak güvenlik standartlarını her zaman dünyadaki en üst seviyede tutmaya gayret ediyoruz. Bu açıdan ebeveynlerin çocuklarının bu sporu yaparken aşırı endişe duymalarına gerek yok. Nitekim Türkiye Karting Şampiyonluğu’nda yarışan 70’ten fazla sporcumuzun dörtte üçü 18 yaşının altındaki gençlerimiz ve çocuklarımızdan oluşuyor.
İ.O: Çocuklara ve geleceğe yönelik ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
N. E: Sekiz senedir devam eden ve her gittiğimiz okulda bizi çok mutlu eden bir proje miz var: “Velinin Karnesi Nasıl?” Bu proje kapsamında her sene yaklaşık 10 ildeki devlet ilkokullarına gidip çocuklarımıza hem temel bir trafik eğitimi hem de otomobil sporlarına dair bir tanıtım çalışması yapıyoruz. Gittiğimiz okullara mutlaka bir yarış otomobili götürüyor; rol model olması açısından tüm yarış kıyafetleriyle beraber bir kadın ve bir erkek yarışçımızı projeye dahil ediyoruz. Ve bu rol modellerimiz, pedagogların danışmanlığında çizgi film animasyon olarak hazırladığımız özel trafik eğitim videolarını çocuklara izlettirip onlara sorular sorarak interaktif bir eğitim yürütüyorlar. Eğitimin sonunda çocuklara birer karne dağıtıp eğer anne ve babaları araç kullanıyorsa onlara not vermelerini istiyoruz. Bir bakıma çocuklarımıza öğretmen rolü oy - natarak onları bilinçlendirmeye ve eğitmeye çalışıyoruz. Ayrıca çocuklara ufak bazı hediyeler de dağıtarak onların yüzlerini güldürmeyi de çok seviyoruz. Tabii erkek çocukları, doğal olarak oyuncak arabalarla oynayarak büyüyorlar. Ama bizim bu eği - timlerde varmak istediğimiz nokta, kız çocuklarının da trafiğe ve otomobil sporlarına dair bilinçlenmelerini sağlamak. Sonuçta her şey çocuklukta başlıyor. Bu projede, bugüne kadar 28.000’den fazla çocuğumuza ulaştık ve bu vesile ile çocuklarımıza trafikte yaşam haklarını korumayı öğrettik.
İ.O: Çevre ve iklim değişikliği gibi konularda küresel standartlara paralel uygulamalarla herkes için sürdürülebilir spor vizyonunda çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Bu konuda neler söylersiniz?
B. A: Son yıllarda, çevreye dair ciddi bir ça - lışma yürütüyoruz. Dünya Ralli Şampiyona - sı yarışımız, Türkiye Ralli’si FIA’dan çevre koruma konusunda en yüksek seviye olan 3 yıldız akreditasyonu aldı. Bu sene başında federasyonun yıl boyunca gerçekleştirdiği tüm aktivitelerini kapsayacak şekilde 2 yıldız akreditasyonu aldık. Son yıllarda dünyada gördüğümüz iyi örnekleri Türkiye’deki ulusal şampiyonalarda uyguluyoruz. Yarış yaptığımız doğadaki alanları bulduğumuz - dan daha da temiz bırakmak üzere ciddi bir çaba sarf ediyoruz. Yarışlarımızda çevre de - legemiz ve çevre hakemlerimiz var. Çöpleri ayrıştırmaktan, atık yağların ayrıştırılma - sına ve araç lastiklerinin geri dönüşümüne kadar çeşitli alanlarda düzenli faaliyetler yapıyoruz. Konuya sadece bir sertifika almak gözüyle bakmıyoruz. Öte yandan Nisa Ersoy’un FIA bünyesindeki Sürdürülebilir - lik Komitesi’nde görev yapan dünyadaki 10 üyeden birisi olması da hem yurt dışı projeleri yakından takip etmemizi hem de bizim buradaki projelerimizin başka ülkelere örnek olmasını sağlıyor. Bu konuda duyarlı bir ekibe sahibiz.
İ.O: Son olarak, TOSFED olarak uzak ya da yakın vadeli hedeflerinize de değinip röportajımızı tamamlayabiliriz...
E. Ü: Spora ve sporcuya hizmet etmeyi öncelik olarak alan, kamu faydasını gözeten, halkımıza ve ülkemize spor yoluyla fayda sağlamayı amaçlayan çalışmalara ve yeni adımlar atmaya devam etmeyi hedefliyoruz. Tüm bu çalışmaları yaparken ülkemizdeki tek uluslararası yarış pisti olan İstanbul Park’ı artık kullanabiliyor olmamız federasyonumuza ve sporumuza büyük güç katacak. Özetle önümüzdeki dönemde yakaladığımız bu ivmemizi daha da artırarak sürdürmeyi amaçlıyoruz.
“Devletimizin iradesi ve ilgili bakanlıklarımızın eşgüdümü çerçevesinde hem Formula 1 yönetimi hem de FIA nezdinde ülkemizi kalıcı ve uzun vadeli bir kontrat ile yeniden Formula 1 takvimine sokabilmek üzere çalışmalarımızı yürütüyoruz.” E. Ü.